★ 5 ★

684 68 37
                                    

Severus duş alırken, Sirius aynanın karşısında bir şeylerle uğraşıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Severus duş alırken, Sirius aynanın karşısında bir şeylerle uğraşıyordu. Az önce Severus'u bırakıp kurulanmış, üzerini giyinmişti.
Severus saçlarını ve vücudunu son kez duruladı, beline havlusunu sarıp çıktı.

"Ne yapıyorsun?" dedi diş fırçasına uzanırken. Sirius'un Gryffindor'daki diş fırçasının yanındaydı.

"Nasıl görünüyorum?"

Gözlerini Sirius'a çevirdi ve diş fırçası elinden kaydı. Panikle onu tutup, şokla sevgilisine baktı.
"Bu ne?"

Beyaz tenine tezat oluşturan kıpkırmızı dudakları Severus'u hayrete düşürdü. O kadar güzel duruyordu ki kalbi bile atmayı bıraktı.

"Beğenmedin mi?"

Severus, "Beğendim," diye mırıldandı ve akli dengesini korumak için başını çevirip aceleyle dişlerini fırçaladı. İşi bitip de sonunda yanındaki Gryffindor'a döndüğünde, yüz yüze geldiler.
"Sev," Merlin... "Güzel olmamış mı?"

Severus onu gömleğinin yakasından kavradı ve duvara iterken dudaklarına neredeyse ihtiyaçla yapıştı. Sirius zayıf bir iniltiyle ona tutunurken Severus rujun tatlı tadını aldı.

Lanet rujla bir orduyu etkisiz hâle getirebilirdi!

////---////

"Sev?"

"Hmm?" Gözlerini izlediği kazanından ayırmadan. Ders boyu başını ağrıtan, sürekli kıpırdanıp sıkıldığından yakınan sevgilisi dikkatini vermediği için bu sefer onu dürttü. "Ne Sirius?"

Gözlerini ona çevirdi ve beyaz teninde koyu kırmızı tonuyla nefes kesen dudaklarıyla karşılaştı.
"Diyorum ki-" Severus başını şiddetle kazanına çevirdi. Öyle ki boynunda bir acı hissetti.

Lanet ruj, lanet dudaklar, lanet Sirius... Sakın bakma, sakın bakma... Bu bir irade savaşı ve senin iraden çelikten, öyle olmak zorunda!

"Sev!" Sirius'un sesi Slughorn'un dikkatini çekince sussun diye tekrar ona döndü ama gözlerini gri gözlerine büyük bir özveriyle odakladı.
"Dersten sonra ortak salona gidelim, James yiyecek bir şeyler getirecekmiş."

Eğer koyu kırmızıya bulanmış dudaklar aklını almamış olsaydı Sirius'un sinsi sırıtışını ya da az önce alenen onu görmezden gelip başını çevirmesine rağmen çıldırmamasının tuhaflığını fark edebilirdi.

"Nasıl istersen."

Slughorn arkasını döndü ve Sirius ona uzanıp dudaklarına bir öpücük kondurdu.

Söylemeye gerek yok, o ders Severus hayatında ilk kez kazanını patlattı.

///---///

Yüksek sesli müzik, gülüşmeler, konuşma sesleri... Her açıdan canlı bir alandı ortak salon. Slytherin'in soğuk zarafetinin aksine Gryffindor ev gibiydi. Ya da anaokulu. İkincisi daha olasıydı. Birbirine samimi bir sadakatle bağlı, deli dolu Gryffindor'lar tarafından şekillendirilmiş ortak salon renkli, canlı ve sıcaktı.

Severus baş ağrısını bastırmak için peşin peşin iksirini içip de gelmişti. Longbottom ve Lily'nin saçma sohbetine kapılmış, şiddetle kuzey ışıklarının efsanelerini tartışıyordu.

"Hayır," dedi gözlerini devirerek. "Efsanelerimizin çoğu bir gerçekliğe dayanır ama bilimi görmezden gelmek aptallık diyorum."

"O lanet ışıklar portal!" dedi Longbottom ellerini kaldırarak. "Portal!"

Lily gözlerini devirip bilimsel olarak ışıkların nasıl oluştuğunu açıklarken Severus araya girip büyücüler tarafından onaylanan bazı durumları açıklamaya çalıştı ama o iki taraftan da doğru olan durumların varlığını savunurken Lily şiddetle Muggle bilimine sadık kaldı. Longbottom ise Muggle bilimini reddediyordu.

En son sinir krizi geçirmek üzere olduğunu fark edip ikisini kavga etmeleri için bırakarak biraz nefes almak için sevgilisini bulmaya karar verdi.

Sirius yerde yumuşak halının üstünde uzanmış, sırtını koltuğa yaslayan James'in kucağına başını koymuştu. Tepelerinde koltukta Remus vardı. Yanlarına gidip sığamadıkları için halıya yığılanların arasına sıkıştı ve sevgisinin dudaklarına bir öpücük kondurdu. Sirius kapattığı gözleriyle onu göremediği için irkildi.

Gözleri buluştuğunda grilerini sevgi dolu bir şefkat kapladı. "Sev," dedi dudaklarını uzatırken. Severus eğilip kısa bir öpücük verdi. Geri çekildiği için sızlanan sevgilisinin saçını okşarken James'in buruşan yüzüne sırıttı.

"Ne oldu?"

"İğrençsiniz," dedi Sirius'un kafasını kucağından ittirirken. Sirius ona karşılık olarak vururken Severus elini kafasıyla halı arasına koydu.

"Sensin iğrenç sümüklü böcek!"

James saçını çekmeye başladı, Sirius elini kapıp ısırdı, James çığlık atarken onu tekmeledi ve Sirius kendini beğenmiş bir sırıtışla Severus'un arkasına kaçmadan önce son kez diğer kolunu ısırdı.

"Gel buraya! Yemin ederim öldün sen!" James üstlerine atladığında Severus onu tutup geri attı.

"Sakin," dedi düz bir sesle. Sirius'un kıkırdamasını duyabiliyordu. James ona ulaşamayınca Severus'a yastıkla vurup geri oturdu.

"Gel buraya," Severus beline elini atıp onu yanına çekti ve dudaklarını yanağına bastırdı. "Neden yaramaz çocuklar gibi davranıyorsun?"

Sirius çapkın bir sırıtışla ona yanaştı. Sirius dudaklarına dudaklarını sürttü ve fısıldadı. "Neden beni cezalandırmıyorsun?"

Severus gözlerini devirerek onu nazikçe itti. "Sana ceza, uslu dur."

Sirius somurttu. "Çok sıkıcısın."

"Ne yazık ki sevgilim," dedi gıcık olacağını bildiği bir sesle. Kısa bir anlığına Remus'a dönüp konuştu ve sonra birinin bileğini çekiştirmesi ile geri döndü.

Nefesi kesilirken gözleri genişledi. O. Lanet. Olası. Ruj. Yine. Dudaklarındaydı!

Sirius'un gözleri eğlenceyle parladı. "Sev, hadi içecek almaya gidelim." dedi kalkıp elini uzatırken. Severus sadece dört saniye kadar direnebildi. İradesinin çelikten olduğunu mı söylemişti? Hayır, muhtemelen saç teli daha güçlüydü.
Fırlayıp elini tuttu, onu dışarı sürükledi. Zaten içecekleri olduğunu söyleyen James'i ikisi de duymadı.

Boş olan yatakhaneye girer girmez Severus onu yatağa itti, beceriksizce dağınık yorganın üstüne düştüler. Severus rujun tatlı tadında kaybolurken Sirius bacaklarını beline sardı ve sabırsız bir inlemeyle gömleğini çekiştirdi.

"O korkunç şeyi sürmemeni söylemiştim," dedi Severus boğuk bir sesle. Derin bir nefes alması gerekmeseydi çekilebileceğini hiç sanmıyordu.

Sirius kıkırdadı. "Sana karşı bir koz kazanmışken vazgeçer miyim sence?"

"Tabii ki hayır, sen bir şeytansın."

"Kaba olmayı kes," dedi Sirius gülerek. "Eğer uslu bir çocuk olursan beni öpmeye devam edebilirsin."

Üstü kapalı tehdit, eğer elleri aceleyle kemerini çözmeye çalışmıyor olsaydı işe yaradı...
Severus dizlerinden destek alıp dengesini toplarken tekrar dudaklarına uzandı. Sirius'un deri ceketini, ardından da gömleğini odanın bilinmeyen yerlerine gönderdi.

Sihirle dağılması, bulaşması önlenen ruj bir saat sonra ikisinin de dudaklarına bulaşmıştı.

Böyle faydasını gördükten sonra kırmızı ruj Sirius'un silahına dönüştü.

////----////

Fanartı gördüğümden beri böyle bir şey vardı aklımda akdkfkfl

Ne düşünüyorsunuz?

Bir iki bölüme bitiyor bu hikâye.

My Beautiful Star (Snirius)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin