Olimpos'ta sıradan bir gündü ve Zeus yine eşi Hera'yı aldattığı için Zhang Hao ve ölümsüz dostları Hera'nın intikamının bu defa nasıl olacağını tartışıyorlardı.
''Bence bu defa gökyüzünü patlatacak.'' dedi gülerek Taerae. Kendisi bir müzik tanrısıydı ve bu intikam işlerinden pek de anladığı söylenemezdi.
''O kadarına gücü yetmez. Bence yine Zeus'un çok sevdiği bir oğlunu hayvana çevirecektir.'' dedi Zhang Hao umursamaz bir sesle. Sürekli aynı şeylerden bahsetmek onun sıkılgan doğasına tersti ve son birkaç gündür gündem sadece Tanrı Zeus ve onun kaçamaklarıydı. Zhang Hao aslında dünyaya gitmek istiyordu ama cezası henüz sona ermemişti. En son Poseidon'un yarı ölümlü oğullarından birisini yaşlı bir rahibeye aşık ettiğinden dolayı yedi aydır ölümlülerin dünyasına gitmesi yasaktı.
İlk günden beri cezasının haksızlık olduğunu savunuyordu çünkü ona gelen çocuğun kendisiydi. Çocuk, kendisinden yaşça büyük bir bakireye aşık olmak istediğini söylemişti ve Zhang Hao da bu dileğini yerine getirmişti ama kendisini kimseye dinletemiyordu ki!
''En son bunu yaptığında Tanrı Zeus çok sinirlenmişti. Çocuklarına bu defa bulaşmaz sanırım. Zeus'un tapınaklarından birisini yakabilir ya da komple köyü de yakabilir.'' diyerek konuşmaya katıldı zenginlik tanrısı Ricky.
İkili başını sallayarak onu onayladı.
Zhang Hao, ''Evet bu dediğin daha olası gibi duruyor ama Hera bu, ne yapacağını kestirmek güç.'' dediğinde diğer ikisi dediklerini onaylarcasına başlarını sallayarak güldüler.
''Bu arada Hao, senin cezan ne zaman bitiyor?'' Taerae'nin sorusuna bilmiyorum demek için ağzını açmıştı ki gelen elçi tanrılardan birinin adını söylemesiyle duraksadı.
''Eros, cezanın bittiğini bildirmek için geldim.''
Aşk tanrısı sevinçle gülümseyip Taerae'ye döndü.
''Bitti bile!'' Cümlesini tamamlamadan hızla oturduğu yerden kalktı. ''Sonunda özgürüm! Dünya beni bekle. Ölümlüler beni bekleyin çünkü aradığınız ya da aramadığınız o aşkı size vermeye geliyorum.''
Ricky ve Taerae, uslanmak nedir bilmeyen arkadaşlarının söyledikleriyle güldüler. Zhang Hao birçok kez olmayacak insanları ve varlıkları birbirine aşık ettiği için ceza almıştı ama bu huyundan da asla vazgeçmemişti. Tanrılar ve tanrıçalar olarak doğaları gereği hepsi hınzır ve uslanmaz bir çocuğun ruhunu taşıyorlardı ama aşkta bu duyguların daha ağır olmasından mıdır bilinmez konu hınzırlık, yaramazlık ve kabına sığamamak olduğunda kimse hayatı dolu dizgin yaşayan aşk tanrısı Eros'un eline su dökemezdi. Annesi, güzeller güzeli Afrodit bile oğluna artık söz geçiremiyordu. Yapabildiği tek şey çok ağır cezalar almaması için onun kızdırdığı tanrılara birkaç hoş öpücük vermek oluyordu.
''Git ve o ölümlülere aşk nasıl olmalıdır öğret, Eros!''
Taerae'nin cesaretlendirici cümlesiyle kendini beğenmiş bir gülüş takınıp göz kırptı Zhang Hao.
''Merak etme, sevgili arkadaşım. İşte o benim uzmanlık alanım.'' dedi ve Olimpos'un çıkışına doğru yürüyerek gözden kayboldu.
Şimdi ise aylardır uzak kaldığı ölümlü dünyadaydı. Hiçbir şeyden haberleri olmadan, çoğunun ev-iş-okul döngüsü arasına sıkışıp yaşamaya çalıştığı bu zavallı insanların hayatlarına renk katacak bir aşka ihtiyacı vardı. Bu renk elbette her zaman yeşil, mavi, beyaz, pembe gibi iç açan renkler olmuyordu. Bazen siyah ya da gri renk de onları bulabiliyordu ama neyse ki Eros'un okunu attığı aşklarda bu çok düşük bir ihtimaldi. Kendisine göre öyleydi tabii. Bu konuyu istatiksel olarak düşünecek zamanı yoktu. Her okunu atıp aşık ettiği çifti takip edemezdi ya sonuçta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my eros | haobin
FanfictionAfrodit oğlu Eros, gerçek adıyla Zhang Hao, ölümlüleri birbirine aşık etmekten adeta zevk alan bir ölümsüzdür. Onun okuyla birbirlerine aşık olan her ölümlü Olimposta dostlarına anlatacağı eğlenceli birer hikayeden ibarettir. Peki ya bu uslanmaz Tan...