TEM

8.4K 315 13
                                    

Ela yere yatmış nefes nefese gökyüzüne bakıyordu. Binbaşı'nın sesi kulaklarında yankılanıyordu. "Hadi 205 mi sadece?" Ela gözlerini kapattı ve nefesini düzenlemeye çalıştı. Binbaşı yanına çömelmiş telkinlerde bulunuyordu. "Hadi Ela 300'e tamamla" Ela mekiğe devam etmek üzere bedenini kaldırdı ama hiç takati yoktu. Terlemekten saçları yüzüne yapışmıştı. 2 şınav daha ekledi ancak binbaşı saymamakta kararlıydı."205 hadi..." Ela daha fazla dayanamayıp tekrar bıraktı kendini yere. Nefesini düzenlemeye çalıştı. Binbaşı ayağa kalktı ve Ela'ya elini uzattı. Ela da Binbaşı'nın yardımı ile kalktı yerden. " Daha çok çalışmalısın" Ela kafasıyla onayladı. Binbaşı talim alanının çıkışına doğru yürüyor Ela'da onun arkasından gidiyordu. "Bu çalışma ile anca trafik şubeye girersin" dedi ve bir anda dönüp ekledi "Önceden hangi birimde çalışıyordun?"

Ela "Terörle Mücadele efendim"

Binbaşı "Güzel..ordan kalma bi manyaklık var sende."

Ela hafifçe tebessüm etti. Binbaşı " Atamanın yapılacağı birimi seçme şansın olsa hangisini seçerdin?"

Ela " Hiç tereddütsüz Terörle Mücadele efendim"


Binbaşı bir anda durdu ve Ela'nın gözlerine uzun uzun baktı. "Git yemeğini ye" Ela başıyla onayladı ve bahçenin köşesinde bulunan yemekhaneye girmek üzere yürümeye başladı. O esnada gözü binadan yemekhaneye doğru yürüyen asker alayına takıldı. Binbaşı'nın subay alayı olarak bahsettiği grup bu olmalı diye geçirdi içinden ve yemeğini yemek üzere onların arkasından yemekhaneye girdi.

__________________________________


"Ela" Ela teorik dersleri aldığı sınıfın dışına doğru ilerlerken arkasından seslenen kişiye döndü. Bir anda gördüğü kişi ile yüzünü kocaman bir gülümseme kapladı. "Taha" Gördüğü adama koştu ve sarıldı. Esmer adam Elayı sıkıca bastırdı kendine. "Hala inanamıyorum"

Ela "Çok uzun zaman oldu" ve adamın kollarından ayrıldı.

Taha " İyi de senin burada ne işin var?"

Ela " Bunu konuşuruz. Nasılsın?"

Taha üniformasını düzeltti ve " Subay oldum."

Ela " E bi zahmet en son seni bıraktığımda astsubaydın."

Taha " AH evet rütbe yükseltmek çok zorrrr" dedi ve ekledi "de sen en son hukuk okuyordun... Kara Kuvvetleri ne alaka... dur dur hadi bahçeye çıkalım." Taha Ela'nın koluna girdi ve bahçeye doğru yürümeye başladılar. Teorik dersler bitmişti. Hava iyice kararmış buradan yıldızlar çok daha belirgindi. Bahçeye çıktılar ve banka karşılıklı oturdular. Ela'nın gözlerinin içine gözleri parlaya parlaya bakıyordu genç adam. Ela'nın elini tuttu.

"Seni gerçekten özlemişim." Ela hafifçe gülümsedi.

"Ben de seni..."

Taha " E anlat ne işin var burada."

Ela alt dudağını ısırdı ve söze başladı. "Sana hep polis olacağımı söylüyordum ...sen de inanmıyordun"

Taha " İnanmamak mı benim sana inanmadığım bir an bile olmadı ki...sadece ben bu işlere girip zarar görmeni istemiyordum"

Ela " Ama bak girdim..."

Taha " Senin normal bir polis olmayacağını biliyordum. Baksana normal olsan burda ne işin olur... tahminlerimde yine haklıyım."

Ela gözlerini kıstı "Taha kendini övmeden 1 dakika durursan sana para veririm"

Genç adam duyduğu şey karşısında büyük bir kahkaha attı.

"Bu kadar mükemmel olmamı kaldıramıyorsun"

Ela " Ah tabi tabi ne demessin"

Genç adam birden gülümsemesini durdurup Ela'nın gözlerinin içine baktı. "Seni çok özlemişim." Ela tüm alaycı tavrından kurtulup ciddiyetini takındı.

Derin bir nefes aldı "Garip hissediyorum."

Genç adam kaşlarını çattı "Neden?"

Ela " Seni görmek küçüklüğümü hatırlattı....(derin bir nefes aldı ve gökyüzüne baktı)

Taha "küçüklüğünü hatırlaman kötü mü?"

Ela birden yüzünü genç adama çevirdi. "Aksine ...Buna ihtiyacım varmış"

Taha kadının ellerini sıkıca tuttu. "Çok yorgun gözüküyorsun"

Ela " Taha belki de haklıydın.... Ben.... bu mesleğe belki de hiç girmemeliydim."

Taha " Ela... Sen benim hayatımda gördüğüm en güçlü insanlardan birisin... Neler oldu neler yaşandı az çok tahmin edebiliyorum. Belki de biraz dinlenmelisin. Ne biliyim hep bir Ege kasabası hayalin vardı... Ara ver git yerleş kafa dinle..."

Ela " Arkadaşlarıma söz verdim..."

Taha gözleri dolan genç kadına sarıldı. " En kötüsü de bu ya... bir söz verdiysen...sözünü yerine getirene kadar gözüne uyku girmez."

Ela kendisine sarılan adamın kokusunu içine çekti. Çocukluğu gibi kokuyordu. Ayrıldı ve göğsünde yazan yazıya baktı. Taha ÖZDEMİR

Gözlerini tekrar adamın gözlerine sabitledi.

Taha "Evlenmedin dimi?"

Ela küçük bir kahkaha attı "Kızım var"

Taha'nın gözleri kocaman açıldı. " Nolur şaka olsun?"

Ela genç adamın göğsüne gülerek vurdu. " İsmi Ramle"

Taha " Aman Allah'ım senden bir tane daha düşünemiyorum...şey peki?"

Ela "Boşandım..."

Taha "Anladım..."

Ela " Bir kez daha haklı olduğunu anladım biliyor musun?"

Taha kaşlarını çattı. " Ne konuda"

Ela " Hani demiştin ya bizim gibiler yuva kurmamalı diye ...o konuda diyorum"

Taha Ela'ya uzun uzun baktı. Derin bir iç çekti. "Bi rakı masası hakettik sanki"

Ela'nın yüzünü kocaman bir gülümseme kapladı. Taha Ela'nın gülümsemesini eliyle işaret etti. "Seni nasıl güldürebileceğimi biliyorum."

Ela " Beni reddeden bir erkekle içmem...biraz sürünmen lazım"

Taha " Kafama sıçıyım."

Ela omzunu yukarı kaldırıp indirdi. " Geçti artık... biliyorsun rakı herkesle içilmez"

Taha gözlerini kıstı. "Ben herkes miyim? Delirtme beni."

Ela " Şimdi seni süründürmeden teklifini kabul edersem geçmişte sana aşık olan ve reddedilen junier Ela'ya nasıl hesap vericem."

Taha baş parmağı ile Ela'nın burnuna dokundu. "Ahhh çok zorsun"

______________________________________________

"Bana bakın! Gerekirse tüm dağları, tüm inleri arayıp Aişe 'yi bana getireceksiniz! Duydunuz mu?"

Önünde el pençe bekleyen adamlar gözlerini yerden kaldırmadan başlarıyla onayladılar. Sözüne itaat etmemeleri durumunda başlarına gelecekleri çok iyi biliyorlardı. Ona itaat tanrıya itaat ile eş değerdi. Çünkü o tanrının bir halifesiydi. Örgüte girmeden önce okunan kitaplarda onun ismi geleceğin kılıcı olarak ifade edilirdi. Geleceğin kılıcı Mohammed Abdullah b. Kureyşi...

Kampın meydanında bekleyen herkes Kureyşi'nin ayrılması ile rahatlamıştı. Ters bir bakış bile kellelerinin kesilmesi için sebepti. Herkes el pençe durmak zorundaydı. Ona ters yapmak hem cehennemi hem de günahı beraberinde getiriyordu. Örgütün ifşası bu sebepten çok zordu. Ölümden çok cehennemden korkuyordu insanlar. Tanrı'nın ebedi bir cehennemle cezalandıracağına inanıyorlardı...

Son yaşananlar Kureyşi'yi fazlaca sinirlendirmişti. Aişe eğer bulunamazsa kendi ayaklarıyla gelmek zorunda kalacaktı. Karısı Aişe, Allah'ın lütfu Aişe...

RİYAZET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin