La Voglia

31 1 0
                                    

Bakışlar. Çoğu şeyi anlayabileceğiniz o bakışlar. Neşeyi, üzüntüyü, öfkeyi... Mavi'nin ise şu an arzuyu hissettiği o yoğun bakışlar.
"Kahveni içmeyecek misin?" dedi çocuk gözleriyle kızın önündeki fincanı göstererek.
"Türk kahvesi sevmem." diye yanıtladı kız. Gözleri dakikalar sonra yine çocuğunkilere değmişti.

Arkada çalan ispanyolca şarkıya kulak vermeye çalışırken zihnindeki koca bulutu dağıtmaya çalışıyordu. Bulut dağıldıkça çocuğun gözlerinin, daha sonrasında dudaklarının şeklini alıyordu. Hafif kıvrılmış, dolgun dudaklar sanki birazdan uzanıp kıza dokunacaktı. "Dokunmamalı." diye geçirdi içinden.

Yanan ensesini daha fazla göz ardı edemedi ve uzattığı bacaklarını toplayarak ayağa kalktı. Diğerlerine bir şey demeden evin içine girdi. Hava çoktan kararmıştı, üstelik esiyordu.Ancak o bakışlar sanki kızı ateşin ortasına atmıştı. Banyoya gidecek, biraz soğuk suyla kendine gelecek ve bu düşüncelerden sıyrılacaktı. Öyle umuyordu.

Banyoda geçirdiği birkaç dakikanın ardından uzun mavi saçlarını topuz yapmış, üstündeki hırkayı da çıkarıp mutfağa geçmişti. Kendisine kahve yapacaktı, buzlu kahve.
Kahveyi yaptıktan sonra mutfaktan çıkacaktı ki telefonuna düşen bildirimle elindeki bardağı tekrar tezgaha bıraktı. Arkadaşından gelen birkaç mesajı okurken aklına yine o gözler düştü. O sıra mutfak kapısının açıldığını duyan kız arkasını döndü. Yoğun kahveler. Yutkunarak önüne döndü ve gelen mesajlara yanıt vermeye çalıştı. Ancak yaptığı tek şey parmaklarını klavye üstünde tutmak ve hiçbir şey yazmamak oldu. Aklı durmuştu sanki.

"Birazdan döneceğim." yazdı ve telefonu kapayıp cebine koydu.
"Çikolata ister misin?" diye sordu çocuk.Çekmeceleri karıştırıyordu. Seni tercih ederim. Zihninden geçen bu cümle karşısında şaşırdı. Yine ensesi yanıyordu. İstemediğini belirten bir ses çıkarıp çocuğa bakmadan bahçeye doğru yürüdü. Konuşursa sesinin titremesinden çekinmişti. Çocuksa onun bu hallerine alışkındı. Kız pek konuşkan biri değildi. Yani, o öyle biliyordu.

Bahçeye çıktıklarında herkes aynı yerindeydi. Kız tekli koltuğa geçip bacaklarını uzattı. Bakışları yerini bulduğunda yine aynı şeyi hissetti: Arzu. Geçen gece yaşanan şeyden dolayı mı böyle hissediyordu yoksa sadece kafayı mı yemişti? Ona istek duyuyor olması saçmalıktı. Üstelik imkansızdı, imkansız kalmalıydı.

Bacağına aldığı ufak darbeyle düştüğü düşünce çukurundan uyandı kız.
"Sana sesleniyorum iki saattir Mavi. Duymuyor musun kızım?" dedi kuzeni.
"Dalmışım." Neyi kaçırmıştı?
Heyecanlı heyecanlı konuştu kuzeni: "Diyoruz ki yarın denize gidelim. Sabahtan gider akşam döneriz. Gelince de bir mangal, nasıl fikir?"
"Ben uyarım her şeye, biliyorsun." diyerek kahvesinden bir yudum aldı kız. Yarılamıştı neredeyse.

Aradan geçen birkaç saatin ardından yataklar açıldı ve herkes uyumak üzere içeri girdi. Kızın aklındaysa birkaç soru vardı. Yarın onun yanında nasıl bikini giyecekti? Ya da çocuğun vücuduna bakmamayı başarabilecek miydi? Garip bir şey yaşanacak ve ortam tuhaflaşacak mıydı? Hormonlar her zaman bu kadar kafa karıştıcı mı olmuştu? Bunca sorunun arasında kız fark etmeden uykuya dalmıştı bile. Bedeni uyuyordu ancak, zihninde hala yoğun kahveler yer ediniyordu.

...

Gürültü içinde gözlerini yavaşça araladı kız. Dün gece yanında uyuyan teyzesinin yeri boştu. Muhtemelen mutfakta sigara içip kahvesini soğutuyordu. Öte yandan diğerleri hazırlanma telaşı içindeydi. Anne tarafı her zaman kaos doluydu, alışmıştı gürültülü sabahlara.

Yer yatağından kalkıp salondan çıktı ve kısık gözlerle banyoya ilerledi. Banyonun küçük penceresinden horoz ve inek sesleri geliyordu. Gülümseyerek yüzünü yıkadı ve saçlarını düzeltip çıktı. Mutfağa girdiğinde tahmin ettiği gibi teyzesi elinde sigarasıyla telefonuna bakınıyordu. Masada ise dumanı tüten yeni yapılmış türk kahvesi duruyordu. Kız ise bir bardak soğuk su içtikten sonra kettledaki sıcak suyla kendisine kahve yaptı. Birkaç dakika sonra mutfağa o ve kuzeni girdi. İkisinin de saçları dağınıktı ancak ayılmış gibi duruyorlardı. Hazır olan kahvesini alıp teyzesinin yanına gitti. Masanın üstünden parliamentini alıp bir dalını dudakları arasına yerleştirdi. Etrafa bakındı ancak çakmağı göremedi.

"Çakmak nerede?" Ağzındaki sigarayla tam konuşamamıştı ama anlamışlardı. Teyzesi az önce elinde olduğunu söyleyerek etrafına bakındı. O sıra oğlanlar da sigara içeceğinden çakmağa bakıyorlardı. Savaş konuştu:

"Abi kaybetmeyin şu çakmakları! Kaç gündür köydeyiz her gün yeni bir çakmak yok oluyor." diyerek mutfaktan çıktı. Anlaşılan odasındakini getirecekti. Ancak kapıdan çıktığı gibi oğlan cebinden çakmak çıkarıp kızın sigarasının yaktı. Üstelik sırıtıyordu. Savaş'ı sinir etmek istemişti anlaşılan. Piç.
Kız içine çektiği nefesin onu yaktığını hissetti. Her hareketinde böyle mi hissedecekti gerçekten?

Savaş yanık sigarası ve elindeki çakmakla geldiğinde kızın çoktan sigarayı yaktığını görünce Furkan'ın açık olan ensesine hızlıca vurdu.
"Ulan pezevenk, madem çakmağın vardı beni niye uğraştırdın?!" dedi ağzındaki dumanı dışarı verir vermez. Furkan ise yalnızca gülmüştü Savaş'ın bu haline. O sıra kızın aklı da gözleri de çok farklı yerlerdeydi.

Parmakları. Sigarayı tutan eli. Dumanı içine çekerken gerilen dudakları. İnip kalkan göğsü... Düşünmemeliydi kız. Ama karşısında duran oğlana duyduğu arzuyu diğerlerinden gizlesede, kendinden gizleyemiyordu. Bunların hepsinin sebebi ise birkaç gün önce yaşanan olay mıydı? Öyleyse oğlanda mı aynılarını hissediyordu? Siktir.


Merhaba! Farklı ama pekte farkı olmayan bir seriyle geldim. Normalde hep soft, temastan çekinen aşk hikayesi görürüz; Cinselliğin aralara serpiştirildiği ya da direkt olmadığı tatlı aşk hikayeleri. Ancak ben daha çok hormonların normalliğini ve gençlerin zihninde bastırdığı hatta bastıramadığı duyguları yazmak istedim. Elbette yalnızca cinsellikten oluşmayacak. Ortaya çıkarmaya çalıştığım şeyi anlayabilirsiniz umuyorum ki.
Yazdığım karakterlerin yaşındayım hemen hemen. Benim ve çevremdekilerin yaşadığı olayları ve bu olayları nasıl yönetip hayatımızı şekillendirmeyi öğrendiğimizi, verdiğimiz kararlar doğrultusunda ilerlediğimiz yolu, gençliğimizi nasıl yaşadığımızı ya da yaşamamız gerektiğini, hatta nasıl yaşamak istediğimizi anlatacağım bir seri olacak. Umarım satırlarda kendinizi bulur ve bastırılmış toplum kesiminden sıyrılıp duygularınızı kabul edebilirsiniz. Ergen olmak ve hormonlarla yüzleşmek kötü bir şey değildir, unutmayın!

Vote ve yorumlarınızı bekliyorum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 24, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

nâr.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin