ne için yaratıldım?

21 2 4
                                    

zkdlin:
süzülüyordum, şimdiyse yere düştüm.
biliyordum.
şimdiyse emin değilim
ne için yaratıldığımdan.
ne için yaratıldım?
bütün o mutluluk ne zaman sona erdi?
yine mutsuzum.
erkek arkadaşıma söylemeyin.
bunun için yaratılmadı.
ne için yaratıldım?
çünkü ben
çünkü ben
nasıl hissedilir bilmiyorum.
ama denemek istiyorum.
sanırım mutlu olmayı unuttum.
olmadığım bir şey
ama olabileceğim bir şey.
beklediğim bir şey.
uğruna yaratıldığım bir şey.
ben hiçbir zaman mutlu olamamışım
ki sehun'um. kendimi kandırmışım.
seninle mutluydum evet, yemin
ederim hayatımın en güzel
günleriydi bugünler. ama aslında
içten içe kendi mutsuzluğumun
üstünü örtmüşüm senin mutluluğunla.
beni her zaman bir nebze
de olsa iyileştirdiğin, mutluluğun
ne olabileceğini gösterdiğin,
dünyadaki en mükemmel erkek
arkadaş olduğun, yeri geldiğinde
ailem, yeri geldiğinde sevgilim
ve arkadaşım olduğun, uykusuz
gecelerimde dert ortağım olduğun,
siyah beyaz hayatıma renk,
uğruna öleceğim bir varlık olduğun
ve en çok da benim olduğun, beni
sevdiğin için teşekkür ederim.
veda konuşmalarından
nefret ettiğimi biliyorsun. sana
veda etmeyeceğim. çünkü biliyorum ki başka bir hayatta yine kesişecek
yollarımız ve bu sefer başka bir
jongin olacak karşında. mutlu
olmasını ve mutlu etmesini bilen bir
jongin. o sevginin karşılığını
tam olarak verecek o sana.
ben sevmek nedir senden öğrendim.
bir erkek nasıl sever sen öğrettin bana. gençliğimin en güzel yıllarını seninle geçirdim ben. şimdi sessizce
uzanıp varlığımı sorguladığım,
varoluşsal sancılarımı çektiğim o
yatakta anılarımız birer birer
gözümün önünden geçiyor.
ne çok şey sığdırmışız 10 yıla. hatırlar
mısın, nisan ayı ortaları sene 2018.
kahvaltıya gelmiştim sana sürpriz
yapmak amacıyla. caddenin köşesindeki pastaneden iki kruvasan almıştım bize. kapını tıklatmıştım sonra. yüzündeki ifadeyi hiç unutamıyorum. pazartesi
sabahı tabii beklemiyorsun beni.
boynuna atladım sonra. sen de
hayatındaki en güzel pazartesi sürprizi olduğunu söyledin. ardından bitki çaylarımızı demlemiştik. sen ve şu kokuşmuş sağlık bilgilerin... bitki
çayı soğuk havalarda gribe birebir önlem oluyormuş, o yüzden her gün içmeliymişiz falan... evime kargoladığın iki kutu bitki çayına ne demeli ya... sen beni benden daha çok düşünürdün sehun. ben yalnızca minnet ederdim sana. onu da tam anlamıyla gösteremezdim bile. söz vermiştim ya sana, daha sıkı tutunacağım diye hayat denen bu ipe. o ip çoktan kopmuş da benim haberim olmamış. düğüm atmayı denesem de çürümüş benim ipim, bağ tutmuyor. hayat denen yolculuğun sonuna gelmiş gibi hissediyorum. ki geldim de. ölümden korkmuyorum, tek korkum seni bu dünyada yalnız bırakacak olmak ve benden sonra yaşayacakların. nolursun koyverme kendini. yıpratma bedenini
benim hüznümle. sadece bir jongin geçti gitti bu hayattan de. sonra unut beni. biliyorum, nasıl unuturum seni
diyeceksin. ama unutmazsan bu
hayat sana zehir zemberek olacak
sehun'um. bana olan düşkünlüğünü
bilmiyor muyum sanıyorsun. zaten bugüne kadar katlanma sebebim sendin. dayan dedim, olumlu düşün.
tekrar mutlu olacağın günler gelecek dedim kendime. ama kendimi kandırmaktan başka bir şeye yaramadı. kabuslar peşimi
bırakmadı, üstüne üstlük bünyem
yaşadığım olayları kaldıramamaya ve
ataklarım artmaya başladı. yani benim kendim için yapabileceğim hiçbir şey yoktu. hayatı toz pembe sanardım, gerçek renginin siyah olduğunu öğrenene kadar. boş bir dünyada yaşıyoruz. mutluluk da boş, para da boş. sevgi bile. sakın yanlış anlama beni. senin sevgin beni hayatta tutan tek şeydi ancak, demeye çalıştığım şey sevginin bile insanı kurtaramadığı. sevgi de gelip geçici sehun. baksana aşklarına imrendiğim amcam yengem öldükten bir sene sonra birini sevdi, evlendi. oysa ki bize ben yengenizden başka kimseyi sevemem diyordu. işin aslı şu aşkım, insanlar gelir ve insanlar gider. ben bu konuda biraz bencillik yapacağım ama. benden sonra başka
birini sevme olur mu? biliyorum çok
yüzsüzce bir istek ama elimde olsa
ben zaten yalnız bırakmazdım ki seni.
çok şey yazmak istiyorum sana inan ki, benden sonra sana kalacak milyonlarca satırım olsun istiyorum ama daha kendini mutlu etmeyi başaramayan ben, sana birkaç satırı yazmaya aciz görüyorum
kendimi. kızma bana. hayat
yorgunluğundan hepsi. yoksa oturur
günler öncesinden yazardım sana bu
mesajı ki, her özlediğinde açıp okuyasın diye. üzgünüm, bu konuda da oldukça beceriksizim... özür dilememden nefret ettiğini biliyorum ama bu yaptığımın özrünü nasıl dileyeceğim senden bilmiyorum. bu yüzden de sessizce çekip gideceğim bu mesajdan sonra. özrümü bu mektubum olarak kabul et lütfen. senden bazı isteklerim olacak benden sonra yapmanı istediğim. öncelikle şu beraber gitmeyi planladığımız
ama şu inatçı patronunun sana izin vermediği için gidemediğimiz paris tatiline git en kısa zamanda. belki söz verdiğimiz gibi yılın ilk karında öpebileceğin bir jongin'in olmayacak ama karları öp sen. içlerinden birine konup öpeceğim dudaklarından,
merak etme. evcil bir hayvan da
sahiplenecektik kendi evimize çıkınca. hatırladın mı? bir köpek al benden sonra olur mu? hayat arkadaşın olsun benim yerime. yürüyüşe çıkın, parka gidin. ben her zaman yanınızda olacağım sizin. pembe panjurlu ev şakamı hatırlıyor musun? kendi evimiz olunca pembe panjurları olacaktı. nedense çok hoşuma gitti bu fikir. içinde ben olmasam da pembe panjurlu bir ev çok güzel olurdu... sanırım her şey jongin'siz de güzel olabilir ha? meleklerin kanatları olur olmasına ama sen benim her zaman kanatsız meleğim oldun oh sehun. söylemem yeterliydi bir şey için. elinden gelenin fazlasını yapardın. ya ben? çözemediğim, aşamadığım sıkıntılarım yüzünden asla ilgilenemedim seninle. sahi, yok mu senin de korkuların, canını sıkan şeyler? ya benim aksime
mutlu birisin ya da sıkıntılarını
gizleyebilecek kadar usta bir oyuncusun. bu konuda da elimden bir şey gelmediği için çok üzgünüm. gerçi ben hep üzgünüm şu sıralar. sehun'um, aşkım, hayatım. bu hayatı seninle geçirdiğim için o kadar şanslıyım ki, bu kadar erken gidecek olmak koymuyor bana. hatta fazlasıyla yaşadığımı düşünüyorum bu hayatı. ya da bütün duyguları iliklerime kadar hissettiğimi. yağmurlu bir günü hatırlıyorum. gökyüzünde şimşekler çakıyor. biz her zaman gittiğimiz parkın
ortasında gecenin bir yarısı bütün
zerremize kadar ıslanmış bir şekilde
öpüşüyoruz. senin dudaklarından bir
kelime karışıyor nefesime. ikigai...
uğruna yaşadığım şey diyorsun. gittikten sonra yaşama sebebinin kalmamasından korkuyorum. bu hayatı benim için yaşama istiyorum sehun. bir defa geliyoruz bu dünyaya ve bize verilen bir hayat var önümüzde. onu kullanmayı beceremedim ben ama sen en güzel şekilde yaşa benden sonra olur mu? benim ikigai'm sendin bu hayatta. şimdi bu sebep de yeterli
gelmiyor kalmam için. çok üzgünüm...
yıldızları seyretmek istiyordum seninle son bir defa. yine bir teras katında, battaniyelerimiz üzerimizde birbirimize sokulmuş bir şekilde yıldızları seyretmek güzel olurdu seninle. ah, ikigai söylesene hangi yıldız daha parlaktır şimdi?
birkaç saat sonra bir bilinmeyene
dönüşecek bu benim için. sahi,
bilinmezlik... söylemesi bile ürkütücü
geliyor kulağa. ne olacağını bilememek, ya da nelerle karşılaşacağını. çok konuştum gibi hissediyorum. hâlâ çokça konuşmak da istiyorum. diyorum ya elimde olsa milyonlarca satırlar yazarım sana ama... kelimeler de hayat gibi bitiyor bir yerden sonra. son birkaç şey söyleyip artık yavaş yavaş
uzaklaşacağım buralardan. ekranı göremez oldum çünkü gözyaşlarımdan. korktuğum için ağlamıyorum aşkım. sana veda etme vaktim yaklaşıyor diye bu hüznüm. ya da seninle aynı havayı soluyacağım sayılı dakikalarım kaldığı için. ailem konusunda endişelenmiyorum. senin
onları yalnız bırakmayacağını biliyorum. onların bir oğlu da sensin çünkü. bir evlatlarından daha mahrum kalmasınlar ama olur mu? sürekli ziyaretlerine git. sağlığına çok dikkat et. yemene, içmene. ne de olsa kafana vura vura yaptığı yemekleri yedirecek bir jongin'in olmayacak bundan sonra. kimse senin nazını çekmez ben gibi. benim nazlı sehun'um, bebeğim... gözlerim nasıl yanıyor şu an bir bilsen. sana kendi ellerimle hazırladığım yemekleri yerleştirdim şimdi dolaba ağlaya ağlaya. içim yanıyor çünkü onları kendi ellerimle yediremeyeceğim sana. boğazından geçer mi bensiz onu bile bilmiyorum ama ye hepsini olur mu? tatlarını aklına kazı. bir dahaki buluşmamızda daha güzellerini yapacağım sana. geceleri üstünü örtmeyi unutma koca oğlan. beraber uyuduğumuz günler bütün yorgan üstümde olarak uyanıyordum her zaman. üşürsün, üstünü örtemem diye bu sitemim. sahi, ben nasıl bırakıp gideceğim seni. gözlerimin önünde olmazsan nasıl rahat eder içim... ben seni çok seviyorum sehun'um. öyle çok seviyorum ama öylesine de bencilim ki hem gitmenin hesabını yapıyor hem de bir anne gibi tembihliyorum seni yolculuğa çıkmadan önce. iki arada bir derede jongin'ine bakma sen. ne dediğimi, ne yaptığımı ben bile bilmiyorum. ah, hava soğudu şimdi. pencereyi kapattım. senin bitki çaylarından içeceğim şimdi son kez. bak, sevgilin gider ayak da olsa son kez sözünü dinliyor. hiç aklıma gelmezdi bir gün benim sana söyleyeceğim bunu ama bitki çayı soğuk havalarda gribe birebir önlem oluyor, o yüzden her gün içmelisin. tamam mı sevgilim? zor da olsa yaptım şimdi bir tane çayından. yalnız bir bardağa bakarken gözümde bu kadar anının canlanması hiç adil değil. gözyaşlarımı durdurabilirsem içeceğim. dediğim gibi aşkım, yemeklerin hazır. dolabımda. benden sonra mutlaka ye onları tamam mı? son kısma geldik bu arada. her şeyin bir sonu olduğu gibi mesajımı burada bitirmek durumundayım aşkım. korkuyorum sehun. ölüm şu an
canımın yandığından çok daha acı
mıdır? değer mi gitmeye? bilmiyorum, ama daha fazla dayanamıyorum. affet beni. ikigai'n gidiyor. uğruna yaşadığın şey.... senin uğruna yaşamak da güzeldi... seninle olmak güzeldi oh sehun. seni sevmek de. seni hep sevdim, seviyorum, seveceğim de aşkım. sonsuza dek. kendine iyi bak.

(görüldü.)

oohsehun:
jongin.
nolursun, nolursun gittim deme
bana.
sevgilim bak buraya nolursun. ne demek kendine iyi bak.
jongin...

zkdlin:
son bir kez, son bir kez ikigai'm
der misin bana?

oohsehun:
jongin bebeğim, son
bir kez ne demek? hiçbir
yere gitmiyorsun.

zkdlin:
lütfen aşkım, beni seviyorsan
sadece son kez sorgulamadan
ikigai'm seni çok seviyorum der misin?

oohsehun:
ikigai'm, seni çok seviyorum.

zkdlin:
ikigai'n de seni aşkım.

zkdlin çevrimdışı.

oohsehun:
jongin?
sikeyim gitmedim de bana.
işten çıktım geliyorum yanına.
nolursun sevgilim, benimle kal.
sensiz olmaz ikigai'm.

oohsehun çevrimdışı.

ikigai | sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin