6. dear diary, first talk

54 7 0
                                    


23 Aralık 2022

Sevgili günlük,

Bir aydan uzun süredir yazmıyorum, farkındayım. Çünkü doğum gününden beri onu çok az görüyorum. Gerçi normalde de çok az görüyordum.

Ama her gün aynı geçiyor. Onun gelişini izlemek için okula erken gidiyorum. O yürürken, arkadaşlarıyla konuşurken onu izliyorum. O ise beni fark etmiyor.

Keşke beni fark etse. Keşke benim onu sevdiğimin farkına varsa...

Evet onu seviyorum. Bunu arkadaşlarım sayesinde anladım.

Hep ondan bahsediyormuşum, istemsizce. Ondan bahsederken yüzümde hep kocaman bir gülümseme oluyormuş. Böyle söylediler. Sonra da ona aşık olduğumu...

Minghao'ya aşık olmak... Ona aşık olan biri olmak bile bana kendimi özel hissettiriyordu. Çünkü konu Minghao ile ilgiliydi. Onunla ilgili her şey güzel ve özeldi.

Bugünün de her gün olduğu gibi sadece onu izleyerek ve ona daha fazla aşık olarak geçeceğine çok emindim.

Ama öyle olmadı.

Zil çalıp teneffüs olduğunda onu gördüm. Sınıfıma girdi. İstemsizce atan kalp atışlarımı ve şaşkınlıktan büyüyen gözlerimi gizlemeye çalıştım.

Buraya Dokyeom için gelmişti tabii ki. Ama Dokyeom zil çaldığında hızlıca sınıftan çıkmıştı.

Minghao'm sınıfta arkadaşını göremeyince etrafa bakmaya başladı. Onu izlediğimi görmesin diye hemen kitabıma çevirdim bakışlarımı.

Sınıftan çıktığını düşünürken hemen yan tarafımda duran biri olduğunu gördüm.

"Pardon, bir şey sorabilir miyim?"

Tatlı, yumuşak ve nazik sesini duyduğumda öldüğümü ve cennete gittiğimi bile düşünmüştüm.

Titreyen ellerimi saklayıp sana baktım Minghao. Küçük ama beni mutluluktan öldüren bir gülümseme ile bana bakıyordun.

"Tabii sorabilirsin." dedim. Ama o an sesimin çıktığına bile şaşırmıştım.

Tekrar gülümsedin. Ellerimi sıraya koyup sakinleşmeyi bekledim.

"Acaba Dokyeom'u gördün mü? Bugün okuldaydı ama şu an yok."

Ah tabii ya. Dokyeom.

Bana başka ne sorabilirsin ki zaten?

"Zil çalınca çıktı sınıftan hemen. Nerede olduğunu bilmiyorum."

Anladığını belirterek başını salladı ve yine yine gülümsedi. "Teşekkür ederim."

Başımı zorla salladım.

O, Dokyeom'un sırasında oturup onu beklerken benim bütün vücudum heyecandan titriyordu.

O an aşkın ne kadar zor ve acı verici bir şey olduğunu anladım.

Uzun bir süre izledim onu. Ne kadar mükemmel biri olduğunu düşündüm. Ne kadar kibar bir insan olduğunu, güzel kalpli olduğunu düşündüm.

İki dakika sonra Dokyeom geldi. Teneffüsün bitmesine bir dakika kalana kadar konuştular.

Bir ara yüzleri benim olduğum tarafa doğru döndü. Ama hızlı olup başka bir yere baktım.

Sınıftan çıkmadan önce tekrar bana doğru döndü. Ama bana seslendiği için başka yere bakmadım.

"Tekrardan teşekkür ederim, Heejin."

Bunları söyledikten sonra Dokyeom bana dönüp gülümsedi. Minghao da kendi sınıfına gitti.

Ben ise, hâlâ yaşadığım için şükrediyordum.

Tanrım... Adımı Dokyeom'a sormuş olmalı!

İnanamıyorum ya! Adımı öğrenmiş, üstüne üstlük bana adımla seslendi!

Bugünü asla ama asla unutmayacağım!

Seni çok seviyorum Minghao...


hai cheng ⌇ xu minghaoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin