8 Kasım 2023Heejin'in günlüğünü kaybettiği günün ertesi günü, dışarıda yine yağmur yağıyordu. Ve o sabahın köründe, alelacele evden çıkmıştı. Şemsiyesi yoktu.
Islanıp ıslanmaması umrunda değildi. Tek istediği günlüğünü bulmaktı.
İçinden sürekli aptal olduğunu söyleyip duruyordu.
Son günlerde o kadar dalgındı ki. Üzgündü Heejin. Bir yıldır sevdiği çocuğun, onun farkında olmadığını düşünüp kendini üzüyordu.
En son nerede günlüğüne yazdığını düşündü. Doğum gününden bir önceki gün, pastasını yapıp yazmıştı.
Ertesi gün sevdiği çocuğun doğum gününde pastayı sırasının altına koymuştu ve sınıfına geri dönmüştü.
Günlüğü her zaman çantasında taşırdı. Dertleşmek için ona yazacaktı ki günlüğünü çantada bulamadı.
On dakika boyunca çantasını, sırasının altını bütün sınıfı aramıştı ancak bulamamıştı.
Bu bir kabus diye düşünmüştü. O günlük kimsenin eline geçmemeliydi.
Tüm gün boyunca, bütün okulu aradı. Ama günlüğünü bulamadı. Okul çıkışı hızla evine gitti belki oradadır diye. Fakat evde de değildi.
Kafayı yiyecek gibi hissediyordu. Son günlerde üzgündü zaten. Şimdi ise daha kötüydü. Hayat daha ne kadar ona acı çektirebilirdi?
Ertesi gün ise sabah erkenden evden çıkmış, okula gitmişti tekrar aramak için.
Bütün okula zaten bakmıştı. Tek bakmadığı yer bahçeydi.
Bahçenin her bir köşesine, bütün ağaçların, bankların altına baktı. Yine bulamadı.
Daha fazla dayanamayıp yere oturdu. Tamamen ıslanmıştı. Umursamadı.
Ta ki yüzüne ve vücuduna vuran yağmur durana dek.
Kafasını hafifçe dizlerinden kaldırınca yağmurun dinmediğini anladı. Biri ona şemsiye tutuyordu.
"Bunu aramak için mi bu hâldesin Heejin?"
Heejin, onun sesini, Minghao'nun sesini duyunca kalbi sanki atmayı bırakmıştı. Nefes almayı unutmuştu.
Bunun bir rüya olduğunu düşünerek yüzünü yukarı çevirdi. Ve onu gördü.
Hayır, bu bir rüya değildi. Bunlar gerçekten yaşanıyordu.
Çok sevdiği Minghao, bir elinde onun günlüğünü tutarken diğer eliyle şemsiyesini onun üstüne tutuyordu.
Minghao, ona şemsiye tutarken kendisi ıslanıyordu. Heejin onun daha fazla ıslanıp hasta olmasından korktuğu için hızlıca ayağa kalktı ve şemsiyeyi Minghao'nun elinden alıp onun üstüne tuttu.
Minghao ise Heejin'in, şemsiyeyi tutan elinin üstüne kendi elini koydu ve ona yaklaştı. Böylece ikisi de yağmurdan korunuyordu.
Heejin her an bayılabilirmiş gibi hissediyordu. Bir yıldır onun hayalini kuruyordu. Gerçek olmayacağını düşünerek.
İkisinin de gözleri birbirine kenetlenmişti. Tek fark, Heejin, ona şaşkınlıkla bakıyordu. Hâlâ gerçekmiş gibi hissetmiyordu.
Nefes alamıyor gibiydi, nasıl nefes alınacağını bile unutmuştu sanki.
Hızla atan kalbi, her an vücudundan çıkıp Minghao'nun ellerine gidecekmiş gibiydi.
Hoş, kalbi zaten ondaydı çoktan beri.
Minghao elindeki günlüğü kıza uzattığında ona bir adım daha yaklaştı.
Heejin zorlukla kendine gelip diğer eliyle günlüğü aldı. Parmakları birbirine değdiğinde elektrik çarpmış gibi hissetti ikisi de.
Heejin elindeki günlüğü farkındalık yaşadı. O, iki gündür günlüğünü ararken, başından beri içindeki itirafların sahibinde miydi günlük?
"Günlüğünü dün okul çıkışı bahçede buldum."
Tekrar onun sesini duyduğunda titredi. Saatlerdir içinde bulunduğu soğuk hava sanki şimdi etkisini gösteriyordu.
Korkuyla ona baktı. İçinde yazan her şeyi okumuş muydu? İçinden kendine kızarak küfürler etti. Dikkatsizliği yüzünden her şeyi mahvetmişti.
Sonunda ağzını açıp konuşabildi. "Okudun mu?" Lütfen okumamış olsun, diye düşündü.
Minghao ondan gözlerini kaçırdı utanarak. Evet okumuştu. Yaptığı şeyin kötü bir şey olduğunu en başından beri biliyordu.
"Özür dilerim Heejin. Aslında okumayacaktım, gerçekten. Ama kendi adımı görünce merakıma engel olamadım. Çok özür dilerim."
Sesinden bile çok pişman olduğu belliydi. Heejin, dünyadaki en sevdiği sesi dinleyebilmenin keyfini yaşayamadı.
Çünkü Minghao, her şeyi öğrenmişti.
Peki şimdi ne olacaktı?
Kendini rezil olmuş gibi hissediyordu. O sayfaları Minghao'nun okuyacağını tahmin etseydi eğer, içinden gelenleri yazmazdı.
Tahmin edememişti tabii. Aklına ne geldiyse, ne düşündüyse yazmıştı. Kendine çok kızıyordu.
Ya aşık olduğu çocuk ondan nefret ederse diye düşünürken, Minghao'nun ağzından onu şoka uğratan, asla ama asla hayal bile edemeyeceği sözler çıktı.
"Her zaman aklımdan geçtin Heejin..."
Heejin kalan son gücüyle ayakta durmaya çalıştı. Gözleri hafiften dolmuş bir şekilde titriyordu.
Hao ise onun gözlerinin içine bakarak, bu soğuk havaya rağmen Heejin'in içini ısıtarak gülümsedi.
"Hava soğuk biliyorum. Ama bu gece yıldızları izlemeye gidelim mi Heejin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hai cheng ⌇ xu minghao
FanfictionMinghao yağmurlu bir günde, içinde adının yazdığı bir günlük bulur. 7teen the8 xu minghao x girl reader 180723 - 260723