Etrafımdan binlerce kişi geçerken ben yalnızım.
Yanımda,yakınımda bir sürü kişi varkende.Yalnızlık kimsesizlik değildir bence,yalnızlık kendi kalabalığında kaybolmaktır.
Bende kalabalığımda kaybolmuş bir aşıktım.
Aşıktım ona delice.
Gögsüme aynı anda binlerce bıçak sokuluyomuş gibi hissederken aynı zamanda bulutların üzerinde dans ediyor gibi hissetmenin başka adı olamazdı.
Delice bişeydi bu.
Engellenemez ve aşılamaz.
En sonunda mezun olduğum o okulla beraber büyük aşkımı da arkada bırakma kararı almıştım.
Ama bu sefer farklıydı biliyordum.Bu his suda boğulmaktan son saniye kurtulmaya benziyordu.Bu sefer ise yaşadığım kurtulmadan daha çok boğulmaktı.
Nefesim kesiliyor,sebepsizce ağlıyordum.
Artık yaşamam için tek şansımı da unutmam gerekiyordu.
Onsuz yaşamak ölmekten beterdi.
Ama sonunda onu gerçekten unuttum.
Bunu nasıl yaptın diye sormayın gerçekten bilmiyorum.
Tek bildiğim bir kaç ay sonra ölümüne boşlukta olduğumdu.O hiç hayatımda olmamıştı.
Ben bir hayal kurmuş sonrada oyuncağını kaybetmiş küçük bir kız çocuğu gibi ortada kalmıştım.
Hayallerim benim oyuncaklarımdı.Onları yıkmak,kırmak,parçalamak nasıl bir histi anlatamam.
Bu yüzden nasıl unuttuğumu da söyleyemiyeceğim.Unuttum işte hepsi bu.
Rüzgarı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kendine aşık et
Fiksi Remaja18 yaşında bir küçük asya ve hayali ama gerçek aşkı rüzgar. Bu büyük savaşı kazandı mı? Kaybetti mi? Aslında bunun cevabı yok. Aşkta kazanan tarafta kaybeden tarafta her iki kişidir.Yoksa bu aşk olmazdı değil mi? *Bu asyanın otobiyografisi. *Aşkı iç...