Onlar nefret edilenlerdi. Onlar nefret edenlerdi.
Toplum ikiye ayrılmıştı: Kuzey ve güney. Nefret ve kanın her yerde olduğu, ölümün anlık bulduğu bir zamandı. Hangi tarafı tutarsan tut ölüm senin kapını bir şekilde buluyordu. Kaçış yoktu. Kaçışın yoktu.
Toplum yozlaşmış, paranın ve şöhretin zincirli bir kölesi olmuştu. İnsanlık artık eskisinden de caniydi. Cahillik insan DNA'sına eklenmiş, her hücrede varlığını sürdürmeye başlamıştı.
En çokta sevgisiz büyüyen çocuklar acı çekmişti, çekiyordu. Sevginin sarıp sarmalaması gerekirken karanlığın perdesi yutmuştu onları.
Daha küçücük bir çocukken kapana kısılan bir kobay faresi gibi ailenin tuttuğu tarafın elçileri tarafından el konuluyor, toplanıyordun. Bir sabah gözlerini açtığında çorak bir arazinin ortasında senin gibi bir çuval dolusu çocukla gırtlağına kadar nefret dolduruluyordun. Yetişkinler etrafınızda ama onlar size sevgiyi değil, yok etmeyi öğretiyordu. Ölümün elçisi aranızdaydı. Ölüm kapınızdaydı.
Gözlerinizi açtığınız her günün sabahın da duygularınız bir bir sizden koparılıyordu. Dünya artık tozlu kütüphaneler de yıllanmış kitapların arasında ki gibi değildi. Toplum artık iki taraflıydı.
Soğuk savaş her yerdeydi. Soğuk, kan dondurmuyordu; düştüğü yeri cayır cayır yakıyor ve yok ediyordu.
Jihoon ve hyunsuk o savaşın kurbanıydı. Cayır cayır yanmış ve yok olmuşlardı.
Biri kuzey,biri güneydi.
Jihoon kuzeyin yeni efendisi. Hyunsuk güneyin yeni efendisiydi.
İkiside çocukluğundan beri uyandıkları her günde düşmanının olan nefretiyle büyümüştü. Adını şanını veya gücünü bilmese de nefretin iliklerine kazık gibi çakılmasıyla büyümüştü.
Şimdi ise onlar o nefretin yeni önderleriydi. Sıra onlardaydı.
Manipüle edilmiş iki zihin, iki ruh.
Savaş yeni başlıyordu.
Ya da barış?
Belki de ölüm fermanıydı bu.
*
Yazcam inş.
YOU ARE READING
leaving tonight~hoonsuk
Teen Fictiontanrıya yemin ederim ki sesler hiç susmayacak, aşk dolu olduğunu düşünmüştüm ama hiçte öyle değildi. ^the neighbourhood^