Odada ki ağır hava herkesin gerilmesine neden olmuştu. Odaya giren her üst kurul üyesi o gergin havayı bir şekilde soluyup tehlikeli bir şeylerin olacağını sezmişti. Bu ortamı ilk hisseden G.Saldırı Uzmanı So Junghwandı. Hyunsuku görünce yumruklarını sıkmış,gerginlikle yerine oturmuştu. Odaya ikinci giren kişi ise G.Savunma Uzmanı Watanabe Harutoydu. Gözler ilk hyunsuka sonra omuzları gerilmiş dimdik karşıya bakan Junghwana kaymıştı. İş ciddi diye düşündü. Daha sonra ise G.Teçhizat Uzmanı Kim Doyoung girmişti. Onun da gözleri kalıp gibi, stresten ter akıtan ikiliyi görmüştü. O da işlern ciddi olduğunu düşündü. En son ise Jaehyuk ve Yoshi girdi. İkiside birbirine bakıp gözleriyle anlaştı.
İş gerçekten çok ciddiydi.
Herkes yuvarlak masa etrafında toplanınca odada sadece hyunsukun masaya ritmik olarak vurduğu kalemin sesi yankılanmaya başladı. Tık, tık, tık...Sanki herkes bir ilizyon etkisinde gibiydi.Odadaki hyunsuk dışında ki beş yüzde neden toplandıklarını merak ediyordu. Yoshi,Jaehyuk,Doyoung,Haruto, Junghwan hepsinin gözleri Hyunsuka dikilmişti. Bu bakışları fark eden hyunsuk ise derin bir nefes alıp söze girdi.Onun konuşmasını duyan diğer beş yüzde rahatça nefes aldı.
"Bir mektup aldım. K.Yönetici Uzmanı Park Jihoon tarafından. Bizzat onun elinden çıkmış bir mektup. Tarafsız bölgede barış antlaşması istiyormuş." dedi. Söyledikler odada sessiz bir fırtınaya neden olurken herkes siyah alarmın sebebini anlamıştı. Ama...ama bu yinede çok saçmaydı çünkü daha çok yakın bir vakitte bu antlaşma imzalanmıştı. Ne olduda istiyor olabilirlerdi ki?
Aklındaki sorular yığılma yapınca Jaehyuk lafa girdi. "Daha yeni imzalamamış mıydık?" hyunsuk soruyu beğendi. Akıllıca ve nokta atışı bir soruydu.
"Hemde çok yakın bir vakitte..." dedi hyunsuk. Söze hışımla atlayan Junghwanın sesi odada yankılandı. "Tuzak olabilir! Bay Choi böyle bir saçmalığa inanmayacaksınız değil mi?"dedi. Hyunsuk çaprazında oturan çalışkan, güçlü ve nefret dolu uzmana baktı. Bütün kriterlere dört dörtlük uyuyordu, tek sorun fazla fevriydi.
"Tuzak olabilir ama olmayadabilir. Önceki anlaşmada gözümüzden kaçan bir yönergeden dolayı böyle yapıyor olabilirler. Her şey olabilir. Belki de Tarafsız Tek Yıldız topluluğunun bir isyan haberini duymuş olabilirler. Çünkü mektupta onlardan da bahsedilmişti." Durdu. Gözleri kısacık bir an boşluğa takılı kaldı. Onunda aklından yüzlerce ihtimal geçiyordu ve her ihtimalin sonunda o ölürse Güney tarafı dağılacağını parçalanıp yok olacağını biliyordu.
Gözler Jaehyuku buldu. "Bay Yoon siz herhangi bir haber aldınız mı Tek Yıldız hakkında?" Jaehyuk ona yöneltilen soruyla boğazını hafifçe temizleyerek "Hayır efendim. Bu sabah getirdiğim haber dışında hiç bir bilgi elime ulaşmadı." Dedi.
"Anladım. Bay Kanemoto normalde size gelmesi gereken bu mektup bana neden geldi? Yönetici yardımcıları alırdı bu mektupları ve siyah alarmın kararlarını." dedi hyunsuk. Sesinde öfkesinden kalan hiç bir şey yoktu ama gergin ve düşünceli olduğu her halinden belliydi. Gözleri masadaki kurul üyelerinde oyalandı. Herkesteki gerginlik gözler önündeydi.
"Normalde bana gelmeliydi. Ama bana ulaşmadı efendim. Neler olduğunu bilmiyorum. Üzgünüm." ded ve saygıyla başını öne doğru eğdi. Topluluk içinde yapılan bir hatanın cezası ağır olurdu ama hyunsuk kurul üyelerine bu antlaşmayı geçerli saymıyordu.
Gözleri kırmızı haşin görünümlü Yoshiyi süzüyordu. Yapılan hatayı biliyordu ve büyük ihtimalle cezasını bekliyordu. Hyunsuk derin bir nefes aldı ve oturduğu koltukta dikleşti. Boğazını hafifçe temizleyerek "Herkesten bir fikir duymak istiyorum. Kritik bie karar. Biliyorsunuz ki tarafsız bölgeye giderken yanımıza sadece bir koruma alma hakkımız var ve eğer bu tuzaksa Güney topluluğun sonu demek bu. Evet beyler lütfen çekinmeden konuşun."dedi. Ardından bakışlarını herkesin üstünde gezdirdi.
Heyecanla lafa ilk atlayan kişi Junghwandı. "Efendim bunun bir tuzak olduğunu düşünüyorum. Tarafsız bölge demek savunmasız bölge demek. Benim düşüncem oraya gitmemeniz." dedi. Hafif ve kendin emin gülüşüyle bakışları net ve keskindi. Ama onu nakavt eden Harutoydu. Haruto oturduu yerde dikleşerek "Efendim Bay So'nun dediği doğru olabilir ama olmayadabilir. Eğer doğru değilse bu savaşın kesin kapımıza dayanacağı anlamına gelir." Dedi.
"Ama eğer bu bir tuzaksa ve Bay choiye bir şey olursa da savaş yine kapımızdadır demek." Dedi jaehyuk. Gözleri Harutoda oyalanıyor ve sert bakışlarını onun üstünden çekmiyordu. Kavga etmek için uyarı veren bir duruş değildi bu. Sadece fikrinde kesin ve emin olduğunu söylüyordu. Zaten kurul üyelerinin arasında ki bağ Güney tarafını ayakta tutan yegane şeylerdi.
"Ama ya değilse Bay yoon ya gitmezde savaş çıkarsa?" dedi haruto.
Harutonun son sözünden sonra oda bir kargaşaya sürüklenirken herkes kendi tezini, antezin olduğu kişiye dayatmaya çalışıyordu. Sadece sohbetin en başından beri Doyoung sessizdi. Gözlerini masaya dikmiş öylece ortamda olanları dinliyordu. Bunu hyunsuk fark etmişti. Meraklanırken onun fikrinide öğrenebilmek için elinde tuttuğu kalemi ritmik bir şekilde masaya vurdu. Oda aniden sessizleşirken herkes hyunsuka dönmüştü. Doyoung hariç. Hyunsuk merakla bir gülüş ortaya koyarak "Pekiii Bay Kim siz hiç konuşmadınız. Bir fikriniz var mı acaba?" dedi.
Odaya geldiği ilk andan beri ilk defa adı söylenen Doyoung ağır bir şekilde bakışlarını masadan alıp Hyunsaka çevirdi. Her şeyi dinlemiş ve arkadaşlarının dediklerini kafasında tartmıştı. Doyoung herkesin çok net bir şey kaçırdığını görüyordu.
Düşüncelerini aktarmak için hafifçe boğazını temizledi ve söze girdi. "Bütün kurul üyelerini dinledim. Hepsi kendince haklı. Ama arkadaşlar be yazıkki bir şeyi kaçırıyorsunuz. Hem de çok önemli bir şeyi. Ya bu mektubu K.Yöneticisi değil de başka biri gönderdiyse? Ya bu merkez binasını başka bilen biri varsa? Ya bunu yapan Tek Yıldızdan biriyse. Sonuçta o grubu literatüre isyancı azınlık grubu diye geçirdik ve yanılmıyorsam mektupta onların da adı geçiyordu. İçimizde onlardan bir casus varsa çok rahat bir şekilde bunu yapabilirler. Ve en kötüsüde Bay Choi gitse de gitmesede bize saldırma ihtimalleri yüzde yüze yakın. Ama gitme ihtimalinde saldırı olmama ihtimali de yüksek. Çünkü devlet her şekilde bizden koparacığı kaçak malları ve vergileri bedavaya getirmiş olacak. Onlar için hava hoş, onlar halkın ne yaşadığını umursamıyorlar. Her neyse uzun lafın kısası benim fikrim ise Bay watanabenin de dediği gibi tarafsız bölgeye gitmeniz." dedi Doyoung. Konuşmanın en başından beri kafasında ölçüp biçtiği şeyleri söylemişti. Rahatladığını aynı zamanda gerildiğini hissetti. Gözlerini hyunsuka çevirdi.
"Bravo Bay Kim. Gerçekten de sizden beklediğim performansı sergilediniz. Ve dediklerinize en içten şekilde katılıyorum." Dedi ve gözlerini kurul üstünde oyaladı. Ardından oturduğu sandalyeden kalkarak "Baş korumayı hazırlayın ne olur ne olmaz diye de tarafsız bölgenin dışına adamları yerleştirin. Bay Yoon sizde Kuzey tarafına bildiri gönderin. Yarın her şey akşama doğru hazırlıklı olsun. Çünkü benim bu binadan çıkma vaktim geldi." dedi ve hızlı adımlarla odadan çıktı.
Kurul üyeleri Hyunsukun arkasından bakakalırken bir şeylerin ters gitmemesi için umut etmeye başladılar.
*
Yazarak anlatabildiğiöi düşünüyorum ama anlamanyalsr için kısacık söyliyim.
Var olan bir devlet var. Devletin içinde halk üçr ayrılmış bir durumda biri güney biri kuzey biride tarafsızlar. Devletin pek umrunda değil. Bu düzende aldığı cukkaladığı paraya bakıyor. Ve her doğan cocuk belli bir yastan sonra eğer aile kuzey güney taraglarından birine mensupsa onların eğitim kampına alınıyor. Eğer tararfsızsa tek yıldız tarafından evlerde özel eğitim veriliyor.
Neyse işte kısacık söyliyim dedm😚😚
YOU ARE READING
leaving tonight~hoonsuk
Teen Fictiontanrıya yemin ederim ki sesler hiç susmayacak, aşk dolu olduğunu düşünmüştüm ama hiçte öyle değildi. ^the neighbourhood^