• Kardelen •

53 7 0
                                    


Gece 02.25 suları...

Uyuduğun oda Ay'ın cılız, loş ışığıyla aydınlanıyor. Pencere hafif aralık. İçeriye, ılık ve sıcak, ama bir o kadar da ürpertici ve titrek bir esinti sızıyor bu aralıktan...

Pencerenin orta yerine kadar çekili duran beyaz tül perde, rüzgarın o ince ipliklerinin arasından içeri akmasını engellemeye çalıştıkça havalanıyor yukarıya doğru...

Karınüstü uzandığın yatakta, bir kolun dirseğine kadar yataktan aşağı doğru sarkmış, bir kolun yastığın üstünde hareketsiz...

Her nefes alışında, üzerinde beline kadar çekilmiş ince örtü seninle beraber havaya kalkıyor, sen nefes verince o da sana ayak uydurarak geri iniyor aşağı.

Pencereden esen ılık rüzgar yanına yaklaşıp nazikçe okşuyor saçlarını, her bir saç telinin arasından süzülüyor arkana doğru...

Sen herşeyden habersiz derin uykundayken bir puhu baykuşu konuyor camının önüne bulut kadar sessiz ve yumuşak...

İçeriye bakıyor, dikizliyor küçük odayı misket kadar yuvarlak, kehribar rengi gözleriyle.

Sana bakıyor...

Yatağının başucunda ayakta dikilmiş, sağ elinde ay ışığını yansıtan büyük bir bıçak, hiçbirşey yapmadan sadece soluk alıp verişlerini izleyen uzun ince vücudun sahibine bakıyor...

İzliyor, izliyor, izliyor... Sadece izliyor, sonra da aynı geldiği gibi sessizce uçup gidiyor..

Sen sadece uyuyorsun...

Onun orada olduğundan habersiz...

Saat 04.30

Birkaç saate güneş ilk ışıklarını sızdıracak pencerenden içeriye. Ama hava hala karanlık... kapkaranlık.

Sadece Ay ve cılız ışıklarıyla kendini belli etmeye çalışan birkaç yıldız..

O hâlâ sana bakıyor... Ama yatağın başucundan değil, artık kapının önünde... Hiçbirşey yapmıyor... Bıçağından aşağı doğru akan kızıl renkli sıvı ahşap zemine damlıyor tane tane... Damla damla...

Artık soluk alıp verişlerine bakmıyor. Sırtındaki derin yarığa bakıyor, izliyor...

Senin bir kolun dirseğine kadar yataktan aşağı doğru sarkmış. Bir kolun yastığın üstünde hareketsiz...

Beline kadar çekilmiş krmızılar içindeki örtü artık kıpırtısız, hareketsiz...

Odanın penceresi hafif aralık, beyaz tül perde rüzgarla hareket ediyor ama artık havaya kalkmıyor... oda sessiz...

Saat 06.15

Güneş ilk ışıklarını göstermiş ufuktan..

Pencere hafif aralık. İçeriye bir kara sinek girmiş, sırtının üzerinde dolaşıyor, kurumuş kanın üzerinde daireler çiziyor...

Odada ölüm sessizliği.. Sen hareketsiz yatıyorsun, bir kolun dirseğine kadar yataktan aşağıya doğru sarkmış... parmağından yere kan damlıyor...

Saat 08.57

Dışarıda polis ve ambulans sirenleri ötüyor... Oda kan kokusuyla boğuluyor, yerde kırmızı bir göl oluşmuş, hemen parmağının altında...

Saat 13.13

Sirenler susmuş... sen yoksun... yerlerde kan gölcükleri... Oda sessiz, ölüm kokuyor...

O orada, yatağın başucunda dikilmiş...

Elinde bir kardelen çiçeği...


♡__________♡

Açıkçası bu yazdığımı pek beğenemedim.. fikriniz nedir?

♡__________♡

Kendi çizimlerim/eskizlerimWhere stories live. Discover now