⭒8

29 6 13
                                    

Tae diğerlerine olan herşeyi anlattı.
Neden kavga ettiklerini anlayamadığını söylese de biliyordu.
Suga nın elini tuttuğunda onu ittiğini görmüştü.
Hazine için kavga ettikleri sırada onu itmişti.
Bunu görmesi ona tuhaf gelmişti. Gelecekten kendi ellerinde olmayan bir değişiklik ve olay gösterilmişti.

Tae bunları sorgularken bir yandan da suga yı düşünüyordu.

Han ve minho hala suga ile tartışıyordu.

Minho yu iterek
"haber vermeyeceksiniz dedim." diye bağırdı suga.

Chan o anda herşeyin farkında vardı.
Bu kişi suga değildi.

Chan han a kaş göz işareti yaparak onun suga olmadığını söyledi.

Han da bunu tahmin ettiği için kısa sürede chan in anlatmak istediğini anladı.

Elindeki bıçağı suga nın karnına sapladı han, suga minhonun boynunu sıktığı sırada.
Suga aniden başka bir şeye dönüştü.
Ardından da binlerce kurta. Küçük ve iğrenç siyah siyah kurtlara.

Minho şaşkınlıkla hana bakarken, han minhonun elinden çekti chan e de başı ile işaret vererek "hadi gidelim dedi." dedi.

Sonunda labirentin ortasında diğerleri ile buluştular.
Han ilk başta hepsini kontrol etmek için çimdik attı ve ayaklarına baktı.
Gerçekten kendi arkadaşlarıydı.
Daha sonra olanları birbirlerine anlattılar.

Suga ise hala kayıptı.
Kendi kendine labirentin içinde koşup duruyordu.
Telsizine tekrar baktığında bataryası dolu gözüküyordu.
"hey kimse var mı beni duyan? 1 2 3. Deneme."

Telsizden gelen sese sevinen bizimkiler ise hemen cevap vermek için ellerine aldı telsizleri.
Hepsinden önce tae davrandığı için cevap hakkı ona verilmişti.

"suga neredesin bizi bulabilir misin?"

Etrafına bakarak yeri tarif etmek istiyordu fakat heryer aynıydı.
Ağaçlara bakmaya karar verdi.
Işığı ağaçlara tutarak etrafına baktı. 10 adım ilerisinde ılhamur ağacı vardı.

"ılhamur ağacının altında sizi bekleyeceğim. Ağaçlara bakıp bulun lütfen."

"tamam sakın oradan ayrılma"

Dakikalar hatta saatler geçti, labirentten birçok çığlık sesi geldi. Tae ler hala yoktu ortalıkta.

Sonunda bulduklarında saat 4 e geliyordu.

Han yine dikkatlice yaklaştı ve kontrol etti suga yı. Gerçekten oydu.
Tae kollarını açıp sarıldı.
"GERİZAKALI ÖLDÜM MERAKTAN"
diye azarladı sugayı.

Suga da sarılmayı bitirip tae nin elini tutarak "amk seni öldü olarak gösterdiler bana kafayı yiyecektim. Buraya bizi getirdiğin günü sikeyim han"
Dedi.

Han ise kendilerine pek bir şey olmadığı için seviniyordu. Belkide sevinmek için henüz erkendi.

Birden bire yağmaya başlayan yağmurla hepsi şaşırdı. Fakat yapan yağmur değildi. Kurtçuklar ve kandı.
Bu yağmur ile birlikte labirentte çığlıklar arttı. Sessiz geçen gecelerin ardından bu gece onlar için en gürültülü gece olmuştu.

Labirentte koşmaya başladılar çıkışı aradılar fakat ne kadar ararsalar o kadar kayboldular.

Girişi bulmak istediler en azından oradan çıkarız diye düşündüler. Fakat daha da çok kayboldular.

Sonunda sabah oldu. Onları kovalayan ruhlar kayboldu. Orman tekrar sessizliğe büründü. Yağan kurtçuklar ve kanlar tamamen kayboldu.

Fakat korkudan herkes el eleydi.
Suga ve tae sımsıkı birbirinin elini tutarken jungkook da kamera olmasına rağmen jimin in elini tutuyordu. Bir elinde kamera bir elinde jimin in eli.

BÖÖ / Taegi, Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin