Gece saatlerinde herkes uykuya dalmışken ve huzurluyken dışarıda çıt çıkmıyordu. Sokaklarda tek bir insan dahi yoktu. Türkiye oldukça sessizdi. Uyumayan 1 kişi vardı. Chan.
Chan gecenin geç saatlerine kadar uyumazdı. Video editler birçok işini hallederdi. Bu gece de seungmin geldiği için onunla vakit geçirip o uyuyunca da işlerine dönmüştü.
Fakat işlerini bölen şey sessizliği fark etmiş olmasıydı.
Ayağa kalkıp camdan baktığında ise sokakta insanlar yerine bir sürü siyah gölgenin olduğunu gördü.
Seungmin i uyandırmak için koştu fakat seungmin in başında bir gölge vardı. Biraz korksa da sevgilisini uyandırmak için gölgeyi yok saydı.
Seungmin uyanır uyanmaz gölgeleri görünce oldukça korkmuştu.
"chan noluyo bunlar ne?"
Ardı arkası kesilmeyen sorular soruyordu.
Chan ise onu kolundan tutup direkt olarak han ve minhonun kaldığı odaya doğru koştu. Bir yandan da suga yı arıyordu. Seungmin e de jungkook u aramasını söylemişti.
Ama kimse telefonu açmıyordu.
Chan minho ve han ın kapısını kırarmışçasına çalıyordu. Uyanan yoktu. Sonunda kapıyı kırmaya karar verdi.
İçeriye girer girmez onları uyandırmak için sarsttı.
"seungmin nasıl uyanacaklar bunlar?"
"tokat at gitsin"
Chan seungmin in dediği gibi tokatı geçirdi ikisinede. İkisi de şaşkınlık içerisinde uyandı.
"ne oluyo lan?" minho etrafta gözlerini gezdirip ne olduğunu anlamaya çalıştı. Ama hiçbir şey göremiyordu. Heryer karanlıktı."o şeyler ne?"
Han ise gördüğü şeyleri sorguluyordu. Rüya mıydı? Gerçek miydi?
Bilemiyordu."han bilmiyoruz ama heryerdeler"
"nasıl yani seungmin anlamadım"Bir yandan dışarıya bakarken diğer yandan da han a ne diyeceğini düşündü seungmin.
"onlar heryerdeler"
"kimler?"
Sonunda merak eden han ve minho da camdan dışarıya baktılar. Daha sonra diğerleri için ayrıldılar.
Han ve minho, suga ve tae yi uyandırmak için gittiler.
Minho kapıyı ne kadar çaldıysa da onlar da açmıyordu.
Kapıyı kırmaktan başka çareleri yoktu.
İçeriye girdiklerinde ise içerisi kan kokuyordu. Ağır ve mide bulandırıcı bir kokuydu.
"suga uyan lan hadi sikilecez kalkın amk"
Minho suga yı sarsarken hemde etrafa bakıyordu.
Çöplük gibiydi.
Suga ve tae uzun uğraşlar sonucu uyanmışlardı.Chan ve seungmin de diğerlerini uyandırmıştı.
Sonunda herkes giriş katında buluştu.
Güvenli bir yer bulmak için biraz konuştular fakat ortak bir sonuca varamadılar.
Bu yüzden direkt olarak oldukları yere çöktüler.Bu sırada elbette olanlardan haberi olan biri daha vardı.
Hakkı hoca. Türkiye nin ileri gelen büyü hocalarındandı.
Kral labirenti büyüsünü çözmek için yıllarını harcamıştı.
Hakkı hoca durumu görünce anında anlamıştı. Kral labirenti lanetine yakalanan herkes ölmeliydi bu yüzden bunca siyah gölge bu geceyi ele geçirmişti.
Hakkı hoca hemen hazırlanıp evinden çıktı.
Gençleri bulması zor olmamıştı."sizler ne yaptınız çocuklar?"
Elleri ile dışarıyı gösterdi hoca.
Suga ise tanınmayan insanın kıyafetine anlamsızca baktı. Kırmızı eşofman takımı komik gözüküyordu.
"siz kimsiniz?"
Han merakla sordu. Bu yabancı ve komik eşofmanlı adam kimdi?
Neden buradaydı? Kimse yokken ortalıkta o neden vardı?"ben hakkı hoca, sizin yaptığınız şeyi düzeltmek için sizi buldum."
Herkes birbirine bakarken ne yaptıklarını düşünüyorlardı.
Kimse bir şey yapmamıştı ki?Tae: ne yapmışız pardon?
H.h: ne mi yapmışsınız. Evladım siz kral labirentine niye gidiyorsunuz? Manyak mısınız?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÖÖ / Taegi, Minsung
FanfictionKarışık mı yoksa anlaşılması güç mü? Gerçeklik algısını tamamen kaybeden gençler, gördüklerine ve yaşadıklarına inanabilir miydi?