❣9

41 6 8
                                    

Suga, Tae yi kapının önünde bekliyordu. Onu bir yere götürmek ve biraz baş başa kalmak istiyordu.
Tae ise Han ile birlikte ne giyeceğini seçiyordu ki o sırada Minho da Han ı dışarı çıkarma teklifi sunan bir mesaj atmıştı.

Han elindeki gömleği Tae ye fırlatarak
"yaaa ben de gidiyorum ben ne giyicemmm"
Diyerek havalara zıpladı.
"acaba nereye götürecekler bizi"

"bilmiyorum ki ama kesin çok güzel olacak"
Diyerek kıyafetlerine bakmaya başladı Han.

Tae aşağı indiğinde Suga siyah bir takım elbise giymişti ve elinde de beyaz, kırmızı renginde karışık bir gül buketi vardı.

Tae ise onun aksine kıpkırmızı bir takım giymişti. Siyah ve kırmızının uyumuydular.
Suga, Tae yi son derece lüks bir restorana götürdü. Restoran dışarıdan oldukça siyah gözükse de içinde kırmızı ile dekor edilmiş süsler ve duvarlar vardı.
Aslında Tae nereye geleceğini bilmiyordu. Kırmızı giymesini Suga da söylememişti. 6.hissine güvenerek bir renk seçmişti.
Gerçekten fal bakamıyor olsa bile insanlar hakkında pek çok şey görürdü. Medyum olduğu da yalan değildi elbette.

Suga eliyle işaret vererek "oturalım" diye teklif sundu. Tae de başını olumlu şekilde sallayarak oturmak için masalarına yöneldi.

İlk başlarda iki yakın arkadaş gibi edilen sohbet konuşmanın sonlarına doğru flörtöz bir hal alıyordu.

En sonunda Suga içindekileri söylemeye cesaret bulabildi.
"biliyorum çok zaman geçmedi yada uzun süredir tanımıyoruz birbirimizi ama yalnız korktuğunu biliyorum izin ver senin yanında olayım, sevgilin olayım?"

Tae önce dilini yutmuş gibi sessizce bakakaldı. Suga ise onun bu haline gülümsüyordu. Hayır dese de sorun olmayacaktı Suga için. Zaten sonunda birlikte olacaklardı.
Suga nın da 6. hisleri oldukça kuvvetliydi ve bir insanın hayatında kalıp kalmayacağını anlardı.
Tae kalmak istiyordu.
"şey ben şaşırdım birazdan da böyle bir şey beklemiyordum."

"şaşırma balım seni sevdiğimi söylüyorum sadece"

"ben beklemezdim yani aşk olarak beni seveceğini"

"neden güzelim? Neden aşık olmayayım sana?"

"Suga bizim fikirlerimiz bile apayrı normal değil mi öyle düşünmem?"

"oda doğru da yani bir olur fikirlerimiz?"

Suga bu kez ayağa kalkarak cebinden bir kutu çıkardı. Tae ise gözleri oldukça dikkatli şekilde onu izliyordu.
Yüzük çıkması için erken diyordu.
Fakat içinden çıkan couple bileklikleriydi.
Oldukça güzellerdi. Özel yapım gibi adeta.

" cevabına bağlı olarak bunların biri senin bebeğim"

Tae de ayağa kalkttı,Suga ya doğru ilerledi. Birdenbire onu öptü. Dudaklarına dudaklarını bastırma ile başlayan öpüşme oldukça derinleşmişti.
"cevabını duyamadım?"

"evet zaten o geceden sonra sevgili olmalıydık değil mi?"

"kabul ediyorum etkilendim senden fakat bu kez sana yenilmeyeceğim bu gece altta olacak olan sensin balım"

Suga, Tae nin elinden tutarak kapıya doğru yöneldi. Evine götürmek istiyordu Tae yi. Konuşmanın devamı belli ki yatakta bitecekti.

Han ve Minho ise daha rahat şeyler giymişti. Minho, Han a rahat bir şeyler giymesi gerektiğini yoksa rahat edemeyeceğini söylemişti. Aslında bu gidecekleri yer için ufak bir ipucuydu.
Minho, Han ı kumsala getirmişti. Deniz kenarında oldukça güzel taşlar olurdu. Birlikte toplamak istiyordu. Bu yüzden hava kararmadan önce yazmıştı ona. Tae den önce o çıkmıştı otelden.

Minho ve Han ise siyah beyaz giyinmişlerdi. Minhonun üstü beyazken altı siyahtı. Han ın ise altı beyazken üstü siyahtı.

Yere eğilip denizin kenarından bir taş aldı Minho,
"çok hoş görünüyorsun güzelim"
Aldığı taşı Han ın elindeki kaba koydu.
Han ise taşlara bakarken kızardığını hissedebiliyordu.
"şey neden taş topluyoruz biz?"

"anı veya kolye yapmak için"

"taşlardan kolye yapılır mı?"

"yapılır elbette"

"bizde yapalım sen bana yap ben sana"

"eğer ben sana yaparsam ortasına mj yazarım"

"mj ne?"

"minho jisung"

"baş harflerimiz mi ama neden ki?"

"gel benimle"

Minho tutması için Han a elini uzattı. Han ise tutmak istediği eli bu fırsatla tutmuştu. Minho Han ı oldukça parlak bir yere getirmişti. Etrafta bir ışık vardı. Yerde minderler ve içecekler yiyecekler vardı.
Minderlerin etrafı perde ile kapalıydı. Yalnızca denize bakan kısımdan bakılırsa içi görünüyordu.
Han çok güzel bulmuştu burayı. Kafa dinlemek için hatta muhabbet için bile oldukça huzurlu bir yerdi.

Minho içeri geçip oturduktan sonra kucağına pat pat yapıp hadi otur dedi Han a. Elbette bu bir espriydi. Han da yanına oturduktan sonra şarapları doldurdu minho.
Daha sonra da konuya girdi.

"şimdi biliyorsun ki bir kaç haftadır beraberiz"

"2 hafta falan"

"herneyse"

"sanki yıllardır tanıyor gibiyim seni minho yıllardır aslında beraberiz gibi"

"insanlar ruh eşlerini bulduklarında tamamlanmış hissedermiş güzelim bende seninleyken öyle hissediyorum. Gözlerinin içine her baktığımda büyüyen göz bebeklerine aşık oldum. Sana her baktığımda, güzel sözler söylediğimde kızaran yanaklarına aşık oldum. Saçlarının her teline aşık oldum. Ben sana aşık oldum jisung. Sen etrafımda olduğunda oldukça iyi hissediyorum. Lütfen hep yanımda kal olur mu? "

" böyle çıkma teklifi mi olur bilader? "

" bilader? "

" şaka ya amann, bak böyle tutacaksın yanaklardan yapışacaksın-"

Han sözünü tamamlayamadan Minho onu öpmüştü. Han ise sarhoşluğun verdiği cesaretle Minho ya yürüyordu. Çabuk sarhoş olması yada sarhoş olması minho ya çok tatlı geliyordu. Onun bu haline yeniden aşık olmuştu.

Herkes dışarıdayken seungmin de gelmişti. Direkt olarak chan in yanına geçmişti. Konuşacakları çok şey vardı ne de olsa.
Seungmin in yıllardır Türkiye ye gelmek isteyip de gelemediği bir neden vardı. Şimdi han dan yardım isteyebilirdi. Çünkü herkes buradaydı.

Gecenin sonlarına doğru herkes uykuyu dalarken kral labirenti ise gençleri çoktan ağına almıştı. O labirente giren herkes ölmeliydi. Öyle yada böyle...

.

.

.
Hello bölüm attım.
Oylamak isterseniz falan çekinmeyin aşklar kskskksso
❤️💋✨

BÖÖ / Taegi, Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin