12.BÖLÜM

219 32 3
                                    

Nefes nefeseyim. Peşimde Tunç, koşuyorum. Gece sokakta kimse yok çıkmaz sokağa girdim. Allah'ım çok korkuyorum. Ağlıyorum, bağırıyorum. Tunç silahını doğrulttu. Etrafta bir çok ses tam silah patlayacakken. Sonrası karanlık.

Nefes nefese uyandım yataktan. Allah'ım bu nasıl bir kâbus Yağmur hemen yanıma geldi. Hâlâ gördüğüm kabusun etkisindeyim. Ben kurtulamayacak mıyım bu Tunç'tan? Yağmur şu getirdi. Yavaş yavaş gün doğuyor. Yağmur'un getirdiği suyu içtim. Zar zor kendime geldim. Yağmur beni sakinlestirmeye çalışıyor. Canım benim iyi ki yanımda. Hayatımın bütün kötü anlarında Yağmur vardı yanımda. O olmasa bütün bu yaşadıklarımın üstesinden gelemezdim. Yağmur'a sıkı sıkı sarıldım. Ona sarıldıkça kendimde güç buluyorum. Benim tek ilkem ' Yağmur ve Annem'i üzeni üzerim.' Biraz kendimi toparlamaya çalıştım. Elimi yüzümü yıkamak için lavaboya girdim. Odaya geri döndüğümde Yağmur uyumamış beni bekliyordu.

"Iyi misin?"diye sordu

"Iyiyim"

"Canım ne oldu bir anda öyle kalktın? Kâbus mu gördün?"

"Evet ama iyiyim şimdi."

"Ne gördün"

"Ya Tunç vardı. Ben koşuyordum. Gecenin bir vaktiydi. Tunç'un elinde silah vardı. Çıkmaz sokaktaydım. Tam beni yakaladı, öldürecekken bir şeyler oldu ama orası karanlık. Sanki biri beni kurtardı."

"Neyse boşver kabus ne de olsa?"

"Öyle zaten...."

"Saat 6.30 daha okula gitmemize 1.30 saat var. Hadi biraz uyumaya çalış.

"Hadi sen de yat."

"Sen yat ben yanında duruyum. Sen uyuyunca yatağıma giderim."

"Iyi ki varsın."

"Sene canım, sende iyi ki varsın." Uyandığımda Yağmur üstünü giyinmiş. Elinde kalem ders çalışıyor. Yavaş yavaş ayağa kalktım. Kolum çok ağrıyor. Doktor ağrı kesici almamı söyledi. Aç karnına bir tane aldım. Inşallah geçirir. Banyoya girdim. Kolumu acıtmadan giyinmeye çalıştım. Üzerime sıfır kollu bir gömlekle şort aldıktan sonra hazırdım. Odaya Yağmur'un yanına geri döndüm. O da beni bekliyormuş. Çantamızı alıp çıktık. Otobüs durağına gittik. Hemen otobüs geldi. Okulun yakınında indik. Sınıfa girdiğimiz de Beren gerizekalısı da sınıftaydı. Bana bakarak;

"Hayırdır canım dövdüler mi seni? Ben tam cevap verecekken sınıfın kapısından birisi konuştu. Benim yerime;

"Hayır Beren'ciğim. Ufak bir kaza oldu. Beren biraz sinirlenmiş gibi;

"Yağız hayırdır? Ben sana mi sordum? Sanane?"

"Beren sus hiç atarını çekecek halde değilim."

Yağız bana bakarak;

"Eylül biraz konuşabilir miyiz?"

"Ne konuşacağız?"

"Hadi gel"dedi. Sınıftan çıkarak. Yağmur'a baktım. 'git' anlamında başını salladı. Sınıfta Yağmur, Ege, Burak, Beren ve Beren'in iki arkadaşını bırakarak Yağız'ın arkasından yürüdüm. Yağız benimle ne konuşacak ki? Bahçeye çıktık. Nereye gidiyor bu ya? Hala yürüyor. Ben arkasından bağırarak;

"Daha nereye kadar gideceğiz acaba?" Arkasına dönerek;

"Sessiz bir yere gidelim."dedi ve yürümeye devam etti. Niye sessiz bir yere gideceğiz ya? Sonunda arka bahçede ki büyük ağacın altına geçti oturdu. Ben ayaktayken 'Ne var' anlamında başımı salladım.

"Eylül öncelikle ben tekrardan özür dilerim"

"Bu muydu? Bunu için mi beni buraya getirdin?"

"Ben seninle konuşmak istedim." Benimle konuşmak mı? Ne konuşacak ki benimle? Sesimi yükselterek;

"Komisyonu o zaman ne konuşacaksan"

"Eylül ben çok üzgünüm. Yani bilerek olmadı."

"Yağız tamam off çok sıkıldım ama"

"Kolun nasıl ?"

"Nasıl görünüyorsa öyle"

"Eylül beni tersleme bak sana çarptığımda ne yapacağımı bilemedim. Sana yemin ederim dün 1 dakika bile uyumadım. Benim seninle bir sorunum yok. Hastanede dediklerinde çok dokundu. Hani dedin ya 'bir öldürmeye çalışmadığınız kalmıştı' diye ben sana yemin ederim bilerek olmadı. Yani ben...-

"Yağız tamam tamam anladım yeter artık Özür dileme artık anladım. Zaten benim de dalgınlığım vardı. Suçlama kendini sana bağırdım çünkü seni farklı tanımışım ondan."

"Eylül sana birsey olacak diye çok korktum, gerçekten."

"Yağız sana birsey soracağım. Bana doğruyu söyle gerçekten bana birsey olacağı için mi korktun yoksa senden şikayetçi olurum da soyadın zedelenir diye mi?"

"Eylül sen ne diyorsun? Ben seni gerçekten önemsemiştim ama sen etrafında ki insanları görmek istediğin gibi görüyorsun. Gözünde mi o saçma sapan gözlüğü çıkar da insanları olduğu gibi gör. Ben seni önemsedim demek ki sen önemsenecek kadar değerli biri değilmişsin"dedi oturduğu yerden kalktı. Yanımdan uzaklaştı. Ben ne dedim ya şimdi? Yani bu niye atar yaptı? Biraz ağır konuştum galiba.... Offf Yağız'dan Özür dilemem lâzım ama nasıl? Yavaş yavaş yürümeye başladım. Sınıfa girdiğimde Yağmur vardı. Başka kimse yoktu. Yağmur'un yanına gittim. Birsey olmuş belli ben Yağmur'u tanırım. Hemen yanına gittim;

"Ne oldu sana?"

"Ne olmadı ki?"

"Anlatsana"

"Siz çıktıktan sonra Burak'la Beren'de çıktı. Sınıfta Ege ve ben kaldık."

"Eeee"

"Dur anlatıyorum işte , Ege bana'nasılsın?' dedi. Bende 'iyi'dedim. Benden okulun başlarında yaptığı ukalalık için özür diledi. 'Sorun değil' dedim. Ege çıktıktan sonra Beren girdi. Bize bir sürprizi varmış. Öğlen ki törende açıklayacakmış.

"Ne sürprizi ya?"

"Aman ne biliyim yine bir ergenlik peşinde ama..."

O anda zil çaldı. Yavaş yavaş sınıf dolmaya başladı. Dersler çok çabuk geçti. Çoktan öğle arasına girdik. Şu Beren uyuzunun sürprizini meram ediyorum. Tören için aşağı indik. Istiklal Marşı'nı okuduk ve müdürün yaptığı saçma duyuruları dinledik. Hocalar içeri girdi. Tam dağılıyorduk ki Beren uyuzunun kürsüye çıktı ve;

"Arkadaslar durun durun size önemli bir şey açıklamak için buraya çıktım. Yani benim için önemli." Bu gerizekalı niye sürekli Yağmur'a bakıyor ya? Sonra konuşmasına devam etti.

"Arkadaşlar fazla vaktinizi almayacğım. Ege'ciğim biraz şaşıracağın bir açıklama olacak ama öğrenmen daha iyi şimdi arkadaşlar"dedi ve bir defter çıkardı. Olamaz ya? Nerden buldu bu defteri....?   

BİR UMUTTU HERŞEY#Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin