Efendiler Hoşgeldiniz
2. Kısmın ayrıntı bölümüne geldik
2. Kısmın başında eski bir Camavor atasözüsü vardır:
"Kararsızlık tuzağına düşüp hiçbir şey yapmamaktansa harekete geçip hata yapma riskini almak daha iyidir."
~~
Sonra Isolde'nin günlüğünü görüyoruz. Günlükte; saraydakilerin onu sevmediğini, bir tek Viego ve Kalista'nın onu önemsediğini ve Camavor için umutları olduğunu öğreniyoruz.
~~
Vennix'in gemisinin ismi Hançerşahin'dir. Hançerşahin, Camavor filosundaki en hızlı gemidir
~~
Hatırlayalım, bizimkiler Kutlu Adalar'a giderken sisten 30-40 kere geçmeye çalışıyordu, sonra Kalista notlara bakıyordu ve 10 gün sonra ulaşıldığı hakkında bir not görmüştü. Efendim o not Zilean'ın alıntısıdır. Zilean'ın verdiği bilgi tam olarak şöyledir:
Takımyıldızlarının son ayağının başında ve sonunda olduğu çapraz-referanslı astral haritalar, bu yolculuğun kabaca on gün sürdüğünü gösteriyor.
Zilean'ın kendisi kitapta görünmüyor, sadece ismi geçiyor.
~~
Aslında Kalista'nın Soraka'dan info alması 2 satırdan ibaret değildir. Onların tanışma anını bir de siz okuyun:
"Çok güzel, öyle değil mi?" dedi yaratık.
Tuhaf bir şekilde semavi olan ses kadınsıydı ve ilginç bir şekilde aksandan yoksundu. Kalista hangi dilde konuştuğundan pek emin değildi ama her kelimeyi anlamıştı. Konuşanı daha net görmeye çalışarak dikkatlice yaklaştı.
Yaratık, tembel hareketlerle işaret ederek, "Bu koy, bu orman, bu şelale," diye devam etti. "Her şey çok bakir. Bozulmamış saf. Ama sonsuza kadar böyle kalmayacak. Bir şehir burada büyüyecek, tıpkı ağızdaki bir yara gibi. Yalanlar ve cinayet dolu bir yer. Bu... beni üzüyor."
"Olacak şeylerden sanki onları zaten görmüş gibi bahsediyorsun," dedi Kalista.
"Gördüm, Camavor'dan Kalista vol Kalah Heigaari," dedi yaratık. "Seni bekliyordum."
"Sen kimsin?"(...)
"Birçok varlık tarafından pek çok isimle anıldım." dedi kâhin. "Ama ben yıldızların çocuğuyum. Bana Soraka diyebilirsin."
Sonra Soraka, Kalista'ya çay ikram eder.
"Beni beklediğini nereden biliyordun?" diye sordu. "Ya adımı nereden biliyordun?"
"Sormak için bunca yol geldiğin soruların bunlar olduğuna inanmıyorum ama yine de onları cevaplayacağım," dedi. "Bu iki sorunun da cevabı aynı: Yıldızlar söyledi."
(...)
"Eğer gerçeği söylüyorsan, neden burada olduğumu zaten biliyorsundur."
Soraka gülümsedi ama içinde hüzünlü bir şeyler var gibiydi, sanki pişmanlıkla doluydu. "Neden geldiğini biliyorum ve elimden geldiğince cevaplayacağım," dedi, "ama farklı bir soru sorabilirsin. Eğer öylece... bırakıp gitsen ne olurdu diye sorabilirsin. Tüm yüklerinden kurtulup kalbinin gerçek aşkıyla vatanını terk edip gitsen ne olurdu diye sorabilirsin."
(...)
"Peki, sorduğum soru bu olsaydı cevabın ne olurdu?"
"Mutlu olurdun. Uzun, tatmin edici bir hayat yaşardın. Çocukların olurdu, onların da çocukları olurdu ve nihayet vakti bir esinti gibi nazikçe geldiğinde seni sevenler yanında olurdu." Soraka'nın gülümsemesi soldu. "Ama bu yolun ne getireceğini bilsen bile o yoldan gitmen pek olası değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Afet Kitap İncelemesi
Ciencia FicciónOnurlu bir generalin ülkesini daha iyi yerleri taşımak ve felaketlerden kurtarmakken, amansız ihanetlere nasıl uğradığını anlatan bir kitabın analizini yapıyorum "Afet serisinin sonu çok kötüydü ama ben yine de bu kitabi merak ediyorum, kitap çok p...