-19-

939 70 18
                                    

Neyi yanlış yapmıştı? Bu muameleyi hakedecek  kadar yanlış ne yapmıştı ? Belki de ritüele daha dikkatli yaklaşmalıydı ama Harry'nin de istediği buydu! Artık ikisi de güvendelerdi, sonsuza dek birlikte olacaklardı - Harry onu asla terk etmeyeceğine söz vermişti. Bu yüzden  başka kimseye ihtiyacı olmayacaktı. Neden böyle tepki vermişti? Böyle bir şey için Tom'u sevmekten nasıl vazgeçebilirdi? Onu Charlus için affetmişti ama ritüeli  affedememiş miydi? Mantıklı değildi!

Duvarlar yavaş ama emin adımlarla başının üzerine kapandı. Tom orada hiçbir şey olmadığından emin olmak için yukarı bakmak istedi ama zihni haykırmaya devam etti. Bu yüzden tek yapabildiği burada yatıp titremekti. Delilik onu sarmalamıştı ve Tom tırnaklarını şiddetle koluna geçirerek derisi kanayana kadar çizmişti.

Bilinçli kalması gerekiyordu. Bilinci yerinde kalmalıydı çünkü aksi takdirde ona ne olacağını bilemezdi. Belki de kızgın uyanırdı. Belki sesler onu yakalardı. Belki sadece Harry'yi değil, kendisini de hatırlamazdı. Belki…

Odada parlak ve ışıltılı bir şey parladı. Kör edici ışık Tom'un göz kapaklarının altından bile hissedildi. Tom şok içinde ve kafası karışmış bir şekilde başını kaldırdı.

Bir ejderhaydı. Devasa kanatları ve gülümsemesiyle tanıdık, gümüşi bir ejderhaydı. 

Yataktan birkaç santim uzakta duruyordu. Tom onun sıcaklığını, yaydığı enerjiyi hissedebiliyordu. Uyuşukluğunun gücü altında donmuş hissetmeseydi, ona dokunmak için öne uzanırdı.

Halüsinasyon mu görüyordu? Yoksa ejderha gerçekten burada mıydı? Bu bir Patronus'tu. Harry'nin Patronus'uydu. Tom bunu hayal etmemişti, değil mi? Hayal gücü bu kadar canlı olsaydı, Harry'nin kendisini hayal ederdi, bunu değildi.

Ejderha aniden ağzını açtığında tereddütleri çiçek açmaya devam etti. Sonra Harry'nin sesiyle konuştu - rahatsız, hüsrana uğramış ama inkar edilemez bir şekilde Harry'nin sesiydi.

"Kes şunu. ”

Sadece iki kelimeydi. Sonrasında ejderha ortadan kayboldu ve Tom'un az önce olduğu yere bakmasını sağladı.

Harry'nin Patronusuydu.  Harry'nin Patronus'unu görmüştü. Harry'nin sesini duymuştu.

Harry ona bir mesaj göndermişti. Harry ona durmasını söylemişti.

Tom'un gözleri yavaşça kanayan eline gitti ve orada oyalandı. Harry'nin söylediği bu muydu? Kendine bir daha zarar vermemesi için miydi?

Muhtemelen aynı yaraları almak zorunda kaldığı için kızgındı.

Ama önemli değildi. Harry ona bir mesaj göndermişti. Bir mesaj göndermişti, sesini göndermişti ve sadece iki kelime olmasına rağmen Tom'u içeriden aydınlatmıştı.  Ona öyle baş döndürücü bir dozda neşe enjekte etmişti ki, karanlığı ve zehri yarıp geçen bir şimşek gibi zihninin her köşesine hücum etmişti. Delilik çok geride kaldı ve Tom, yüzündeki aptalca, acı verecek kadar geniş bir sırıtıştan kurtulamayarak ayağa kalktı. 

Harry'nin sesini duymuştu.

Böyle bir enerjiyle kendini güçlü hissetti. En büyük başarılar için artık hazırdı.

Daha sessiz bir yanı, bu mutluluk patlamasının uzun sürmeyeceğini fısıldamaya çalıştı. Zaman geçecek, Harry geri dönmeyecek ve sesi yeniden bir anıya dönüşerek Tom'u yere serecekti.

Garip bir şekilde, şüpheler onu incitmedi. Tom sırıtmaya devam ederek kendinden geçmenin vücudunun her donmuş parçasını eritmesine izin verdi.

Harry umursamıştı. En azından küçük bir ölçüde olsa da öyle olmuştu. Tom'un buradaki hiçbir şeyi kontrol etme gücü yoktu ama nedense bunun son olmadığından emindi.

O BÜYÜDÜĞÜNDE  //TOMARRY ÇEVİRİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin