iki

1.1K 200 352
                                    

arkadaşlar fjdıgjf kurguyu yazmaya aniden giriştiğim için bazı detaylar sonradan geldi aklıma, mesela JIMIN'IN bir köpeği olmazsa olmazdı, bu yüzden geçen bölüme minik ekleme yaptım, haberiniz olsun. Paris kim diye sorarsanız cevabı mimi'nin köpeğidir, iyi okumalar

 Paris kim diye sorarsanız cevabı mimi'nin köpeğidir, iyi okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-

Öyle bir histeri anıydı ki uyandığımda olanları hatırlamakta güçlük çektim. Sonradan benim zorumla Willow anlatınca öğrenme şansına erişebildim.

Olaylar tam olarak şöyle gelişmiş: Berbat bir yer olduğunu belli eden çirkin köy tabelasını görmemle arabadan inmem ve dizlerimin üzerine dramatik bir biçimde yığılmam bir olmuş, sonra ellerimi yüzüme kapatıp ağlamaya, çığlık atmaya falan başlamışım. Kendimden geçmiş olmalıyım. Ne dadım ne de Willow beni susturamamış, sevgili kardeşim öyle düşünceli bir insan ki onu rezil ettiğim için kendini arabaya kapatıp biri beni, tabiri caizse sülük gibi yapıştığım toprak yoldan kaldırana kadar da çıkmamış.

Hatırlarken tekrar bayılacaktım, bunun için kendimi bir hayli tutmam gerekti. Tanrım! Sana ne yapmış olabilirim ki? Bunları hak etmedim! Her zaman iyi bir insan olmaya çalıştım, bunun için çok ter döktüm hatta! Sürekli yardım derneklerine üye olup bağış bile yaptım! Bunu hak etmedim ve sen de çok iyi biliyorsun. Bir yanlışlık olmuş olmalı, meleklerin bir hata yapmış olmalı. Köylüler, önceki hayatlarında çok kötü insanlar oldukları için bu hayata mahkum edildiler. Tüm gün çalışıp çok az para kazanıyorlar. Benimse bir önceki hayatım bile yok.

Bu, benim ilk hayatımdı! Hani herkesin ilk hayatı çok iyi geçerdi...yalan mıydı?

Her neyse! Bu toplumsal ve inançsal sorunlar şimdilik konumuz dışı.

Beni oradan kaldıran kimmiş tahmin edin bakalım. Şu traktördeki çocuk! Bana fırlattığı o kötücül bakışından sonra onu asla bağışlamaya niyetim yoktu fakat bu yaptığı beni biraz yatıştırmadı desem de yalan olur. Beni kolayca kaldırdığı gibi- kaslı, güçlü kolları olmalı- arabama taşımış. Sonra da dadıma onu takip etmemizi söylemiş. Bir takip macerası daha işte.

Uyandığımda- aslında çok da baygın sayılmazdım sadece zihnim felç olmuştu, gerçekle yüzleşmemek için bazen yapıyorum bunu- pek da rahat sayılmayan bir koltuktaydım. Kulaklarımda kuşların rahatsız edici ezgileri ve tuhaf böcek sesleri vardı, etrafa şöyle bir bakmak için hafifçe doğrulduğumda genişçe bir balkonda bulunduğumu anladım, yalnızdım. Bahçeyi oturduğum yerden görebiliyordum, her yer yeşillikti. Betonlarla inşa edilmiş metropolümü bırakıp çıplak doğanın tam ortasına düşmüştüm.

"Nihayet uyandın." İrkilip sesin geldiği yöne doğru başımı çevirdim, şu traktörlü çocuktu bana doğru gelen.

Doğrulup oturduktan sonra kaşlarım çatık bir halde gelişini izledim ve onu iyice süzdüm. Yakışıklı çocukları utanmazca süzmek favori olayımdı, aralarından bazıları bundan utanınca ifadelerini izleyerek çok keyifleniyordum. Bu çocuksa gerçekten de kanıtlanmıştı benim iddiamı. Şehirdekilerin aylarca spor salonlarında uğraşıp yapamadığı o kol kaslarına sahipti. Köylü olmanın iyi yanlarından biri olmalı bu. İyi bir vücut. Tanrı vergisi? Onu baştan ayağa utanmazca süzerken, "neye bakıyorsun?"diye sordu dik dik.

Paper Rings | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin