Büyük binadan içeri girdiğimde açıkçası gözüm korkmuştu. Öncelikle babamın görünüşü hakkında hiçbir fikrim yoktu. Olsa bile burada onu bulmamın bir anlamı olmayacaktı çünkü ben kızınım gibi bir açıklama yapamayacaktım. Yine de yoluma devam edecektim ki güvenlik önüme çıktı.
"Buyurun?"
Üstümdeki tişört şort kombinine bakarken burada ne işim olabileceğini düşündüğünü biliyordum. Ortamdaki herkes aşırı resmiydi çünkü.
"Merhaba, ben Tuğkan Tuna ile görüşmeye gelmiştim. Mimarlık öğrencisiyim de." Diye baştan sona yalanlarla bezeli bir cümle kurmuştum. Sevimli olduğunu düşündüğüm bir ifadeye girmiştim.
"Randevunuz var mıydı?"
"Evet."
Yani yoktu ama en azından güvenliği atlatsam sonra arada kaynar, kat kat dolaşıp bulurdum babamı. Benim dünyamda işler bu kadar kolaydı işte ama güvenlik beni ilerideki uzun masaya kadar götürdü. Arkasında bir adam vardı.
"Tuğkan Bey ile görüşmesi varmış." Diyen güvenliğe başını sallayıp, bana baktı.
"Kim geldi diyeyim?"
Eline masadaki telefonu aldığında bana bakıyordu. İsim vermemi bekliyordu. Soğuk soğuk terlemeye başlamıştım birden. Ne diyecektim şimdi? Bu kadar çabuk çuvallamam kendime olan tüm saygımı yitirmeme sebep oluyordu şu an.
"Ben röportaj için gelmiştim. Mimarlık öğrencisiyim, adım Zeynep."
Neyse o böyle bir röportajdan haberi olmadığını söyler, ben de başka bir yol düşünürdüm.
"Tuğkan Bey, mimarlık öğrencisi Zeynep Hanım sizinle röportaj için geldi. Müsaitseniz eğer-... Evet, randevunuz olduğunu iletti kendisi..." Adamın şüpheli bakışları bana dönmüştü bile. Bense çoktan kabullenmiştim yenilgiyi ama sonra adamın ifadesi yumuşadı. "Tamam efendim, gönderiyorum."
Telefonu kapattığında güvenliğe başıyla onay verdiğinde yanımızdan ayrılmıştı, sonra da bana eliyle asansörleri işaret etmişti.
"On birinci kata çıkarsanız sizi Tuğkan Bey'in ofisine yönlendirirler."
Ben hala olduğum yerde dururken "Kabul etti mi?" diye sormuştum şaşkınca. Adam kaşlarını çatıp, neden şaşırdığımı anlamaya çalışınca hemen düzelttim. "Yani çok meşgul bir insan kendisi, randevu olsa da reddedebilir diye düşünmüştüm."
Geri normale döndüğünde rahatlamıştım.
"Başta hatırlayamadı zaten, yoğunluktan olsa gerek..."
Sonra hatırladı yani. Muhtemelen kendisi ile görüşmek için şansı deneyen bir öğrenci sanıyordu beni ve kendince jest yapmıştı ama ben nasıl röportaj yapacaktım bilmiyorum.
Asansöre ulaştığımda girişte olan birine bindim ve on birince kata bastım. Kısa sürede geldiğimde ise karşıma çıkan sekreterin karşına gittim.
"Hoş geldiniz, nasıl yardımcı olabilirim size?"
"Benim Tuğkan Bey ile görüşmem vardı."
"Peki, kim geldi diyeyim?"
Battı balık yan gider "Zeynep." Dedim. Telefonda haber verdi ve bana koridorun sonundaki odayı işaret etti.
"Sizi bekliyor."
"Teşekkür ederim."
Terleyen avuç içlerimi şortuma silerken koridorda yavaşça ilerliyordum. Ne diyecektim şimdi? Hangi üniversitede okuduğumu bile bilmiyordum ki.