Kafenin barındaki çocuğun karşısına geçtiğimde kısa bir an baksa da hemen işine dönmüştü. Bu arada "Hoş geldiniz, biraz beklerseniz siparişinizi alacağım." demişti. Ben de bar taburelerinden birine oturup, neler yaptığını izlemeye başladım. Hakkını vermeliyim, eli hızlıydı. Bardakları diziyor, dolduruyor, atıştırmalıklar hazırlıyor ve siparişi masasına götürüyordu. Dönüşte de elinde birçok boş kap oluyordu. Sonunda benim karşıma geçtiğinde "Kusura bakmayın beklettim." Demiş, siparişimi beklemeye başlamıştı.
"Bir Americano." Dediğimde başını salladı ve arkasındaki kahve makinelerine yöneldi. Kısa sürede siparişim geldiğinde o da başka müşterilerin siparişlerini hazırlamaya başlamıştı. Gözüm arada babamın olduğu masaya kayarken bir yandan da beni görmesinden çekiniyordum. Tanıma ihtimali yüksekti.
Tekrar önümdeki çocuğa döndüm.
"Sadece sen mi çalışıyorsun burada? Yani yetişmekte biraz zorlanıyor gibisin de."
Bana baktığında samimi bir gülümseme takındım yüzüme. O da başıyla onaylarken hazırladığı tepsiyle barın arkasından çıkmıştı.
"Tek değildim ama geçen gün arkadaş istifa etti, ben de yeni biri gelene kadar tek kaldım." Derken yanımdan ayrılmış ve bir süre sonra boşlarla gelmişti.
"Ben de yeni geldim İstanbul'a. İş arıyorum."
Gelmek istediğim yer açıktı, o da hemen anlamıştı zaten.
"Patron ben değilim ama Hakkı abi işe alınacak kişiyi bana bırakmıştı. İstersen deneyelim."
"Cidden mi?" dedim hemen kabul etmesine şaşırırken. Ondan cevap gelmeden ayaklandım. "Ne yapayım?"
Muzipçe güldü.
"Şimdi değil ama yarın gelirsen işlerin nasıl yürüdüğünü anlatacak vaktim de olur."
Başımla onay verdim hemen. Yeniden yerime oturduğumda bir ara yine babamların olduğu masaya bakmak istedim ama o arada kalktıklarını gördüm. Böylece abim olduğunu tahmin ettiğim sarışın adamın da yüzünü görmüştüm ama uzun süre bakamadım çünkü bu tarafa bakma ihtimalleri yüksekti.
Kasa tarafına geçtiklerinde çalışan çocuk da oraya gitmiş, hesabı almıştı. Konuşmalarını duyduğum kadarıyla tanışıyorlardı da. Onlar mekandan ayrılır ayrılmaz yarım kalan kahvemi bıraktım ve parasını ödeyip, mekandan çıktım. Biraz ileride yürüyorlardı. Sonra bir arabanın yanında durdular. Kumral olanla, yaşı biraz daha büyük olan adam arabaya binip, yanlarından ayrılmıştı. Babamla, sarışın olan eve doğru yürümeye devam ettiğinde ise biraz uzaktan takip etmeyi sürdürdüm.
Babamın kolunu omzuna atmış, arada ona bakarak konuşuyordu. Görebildiğim kadarıyla keyifli bir muhabbet dönüyordu aralarında. Binaya girdiklerinde yolun karşısında durup onları izlemekle yetinmiştim. Gözlerimde yanma hissedince dişlerimi sıkıp, kendimi tuttum. Derin nefeslerle gelecek olan göz yaşlarından kurtulmuştum.
Kafeye girmeden durağa yürüdüm ve kısa süre sonra eve geldim. Odama girdiğimde yatağıma oturmuş, dizlerimi kendime çekerek başımı arkamdaki duvara yasladım ve gözlerimi kapattım. Anne benden neden bu insanları çaldın ki?
*
Sabah kafede işleyiş hakkında birçok bilgi almıştım Efe'den. Çalışan çocuğun adı Efe'ydi ve kabul yakışıklı biriydi. Arada kesebilirdim yani. Kendi kendime gülecek ve belki de deli damgası yiyecekken buna engel oldum. Bir hafta deneme süreci olacak, sonra da her şey yolunda giderse işe kabul edilecektim. Elime verdiği paspas ile de deneme sürüşü başlamıştı.