2. BÖLÜM, GÜÇSÜZLÜK

8 2 0
                                    

Keyifli okumalar!🖤

   
                              ...

Bu yağan yağmur nelere şahit etmişti, kim bilir? Bir ruhun ölümüne şahitlik yapmıştı bazen. Bazen de mutlu aşıklara. Kim bilir, belkide ağlayamadığımız zamanlar bizim için yaşlarını düşürmüştü yeryüzüne.

Yağmur geçmişimdi, geleceğimdi, şimdimdi. Yağmur her şeyimdi. Hem güzel günlerimin, hemde kötü günlerimin sessiz seyircisiydi. Yağmuru severdim. Yağmuru hissederdim. Yağmuru dinlerdim. Tıpkı onun benim çığlıklarımı dinlediği gibi.

Başımı tostuma çevirdim. Yemek istemiyordum. Midem bulanıyordu. Yaşadıklarım midemi bulandırıyordu, kaldırmakta zorlanıyordum.

Ayağa kalkıp içeri geçtim. Tostu streçleyip buzluğa koydum. Ortalığı temizledikten sonra da odama döndüm. Yatağa geçtiğimde kendimi yorgun hissediyordum. Ama bu yorgunluk ruhumdan geliyordu. Ruhum yorgundu.  Dinlediğim şarkı ise huzur veriyordu. Huzuru hissettiriyordu. İstemsiz tebessüm oluştu dudaklarımda. Mırıldandıkça gülüşüm büyüdü.

Listemdeki  şarkıları teker teker dinledikten sonra şiir okumaya karar verdim. Şiir okumayı da severdim. Çok sevdiğim şiirlerden biriydi. Tebessüm ederek mırıldandım şiiri.

Sakladım bakışlarımı,
Göremezsin artık.
Sen ki görmedin beni,
Bıraktığın kalp kırık.

Sakladım bende.
Sakladım her şeyi
Her şeyi herkesten,
Herkesi kendimden.

Yağmurlar ki düştü yeryüzüne
Yakamoz oldu her yer
Bulut oldum da akıttım,
Sakladım her şeyi.

Geçmişimi saklamıştım. Kimi zaman sözlere, kimi zaman şarkılara. Ama ordalardı. Hep olacaklardı, biliyordum. Geçmiş peşimi bırakmazdı hiç. Hiç acımazdı bana. Acıyıp bırakmasını isterdim. Zordu yaşananları kaldırmak. Gücüm yetmiyordu bazen. Güce aşık olan ben, güçsüzdüm. İtiraf etmek zordu, ama gerçekler acıtırdı. Güçsüzdüm, kendime yeniliyordum.  En çokta kendime yenilirdim. Zihnimin kalbimle verdiği savaşlarda zihnim yenecek kadar güçlü, kalbim yenilecek kadar güçsüzdü. Kendi içimde bölünüyordum. Tıpkı kalbimin ve karakterimin bölündüğü gibi.

Gözlerimin dolduğunu hissettim. Elimin tersiyle sildim gözlerimi. Hoşlanmazdım böyle şeylerden.

Şiir defterini çekmeceye koyacakken alttaki resim defterini fark ettim. Uzun zamandır resim çizmiyordum. En son çizdiğimde bu eve geldikten bir ay sonraydı. Ondan önce ise babamla yaşarken. Unutmak için çabaladığım, asla unutamadığım bir anı belirdi zihnimde.

2009

Kulağımda kulaklık ile resim çiziyorum. Yine babamdan dayak yemiştim. Her yerim ağrıyordu. Hayalimi çiziyordum. Annem, ben, babam ve abim. Mutluyuz. Babam bizi dövmüyor, satmaya çalışmıyor. Annem yaşıyor. Abim gitmemiş. Ve ben ailemle mutluyum. Tebessüm ediyorum resmime. Renkli kalemim yok. Kurşun kalemle koyu ve açık renkler yapıyorum. Hayalim bile renksiz oluyor, bedenimin aksine.

Bakışlarım vücudumdaki renkler ile resmim arasında mekik dokuyor. Acaba diyorum, acaba vücudumdaki renkleri kağıda nasıl taşıyabilirim? Babamdan boya almasını isteyemem, çok kızar. Belki döver. Korkuyorum.

Aklıma çalışanlar gelince gülümseyerek çalışanların yanına koşuyorum. Karşımdaki on altı yaşlarındaki kıza gülümseyerek bakıyorum. Gözleri yorgun bakıyor. Gözü morarmış. Babam yaptı, biliyorum. Kolunda kocaman bir yanık izi var. Onu da babam yaptı, biliyorum. "Arzu abla!" Eteğini tutup çekiyorum. Gözlerim bacaklarındaki izlere takılıyor. Aynısından bende de var. Geri yüzüne odaklanıyorum. Görmek istemiyorum. "Efendim Su?" Gülümsedim.  "Bana renkli boya kalemleri alır mısın? Lütfen!" Kadının bakışları etrafta geziyor. Babamın gelip gelmediğine bakıyor. "Üzgünüm ama alamam. Biliyorsun, dışarı çıkmam yasak." Gülüşüm soldu. "Lütfen!" Dizlerinin üzerine çöküp aynı boyda olmamızı sağladı. "Özür dilerim ama yapamam. Renksiz resim yapsan olur mu?" Omuz silkip bağırıyorum. "Renksiz resimler çok kötü! Hayalimi çizemiyorum. Boya al lütfen!" Arkamdan gelen adım sesleri ile ikimizinde bakışları arkama döndü. Gelen babamdı.

ATEŞ VE SUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin