1

21 3 1
                                    

Zırhım'ın yürürken çıkardığı metalik ses kulaklarımda yankılanıyordu. Atımdan inmiş yürürken, arkamda at üstünde 2 düzine asker ve tam 7 adım arkamdaki özel korumamla birlikte, şatoya dönüyorduk. Yorulmamıştım. Bünyem böyle olaylara alışıktı. Sadece bu sefer garip hissediyordum.

Şatodaki annem  bu halimi görünce aynı lafları söyleyip, ağabeylerime aynı şikayetlerde bulunup, zamanımın değerli olduğunu, daha değerli aktiviteler yapmamı ve daha bir sürü şey daha söyleyeceklerdi. Ben de her zamanki gibi ilgilenmeden dinleyip, ağabeylerimin bu halimden duydukları gururu hatırlayıp temizlenmek için odama gidecektim. Kısır döngüydü. Annemin değişmesi, benim hafızamın geri gelmesi gibi bir şeydi.

Şatoya yaklaştıkça yeşillik sevgim yüzünden şatonun etrafına donatılan ağaçların kokusu üstümdeki kan kokusunu bastırmaya çalışmıştı. Sadece çalışmakla kalmıştı. En kısa zamanda ormanımla bizzat ilgilenmeyi aklımın köşesine yazdım ve şatonun gözükmeye başlayan bahçesine girmeden önce arkamdaki orduya döndüm. Lafa gerek yoktu. Onlar işinin ehliydi ve ne istediğimi de biliyorlardı.

" Hanımefendi! Bir sorunumuz olabilir."

Askerin dediğiyle kaşlarım çatılırken onun baktığı yöne ; şatonun bahçesine baktım. Bir kalabalık var gibi duruyordu. İç çekerek oraya doğru ilerlediğimde askerlerim de peşimdeydi.
     Kalabalığa doğru ilerlemeye devam ettim. Önemli kişiler gibi duruyorlardı.

Bu şatoya önemli kişiler gelmezdi, biz önemli kişilere giderdik.

Yaklaştım, yaklaştıkça onların karşısında sevecen bir tavırla dikilen ailemi de gördüm. Ama gelen 'önemli kişiler' in ' neyin nesi olduklarını arabaları yüzünden göremiyordum. Onların yanına iyice yaklaştığımda annem bana döndü ve gülerek

" Hoş geldin tatlım. Misafirlerimize hoş geldin demez misin?"

Annem bana mı gülmüştü?

Sözde misafirlerimize döndüm. Onları tanıyordum. En son 5 yaşında falan görmüştüm. Onca kişinin arasından sadece angelina ve anthony i tanıyordum. Ailemin sıkı dostlarıydı. Benim bu rütbeye gelebilmem için çok emek sarf etmişlerdi.

" Hoş geldiniz. Hangi rüzgar sizi kuzeye getirdi? Hatırladığım kadarıyla eğitimimi görmek için bile bu taraflara gelmiyordunuz."

Onlar eğitimimi sağlayan kişilerdi. Onların sorumluluğunda olmasına rağmen bir kere bile gelmemişlerdi.

" Hiç değişmemişsin Roselina . Eğitiminin harika devam ettiğine emindik ve göründüğü üzere öyle de. 14 yıl önce ki gibi beraber zaman geçirmek için geldik. Hem özlem de gideririz dedik. "

Angelina şüphe yaratmamak için gülerek konuşuyordu . Arkasında saymadığım ama oldukça fazla gözüken çocukları da vardı. Yani ciddilerdi.

" Kardeşim, kaskını çıkartmaya ne dersin? Yüzünü unutmaya başlayacağım. "

Bruce ağabeyime döndüm. Gözlerimi kısarak ona baktığımda sırıtmaya devam etti.

" Yemek'de görürsün ağabey yüzümü. Şu an görmeni önerdiğim şey kılıcım."

Ağabeyim sırıtmasını gizlemeye çalışarak önüne dönerken diğer ağabeylerim de gülmüştü. Büyük ağabeyim beni kolunun altına aldı ve şatoya doğru yöneldi onunla beraber yürümeye başladığımızda konuştu.

" Onları hatırlamadığını biliyorum o yüzden sana anlatayım küçük kardeşim. Olanlar şu ki Smith ailesi daha önce şatomuza 14 yıl önce gelmişlerdi bildiğin kadarıyla."

Geçmişteki Karanlık Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin