Pencerenin baktığı duvara gittim ve çamur izlerine daha iyi baktım. Ayak izine benziyordu, katil pencereden kaçarken duvarda iz bırakmış olmalı bu ipucuyu şimdi görmem hiç iyi olmamıştı. Çünkü suçlu Amerika değildi bu ayak izleri oldukça büyüktü. Ayakları çamurlu olabilirdi ama asla bu kadar büyük ayaklara sahip değildi.
Bu önemli şeyi nasıl şimdi fark edebiliyorum. Sanırım Almanya'nın ölümden kaynaklanan stres benim dikkatimi de çok etkilemiş olmalı ama şimdi gayet iyi düşünebiliyorum.
Başka ipucu bulmak için büyüteç ile yerlere baktım çimenlere otların arasına ve çalılara baktım. Ne şanslıyım ki çalılarda bir şey bulmuştum. Bulduğum nesneyi daha yakından incelemek için büyüteç ile inceledim.
Aynı bir tüy gibiydi kürkü olan bir şeyden düşmüş gibi.
Veya bir tüy gibi-...
Ne olduğunu tam olarak anlayamadım ama kanatları olan birini tanıyordum. Kesinlikle aynı kişiyi düşünüyorduk.
Birkaç ipucu bulmak için etrafı biraz daha araştırdım. Fakat elde edilebilecek bir şey bulamadım o yüzden oradan uzaklaştım. Yolda giderken elindeki tüye bakıyordum, elimde biri vardı ama geldiğinde ayakları çamurlu değildi. Ama ya temizlediyse?
Bu soruyu düşünürken sokak arasında Rusya'yı sigara içerken görmüştüm. Ve selam vermek için yanına gittim;
"Naber Rusya?"
Sigara dumanı başka yere üfledi ve sigarayı yere atıp söndürdü, sigara sevmediğimi biliyordu. Sigarayı söndürürken onu izledim ayaklarına baktım. Onlar... Onlar çamurluydu. Söndürdükten sonra bana cevap verdi;
"İyi öyle yaşıyoruz hayatı işte"
Aniden başımı ayaklarından çektim ve ona baktım;
"Ah bu güzel, çok güzel"
Onun çamurlu ayaklarına baktığımda beni fark etmişti ve kendi ayaklarına baktı. Sonra başını bana döndürdü;
"Evet onlar kirli"
"Olduğum yerde çok fazla bataklık var"
Düşündüm içimden bunun mümkün olabileceği hakkında bir çok şey geçiyordu ama yine de çok imkansız gibi gözüküyordu çünkü Polonya bu suça daha yakındı. Ve Rusya'nın Almanya ile pek bir derdi yoktu savaş olmuş olabilir ama Rusya bunu pek umursamıyor gibiydi.
Ayrıca Polonya işlememiş olsaydı paspas ile yerdeki çamur izlerini temizlemezdi.
Rusya'ya veda ettim ve oradan uzaklaştım.
Ofisime gittim tüyü masaya koydum. Pencerenin önüne geçtim camdan dışarıyı izledim. Hala düşünüyordum ya... Ya o da olabilirse. Ya Rusya'da suçlu olabilirse. Ama suçlu olsaydı Almanya'yı ne için öldürürdü, 2. Dünya savaşı için mi? Hiç sanmıyorum zaten Ukrayna ile savaştalar neden Rusya'nın derdi o olsun ki?
Tüm akşam boyunca bunu düşündüm.
Kim olabilirdi?
...
Uyandım. Etrafa baktım. Ofisteki penceremin önünde uyuya kalmışım yerde oturuyordum. Çok düşünmekten yorgun düşmüş ve uyuya kalmış olmalıydım. Kalktım ve masadaki tüye baktım, bakarken aklıma bir şey geldi, daha doğrusu biri.
Tüyü alıp koşarak Kuzey Kore'nin yanına gittim.
Kendisini kapının önünde sigara içerken buldum. Burnumu kapatıp yanına gittim;
"Selam K. Kore"
Burnumu kapatmış halime bakıyordu. Kıkırdadı ve sigarayı söndürüp bana cevap verdi;
"Selam dedektif. Yine ne için geldiğiniz?"
Elimi burnumdan çektim ona cevap verdim;
"Bir ipucu daha buldum"
Tüyü cebimden çıkardım ve K. Kore'ye verdim. Aldı ve poşetin içinde olan tüye poşetle baktı. Bende sözüme devam ettim;
"Bir tüy tam olarak neye ait olduğunu bilmiyordum ama Polonya'nın tüyü olduğunu düşünüyorum. Birde sana sormak istedim teknoloji konusunda benden daha iyisin ve bana bu konuda yardım edebilecek en yakın kişisin."
K. Kore bana baktı;
"Gel bakalım o zaman"
K. Kore eve girdi ben de onu takip ettim. Labaratuvar tarzı bir ye vardı evde oraya gelmiştik. K. Kore bir marketlerde sebzeleri tartmak için kullanılan bir aletin önüne geçti. Tüyü üzerine koydu ve ekranda bir kaç şey yazmaya başladı ben de ne çıkacağını merak ettiğim için izliyordum.
K. Kore cihaza bakarken şöyle dedi;
"Ben bir kanadın tüyü olduğunu düşünmüyorum."
K. Kore'ye baktım.
"Daha farklı yün gibi bence bunu anlayabilirdin."
Ne demem gerektiğini bilemedim, o yüzden susmayı tercih ettim. K. Kore güldü, ve bana baktı.
Makine ötmeye başladı sonra ve K. Kore makineye döndü. Sonuçlara baktı;
"Hmmm. Evet dediğim gibi bu bir kanat tüyü değil daha çok kürk gibi"
Kürk mü? Bu çok ilginçti yani kim bir kürk yani... Kafam çok karışmıştı. K. Kore bir şey daha söyledi;
"Bu aynı Fransa'nın üzerine giydiği kürklere benziyor ne yalan söylemeliyim. Şüpheleniyor muydun ondan?"
Fransa... Şahsen Fransa'nın olduğunu düşünmüyordum çünkü ayak izleri uyuşmuyor, ayrıca Fransa böyle bir suç işleyecekse asla bir pencereden atlamaz bu çok salakça olurdu onun için. K. Kore'nin sorusuna yanıt verdim;
" Aslında hayır çünkü, katil pencereden atlayıp kaçmıştı şahsen Fransa'nın pencereden atlayıp kaçacağını sanmıyorum ayrıca duvardaki çamurlu ayak izleri de oldukça büyüktü Fransa'nın ayaklarından daha büyük"
K. Kore düşündü, cevap verdi;
"O zaman Rusya'dır. Sonuç olarak büyük ayaklara sahip olan bir o var"
"Ama Almanya'yı neden öldürmüştür ayrıca şu ilaç teorisi"
"İyi düşün dedektif ummadığın bir şey umduğun bir şey olabilir. Kötü her zaman kötü olamaz iyi bir şey de olabilir"
K. Kore bunu dedikten sonra bir an aydınlandım. Aslında ne kadar açıkmış her şey.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suçlu Kim?: Country Humans
Misterio / SuspensoBu kitapta yaşanan bir olay bir dedektifimiz ve bir de suçumuz var (her zaman olduğu gibi) Sıradan bir cinayet olayı ama sizin ilginizi çekmeyi ve akıcı bir olay örgüsü yapmaya çalışacağım Buraya benim kitap hakkında kısa özet yazmam gerekti ama ben...