4 Harita

28 13 2
                                    

Heluu🙊
Aklımda daha bu kurgunun başında olmama rağmen yeni bir kurgu var🤭
Oylarınız ve yorumlarınız beni mutlu ediyorr💘
Hadi bölüme geçelimmm👌
Umarım beğenirsiniz💗

Odamdaki birkaç tıkırtı yüzünden birbirine yapışmış kirpiklerimi açtım. Tam karşımda duran Alec ile bir çığlık kaçtı ağzımdan. "Sen ne arıyorsun burda!" Güldü. "Sakin ol, haritayı bitirdim. Bende erkenden vereyim dedim."

Saate baktığında neredeyse üç olmak üzereydi. "Aynen çok erken, daha gecenin üçü bile olmamış!"
"Siz demiştiniz bana erkenden teslim edin diye. Bence erken." Dedi sırıtarak. "Tamam çık odamdan şimdi." Dedim kısık bir sesle. "Tamamdır hırçın kız, bak çıkıyorum." Dedi ve kapıdan dışarı çıktı. Sırıtarak kapıyı kapattı.

Bu çocuk aklını yitirmiş!

Haritayı elime alıp incelemeye başladım. Güzel bir el yazısı vardı. Ve o okula gidebilecek bir çok yol vardı. Bu iyiydi. Daha gecenin bir yarısı olduğu için uyumaya devam ettim.

Sabah Ricelle'ın başımda uyanmamı söyleyen birkaç cümle ile gözlerimi açtım. Homurdanarak "herkes benim başımda bitiyor" diye mırıldandım. Kıkırdayarak "alarmın dakikalardır çalıyor, uyanmadığın için gelip alarmı kapatayım ve seni de uyandırayım" dedi. Başımla onayladım. Nasıl uyanmamıştım ya?

Ricelle odamdan çıktığında kısa bir duş aldım. Gündelik ihtiyaçlarımı da karşılaştığımda aynı kombini tekrardan giydim. Botlarımı da geçirdim. Son olarak hançerlerimi kemerime yerleştirmek kaldı. Onları da yerleştirdikten sonra yavaş adımlarla odadan çıktım. Yemek yemeliydim. Ve çok susamıştım.

Merdivenleri seri bir şekilde inerken bir bedene çarptım. Kafamı kaldırıp kim olduğuna bakarken çapkınca bir gülümseme ile bana bakan Alex'i gördüm. Bu çocuğun derdi neydi!

"Önünüze bakın ama kraliçem, Allah'tan bana çarptınız. Başka birine çarpmadınız." Dedi sırıtarak. "Bütün merdivenleri bu beden ile kaplarsanız önüme baksam neye yarar?!" Gülerek "kaslarımın suçu" dedi ve yanımdan uzaklaştı. Tam dayaklık!

Tam o sırada bizi merdivenin başında izleyen Alec takıldı gözüme. Sinirli gibiydi. Hızlı ve sert adımlarla yanımdan geçerek uzaklaştı. Bunların sorunu ne!


Mutfağa geldiğimde tezgaha doğru yürüdüm. Kendime biraz et çorbası aldım. Ortak salona doğru yürümeye başladım. Orda yiyecektim. Ortak salona geldiğimde birkaç kişi vardı. Ne ara geldiğini bilmediğim Alex, Ricelle ve Ruby. Ricelle'i görür görmez yanına gittim. "Çok acıkmışım, sen yedin mi?" Beni başıyla onayladı. Ricelle ile bir köşeye geçtik. Alex'in bakışları hep üzerimde gibiydi. Ricelle ile sohbete dalarak yemeğimi yemeye koyuldum.

Yemeğimi çoktan bitirmiştim. Şuan hepimiz toplanmış harita hakkında konuşuyorduk. Birazdan gün aymadan çıkacaktık çünkü. Herkes gerekli olan hazırlıkları yapmıştı. Hoş Ruby açık tonlarda olan mavi elbisesi ile ve sırtında olan beyaz şık çantası ile nasıl yaptıysa.

Bugünkü hedefimiz ilk öncelikle şatodan 5 kilometre uzakta olan kulübeye gitmek. Kulübede biraz dinlenecektik. Tabi sağ kalırsak. Gerisini de kulübede konuşacaktık. Oraya varmamız kolay olmayacaktı.

Herkes hazır olduğunda elimize birkaç silah geçirdik. Ben ne olur ne olmaz şatonun anahtarını aldım.

Önde Alec ve Alex bir arkalarında ben ve Ricelle vardı diğer varisler de bu şekilde dizilmiştik. Ruby gizlenmişti desek daha doğru olur.

Ricelle Alex'e kapının küçük deliğinden bakmalarını söyledi. Alex denileni yaptı. "Ortalık sakın görünüyor. Zaten gün daha aymadı. Şuan fazla tehlikeli değil." Dedi. Onayladığık. "Kapıyı açın yavaş ve ses çıkarmadan." Dedim Alex Ve Alec'e. Neredeyse hiç diyalog kurmadığım Jack konuştu. "Hadi ama zamanımız yok gün aymadan şuradan çıkmalıyız." Dedi. Doğru söylüyordu. Alec ve Alex'e hadi demiştim. Baş sallayıp kapıyı yavaşça ve sessice açmaya başladılar. Birkaç saniyenin ardından kapıyı hepimizin geçebileceği bir şekilde açtılar.

Hepimiz seri, temkinli ve sessiz adımlarla çıkmaya başladık. Ben anı refleks ile önümde duran Alex'in sırtına tutundum. Hemen geri çektim ama şebekelik etmeye başladı hemen. "Kraliçem sırtım tam size göre çekinmeyin" dedi fısıldayarak. "Dön önüne" diye karşılık verdim. Alec sinirli bakışlarını bizde tutuyordu. Benim baktığımı görünce bakışlarını çekti hemen.

Evlerin arkasına saklana saklana birkaç grup halinde haritaya göre yürüyorduk. İki grupta da harita vardı. Birinci grupta Ben, Ricelle, Alec, Alex ve Rebecca vardı. İkinci grupta ise Jonathan, Maven , Natasha, Jack ve Ruby vardı. İki grupta birbirlerini kolluyordu. Ruby bunun dışında tabi. Kendi canını düşünüyor sadece!

Uzun bir süredir temkinli bir şekilde yürüyorduk. Güneş çoktan aymıştı. Hepimiz yorulmuştuk ama kulübeye varana kadar dinlenemezdik. Ruby bildiğimiz Jack'in omzuna vermişti bütün yükü. Şaka gibi. Terliyordum. Güneş bu zamana kadar beni hep rahatsız etmişti. Bunu gruptaki çoğu kişi fark etmişti. Alec bir soru yöneltti bana. "Neden terliyorsun? Bir sorun mu var?" Cevabım gecikmedi. "Küçüklükten bu yana hiç güneşi sevmedim, hep terlerim yada başıma güneş çıkar." Başıyla onayladı.

Alex bir mendil verdi bana. Teşekkür ettim ve aldım. Ter biriken alnımı ve boynumu yavaş dokunuşlar ile temizledim. Mendili çantama koydum. Bu sırada Alec'in Alex'e garip bakışlarını yakalamıştım.

Aklıma gelenle hemen bunu fısıltılı bir şekilde söyledim. "Bilemem farkında mısınız ama hiç o hastalıklı şeylerle karşılaşmadık. Sizce de garip değil mi?" Ricelle de bana katıldı. Rebecca konuştu. "Buda benim dikkatimi çekti. Normal mi acaba?" Hepimiz onu başıyla onayladık. Alec ise "Normal olamaz, daha dün sokaklarda o kadar çok varken şuan bir tanesinin bile karşımıza çıkmaması garip. Fazla kafaya takmayalım. İllaki çıkar kokusu. Bu işimizi daha çok kolaylaştırıyor. Ama biz en kötüsüne hazır olalım." Dedi. Hepimiz dediklerini onayladık.

Uzun bir süredir yürüyorduk. Kulübeye çok az kalmıştı. Hatta uzaktan belli oluyordu. Hemen oraya varmamız lazımdı. Yoksa şurada bayılacaktım. Sabahtan beri
güneşin altındaydık!

Biraz daha yaklaşmıştık ki birden birkaç ses duyduk. Hadi ama, bu zamana kadar hiç çıkmazken şimdi mi çıkarlardı karşımıza. Alex de bunu düşünüyor olacak ki "Şaka gibi" diyerek mırıldandı. Gerçekten şaka gibiydi.

Sesler daha da yaklaşmıştı. Alec "hazır olun" dedi. Onayladık. Diğer gruba da mesaj attık. Onlar da onayladı. Hepimiz hançer ve kılıçlarımız ellerimizde tehlikeyi bekliyorduk.

Sesler gittikçe yaklaşıyordu. Birden Ricelle'in üstüne atlayan o hastalıklı şey ile hepimiz bağırışmaya başladık.





Huu🙊
Durdurduğum yer nasıl amaa🤭
Kısa ama sık bölümler atıyorumm👌
Önümüzdeki bölümde bizi neler bekliyor🤷
Bundan sonraki kurgumun kitabını da yayınlayacağım. Kapak tasarımıdır, tanıtım kısmı, karakterler vb. Şeyleri paylaşacağım. Bölümleri de müsait oldukça yazıcam ama yayınlamayacağım. Bu kitap final olunca yayınlayacağım.
Umarım beğenmişsinizdir💘
932 kelime 🧟

Ölümcül Savaş Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin