Karakolun önünde bekleyen birkaç grup vardı. Çoğunun beklediği tek bir kişi vardı.
Orayı ikinci evi gibi kullanan, sürekli girip çıkan o kadın.
Bileklerine istense de kelepçe takılamayan o kadın, yine karakol yolundaydı. Bu defa da kelepçelenmeden ayrılacağına emindi. Zaman zaman polisler tarafından gözetilmişti, bu da bir işe yaramamıştı.Oyunu çok zekice oynuyordu. Saf gibi göründüğü anlara aldananlar da vardı ancak o anlarda bile onun zihninde bir cenaze kalkıyordu.
Şehrindeki herkes ondan haberdardı. Kimisi ona avukat diye hitap etmeyi seçiyordu, kimisi hitap bile edemeyecek kadar uzak kalmayı.
Havada bir gerginlik vardı. Karakol bahçesinde bekleyen o insanların aklı 'ya olursa?' 'ya yakalanırsa?' sorularıyla doluydu.
Ama o yakalanmayacağından oldukça emindi.Saniyeler dakikaları kovaladı. Bahçede haberi aldıkları andan beri bekleyen tek tük insan vardı. Bir de sonradan gelip sıcağı sıcağına takip edenler bekliyordu.
Bahçedekiler gergin bir havayla beklerken bir çift far göründü. Herkes ayaklanıp araca gözlerini dikti. Bir polis aracıydı bu. Sirenler açıktı. Ön koltuklarda oturan polisler haricinde birini arıyordu tüm gözler.
Araç tam karakolun önünde durdu. İçeriden 2 polis indi. Bir sessizlik oluştu ortamda.
Bu sessizliği ilk bozan bir motor sesiydi. Motor hızla yaklaşıp arabanın hemen yanına durdu. Siyah deri bir ceket, siyah bir kask ve yine siyah bir pantolonla kuşanmış bir kadındı bu.
Kimse ne olduğunu anlamamıştı.Kadın kaskını yavaşça çıkardı. Sarı saçları omuzlarına dökülürken o yüz insanların radarına girdi.
İz Sonat buradaydı.
Ülkeyi ikiye bölen o kadın. Destekçileri ve onu öldürmek isteyen insanlar tek el silah sesine duyarlıydı. İki taraf da iç savaş için hazırdı.
Gözleri onu bekleyenleri süzdü. Ardından dudakları yukarı kıvrıldı. Güven vermek istercesine gülümsedi.
Araçtan inen iki polis onun koluna girmek istedi. Kaçmayacağından eminlerdi ama böyle davranmaları onlar için bir artı olurdu. Polislerden biri İz'in kolundan tutmaya yeltendiğinde İz adama dönüp onu süzdü.
"Bunu yapmanız sizi o sikik yetkililerin gözünde yüceltecekse ve bu sizin yararınıza olacaksa, tutabilirsin. Rica ederim."
Kadının yüzünde şeytani ama naif bir gülümseme belirdiğinde adam yutkundu. İki kişi onu kollarından tutup karakola soktu.
***
İz bir süre sonra yanında bir komiserle dışarı çıktı. İnsanların düşüncelerini çürütmüş, her zamanki gibi bileklerine demir vurulmadan sıyrılmıştı.
Komiser bir sigara çıkarıp İz'e uzattı. Kadın uzanıp sigarayı aldı ve bir kibritle yaktı. İlk dumanı dudaklarından atmosfere bırakıp motoruna baktı.
Yakalanmadan bahçeye çıktığını gören birkaç kişi oradan ayrılsa da hala onu bekleyenler vardı.Komiser ve kadın aralarında bir şeyler konuşuyorlardı. Biraz konuştular. Birkaç dakika sonra arkalarında bir adam belirdi. İz konuşmaya öyle dalmıştı ki, arkalarında karakol kapısına yaslanıp kendisini izleyen adamı fark etmemişti.
Adam bir süre İz'i izledi. Gözlerini sırayla kadının saçlarında ve ellerinde gezdirdi. Daha sonra cebinden bir çakmak ve sigara çıkardı.
Sigarasını dudaklarının arasında alıp çakmağı yakmaya çalıştı. Görünüşe göre çakmağın gazı bitmişti.Adam sigarasını dudaklarında bekletirken kadın bir anda ona döndü. Adama bir şey dedi ve bu ikisini güldürdü. Komiser ise İz ve adamın konuşmasını dikkatle dinliyordu.
İz sigarasını yarılamıştı."İz, yakalanmaktan korkmuyor musun?"
Komiserin sorusu kadını güldürmüştü.
"Korkmuyorum."
Komiser zeki bir adamdı. Sıradan bir insanın dikkatsizce dinlediği bir cümleden katili bulabilirdi. Ama yine de İz'in sakinliği, her şeyi dalgaya alması onu biraz olsun düşündürüyordu.
"Demek korkmuyorsun?"
Adam sessizce onları dinliyordu.
"Korkmamı gerektirecek bir şey yapmıyorum İzar."
İz gözlerini zeminden çekip komiserin gözlerine dikti.
"Yoksa yapıyorum da haberim mi yok?"
Komiserin adı İzar'dı. Ve İz'in ona ismiyle hitap ettiği anlar sayılıydı. Belki de duyguları doruktayken böyle yapardı. İzar da çözememişti.
"Yapıyorsan ortaya çıkacaktır. Kaç mumun fitilinde sonsuza kadar dans edebilirsin ki? Elbet o mum söner."
İz'in kaşları havalandı. Ondan böyle şeyler duymak hoşuna gidiyordu.
"Ben fitilinde dans edeceğim bir mumu, güneşe maruz bırakır mıyım Komiser?"
İzar yutkundu. Bu cümleler sıradan gibi görünse de birer kanıt sayılabilirdi.
"Tutup cama koyarlarsa mumunu? Karanlıktan çekip güneşe maruz bırakırlarsa ne yapacaksın İz?"
İzar cümlesini kurarken İz sigarasını dudaklarına yerleştirdi ve ciğerlerini doldurdu.
"Bunu yaşamak istemiyorsan mumlardan da fitillerden de uzak dur."
Kadın ciğerlerinde biriken dumanı havaya bağışladı.
"İnsanın kurtlarını dökmesi gerek bazen. Benim direğim de fitildir belki Komiser?"
İzar sinir bozukluğuyla güldü.
"Ama korkmalısın."
İz kafasını 'neden?' dercesine salladı.
"Çünkü yasalar, bir gün herkesi bulur."
Kadın gözlerini komiserden çekip sessizce bekleyen adama dikti. Kahve gözleri adamın yeşil gözlerini bulduğunda gülümsedi.
Yarım kalan sigarasını adama uzattı. Adam onun sigarasını dudaklarına yerleştirirken İz, İzar'a döndü. Birkaç saniye öylece bakıştılar. O an aklına bir şey geldi, adam hiç konuşmamıştı. Ama bu detaya çok takılmadı.
Aralarında geçen sohbet bahçede bekleyenlerin gitmesine sebep olmuştu. Zaten tek istedikleri bu kadının yakalanıp yakalanmayacağını öğrenmekti.
İz komisere bir şeyler söyledi ve adama dönüp baktı. Ona tek cümle etmedi. Adam ise kadının dudaklarından çekip kendisine uzattığı sigarayla onu izliyordu. Adamla bir süre bakıştı. Komisere başını sallayarak veda etti. Kaskını taktı ve motoruna bindi. Gecenin alacasını peşine takarak yola düştü.
Gün kimi için sonlanmıştı kimi için ise yeni başlıyordu.
***
Bölüm sonu!
2. Bölümümüz vatana millete hayırlı olsun!!
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.♡
31.07.2023
İg: @sahvezirofficial
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şah Vezir
Ficción GeneralBir satranç tahtasının önündeydi adam ve kadın. Önce piyonlar sürüldü ileriye ve anılar feda edildi. Kanlı bir savaş başladı,siyah ve beyazın benliğinde akrep zehrini yelkovana buladı ve yıllar birbirini kovaladı. Taraftarlar içten içe intikam dür...