Merhaba, nasılsınız?
Sonunda wattpadin yolunu hatırlaya bildim.
Ben uzatmadan size iyi okumalar <3
Universitenin kapısından içeri girdiğimde aklımda sadece onun sesi vardı. Sanki bunca zamandır birinin bana bunları söylemesini bekliyormuşum ve o da bir cevap aradığım zamanda geldi.
Bay Choi'in odasına doğru yürümeye başladım hızlı hızlı. Anlamıyordum, bu acele de neyin nesiydi ?
Odanın önüne geldiğimde durdum, nefes nefese kalmıştım. Neredeyse koşmuştum. İlk defaydı böyle hissettiğim, böyle heyecanlandığım ve umarım son olmazdı . Çünki çok güzel hissettiyordu.
Kapını tıklattım, içeriden "Gel" diye ses duyduğumda içeri girdim. Beni gördüğüne şaşırmış gibiydi. Tabii şaşıracaktı. Az önce buradan kafası karışık halde çıkmıştım.
"Jungkook, bu kadar hızlı geri döneceğini düşünmemiştim. Ne oldu karar vere bildin mi?" diye sordu yüzündeki hafif gülümsemeyle. İnsanların böyle sıklıkla gülümsemesini kıskanıyordum. Kendilerini zorlamadan nasıl hep böyle güleryüzlü ola biliyorlardı?
"Evet kararımı verdim."
"Bu kadar çabuk beklemiyordum, üstelik nefes nefese kalmışsın Jungkook." diye bana bakarak hafifce güldü.
"Evet bir az öyle oldu." utanarak başımı eğdim.
"Kalbinin sesini duya bildin mi peki?"
"Aslında birinin duymamı sağladığını söyleyebilirim. Nasıl olduğunu inanın ben de anlamadım. O konuştuğunda diğer tüm sesler sustu. Yalnızca duyduğum kendi kalbimin sesi oldu. Kalbim bana bir şey söylemeye çalışıyor gibiydi. Onu anlayamadım ilk çünkü fazla heyecanlıydı. Sonra bana vazgeçmemem gerektiğini söyledi. Hiç bir zaman, ne olursa olsun. Sanırım benim kalbim hiç susmadı sadece ben onu duyamadım. Her zaman oradaymış, bana seslenmiş, benimle konuşmuş. Aslında her kendimle konuştuğumda bana cevap vermiş. Ama ben onu duyamamışım, diğer sesler kalbimin sesini bastırmış. Yapmam gereken kendimden başka tüm sesleri susturmakmış. Bunu yapamadım işte ben, hâlâ da yapa bileceğim konusunda şübheliyim. Bu ani gelişen bir şeydi ve her şey bir anda oldu."
"Umarım bir gün bu karmaşadan kurtula bilirsin Jungkook. Ve ne zaman yardım lazım olursa burda olduğumu bil olur mu?"
Gülümsedim. Ben sözde olan ailemden hiç bu kadar koşulsuz sevgi ve destek görmemiştim.
"Evet, umarım beklediğim cevabı vereceksin ?"
"Evet, sergiye bir tablo hazırlamayı deneyeceğim."
Yüzündeki gülümsemesi büyüdü. Bu gün fazla gülümseme görmüştüm galiba.
"Biliyordum, lütfen savaşmayı bırakma. Ve resmini sabırsızlıkla bekleyeceğim. Şimdiden meraklandım."
"Benim de aklımda hiç bir şey yok şuan. Eve gidince başlarım herhalde."
"Tamam, senin de ismini vereceğim. Bir şey olursa beni araya bilirsin Jungkook."
"Tamam Bay Choi, teşekkür ederim." kafasını salladı, bu kadar mutlu olacağını tahmin etmezdim. Keşke benim de ailem en az onun kadar destekleyici olsalardı. Ama ne yazık ki her kesin ebeveyn ola bileceği bir dünyada yaşıyorduk.
Arkamı dönüp odadan çıktım. Şimdi moralim bir az da olsa yerine gelmişti, eve gidip bozmak istemiyordum. Kalan derslerime mi girseydim acaba? Ama bu yüzle hem başkalarının dikkatini çekmek, hem de bizimkilerin görme riskini almak istemiyordum. Büyük ihtimalle gördüklerinde bir tur da onlar döverdi. Güldüm, galiba bir az özlemiştim. Elbette ki onları gıcık etmeyi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Story Never Ends | Taekook
ФанфикKorkularımı dile getiremezdim. Konuşamazdım kimseyle. Birileriyle paylaşmak yerine tasvir ediyordum onları. Kağıtları kirletiyordum korkularımla, kabuslarımla. Tüm benliğim kağıtlara bulaşmıştı çoktan. Resimlerim benim bir parçam değil, yansımamdı a...