II

1.5K 168 31
                                    


Geto'nun evine giden trene bindi ikili, yarım saatlik Gojo'nun tüm uğraşlarından sonra inmiş yürüyorlardı.

"Uzun zamandır size gelmediğimi fark ettim" Az önce otomattan aldığı kolasını içerken Geto'ya bakarak söyledi

"Çünkü sürekli beni çağırıyorsun, 'Suguru gel ps4 oynayalım' sürekli ben sana geliyorum" bunları söylerken yola bakıyordu, elleri cebindeydi Gojo'nun yüzüne bakmaya devam ederse kendisini alıkoyamayacağını biliyordu

"Ben de gelirim üzülme sen" Geto'ya yaklaşıp kolunu omzuna atıp kendisine çekti Geto'yu.

"Saçma sapan hareketler yapma" Gojo'nun yüzünü itti

"Kalbimi kırıyorsun Suguru" elini göğsüne koyup ağlak ve iğneleyici şekilde konuşuyordu, Geto cevap vermedi, birkaç dakikalık yürüyüşün ardından gelmişlerdi bile

Geto anahtarla kapıyı açtı, Gojo peşinden ilerledi

"Sizinkiler evde yok mu?"

"Bu hafta yoklar" anahtarı bırakıp odasına ilerledi, Gojo onu izledi

"Bana söylemedin"

Geto net bir şekilde cevap verdi
"Sormadın" odasının kapısını açtı

"Suguru.. sormam gerek olmadığını biliyorsun biz arkadaşız ben sormadan bir şeyleri anlatman gerekir"
odanın kapısında bekledi

Geto içeri girmeye çocuğa baktı "Bir dahakine söylerim" kafasını çevirdi "Girsene neden kapıda dikiliyorsun? Normalde senin yapacağın şeyler değil bunlar pata küte dalman gerekir etrafa" Geto güldü, aralarının sessizleşmesine izin vermezdi

Gojo dilini şaklattı "Ne güzel izlenim bırakmışım öyle" odaya girdi, bir süredir gelmediğin odanın pek bir şeyi değişmemişti. Sağ tarafta büyük bir kitaplık onun yanında çalışma masası, çalışma masasının üstünde ki not yapıştırma yerinde birlikte çekildikleri fotoğraflar. Sol tarafta iki kişilik yatak vardı odanın çoğunu o kaplıyordu yatağın yanında bir küçük bir sehpa üstünde bir sürü kitap ve su bardağı. Yatağın karşısında bir gardrop. Duvarlar koyu gri idi, birkaç poster asılıydı bazıları müzik gruplarının bazıları izlediği animelerin. Balkon kapısının hemen önündeki duvarda iki tane armut koltuk vardı, uzun zamandır oturulmadığı için düz bir şekilde duruyorlardı. Gojo hiç düşünmeden çantasını yere bırakıp kendisini yatağa attı

"Bul kameranı da gidelim" Geto'nun hareketlerini izledi normalde olduğu gibi değildi son günlerde, arkadaşını tanımasa kendisinden bir şey sakladığını düşünürdü.

Geto birkaç çekmeceyi karıştırdıktan sonra kamerayı çıkardı, Gojo'nun gelip yatağa oturdu. Geto içinde hafıza kartı olduğunu kontrol ettikten sonra kafasını kaldırdı.
"Gidebiliriz."

Gojo kafa sallayıp çantasını aldı, önden ilerledi. Evden çıktıktan sonra tekrar trene binmek için ilerlediler. Oturabilecekleri yer yoktu, yan yana yaslanmışlardı, Gojo kendisini izleyen Geto'dan habersiz dışarıyı izliyordu. Fark etmemişti bile çocuğun bakışlarını.
Çokta uzun olmayan bir yolun ardından tren inip kalabalıktan sıyrıldıktan sonra sahile geldiler.

"Boş gibi sanki bugün" Gojo çantasını kumun üstüne bırakmış esniyordu

"Normalde de çok insan olmuyor ki burada"

Gojo kafa salladı, gözlerini kapatıp denizin kıyıya vurma sesini dinledi, kokusunu içine çekti martıların sesi kulaklarını doldururken derin bir nefes verdi. Geto daha önce davranmış, kamerasını çantadan çıkarmış etrafı çekiyordu, birkaç dakika denizi ve gökyüzünü çektikten sonra Gojo'ya döndürdü kamerasını beyaz saçlarını kapalı olmasına rağmen hayal ettiği denizle aynı tonda olan gözleri göz kamaştırıcı derecede uzun olan kirpiklerini çekmeden duramazdı. Gojo'nun gözlerini açtığını fark ettiği an kamerayı denize çevirdi.

Gojo fark edip güldü, Geto'ya doğru birkaç adım attı "O kadar harika mı görünüyordum?"

"Seni çekmiyordum" kafasını kameradan çekti

Gojo kamerayı Getodan aldı, "Asıl kendini görmelisin"

Ha? Geto'nun dudaklarından bir ses yankılandı, algılayamamıştı. Şaşırmış şekilde Gojo'ya bakıyordu "Saçma sapan konuşma" yanakları hafifçe kızardı, belli olmaması için kafasını çevirdi

"Güzelce çektim sonrs izle kendini" kamerayı verip göz kırptı "Deniz çok güzel görünüyor keşke yaz mevsiminde olsaydık" esnedi, uykusunu getiriyordu serin deniz havası

"Bu hali daha hoş bence, girmektense bu şekilde oturup hafiften üşümeyi tercih ederim"

"Orası öyle, ben yüzmek için söylüyorum" Kafasını Geto'ya çevirdi, saçlarını rüzgardan biraz dağılmıştı. Gojo hangi manzarayı izleyeceğini bilemiyordu.

Kafa salladı, Geto üstüne vuran uykuya yenik düştü gözlerini dinlendirmek için kapattı ardından kafasını çantasına yasladı. Kendisini izleyen Gojo'dan habersiz uzanıyordu, beyaz saçlı kameraya uzanıp Geto'nun yüzünü çekti, saçları dağınık, çekik gözleri kapalı yüzünün önünde duran bir tutam saçı. Her detayını güzelce çekti. Ardından kamerayı kapatıp kollarını geriye yaslayıp denizi izlemeye devam etti.

"Suguru kalk hadi geçe kalmayalım" ismini o dudaklardan duymak dünyada en sevdiği şeydi, kalp krizi geçirmesine bile sebep olabilirdi.

Geto kafasını kaldırdı, telefonu alıp saate baktı "Uyumuyordum, uykuya dalmama izin mi verdin saat kaç olmuş Satoru" gözlerini ovaladı

Gojo yaklaşıp kulağına fısıldadı
"O halini görsen sen bile yapamazdın" geriye çekildi, tabii Geto'nun kafasından aşağıya kaynar sular dökülmüştü bile..

"Hadi gidelim" Gojo ayağa kalkıp üstünü silkeledi ardından elini Geto'ya uzattı, çocuk destek alıp kalktı, kendi üstünü silkeledikten sonra çantasını alıp tek koluna taktı. Önden ilerleyen Gojo'yu takip etti. Tren istasyonuna giden yol boyunca sustular, gidecekleri yöne geçip treni beklediler şanslılardı kaçırmamışlardı. Tren çok boştu, oldukları vagonda sadece ikisi vardı.

Sessizliği elbette Gojo bozdu
"Tek kalabilecek misin?"

Geto güldü "Her zaman yaptığım şey" kafasını Gojo'ya çevirdi "Ne o benim için mi endişelendin?"

"Aslında evet" Geto şaşırdı "Her ne kadar yalnız kalmaya çalışsan da küçüklüğünden beri yalnızlıktan nefret edersin sen" Gojo'nun söylediklerine şaşırmıştı Geto

Geto kafasını eğdi "Kalmak istiyorsan kalabilirsin"

Gojo gülümsedi "O kadar ısrar ediyorsun ki seni kıramam" parmağını Geto'nun yanağına bastırdı, Geto parmağı itti, Gojo yapmaya devam etti. Geto sonunda pes edip ne yapıyorsan yap dedi. Gojo babasını arayıp haber verdi. Çok geçmeden inecekleri durağa geldiler. Markete uğrayıp yemek için bir şeyler aldılar normalde Geto harika bir aşçıydı fakat bugün çok yorgun hissediyordu. Eve geldiklerinde üstlerini değiştirip mutfağa indiler ısıttıkları suyla ramenlerini yaptılar, şimdiyse masaya oturmuş yiyorlardı.

"Shoko'yla Utahime hakkında ne düşünüyorsun? fikrini hiç belirtmedin"

"Shoko mutluysa mutluyum, hem zaten biliyordum fikrimi belirtmeme gerek yoktu o yüzden" yemeğini yemeye devam etti

"Tahmin etmem lazımdı" Gojo kafa salladı "Çok takıldığınız için çıktığınızı falan sanmıştım"

Geto yine şaşkınca kafasını kaldırdı "Kesinlikle hayır, zaten erkeklerden hoşlanmıyor"

"Yani hoşlansaydı olurdu?" yemeği ağzına tıkarken sırıttı

"Onu demek istemediğimi biliyorsun geri zekalı"

Gojo omuz silkti, büyük bir sessizliğin ardından gece boyunca sohbet ettiler, ardından hep alışkın oldukları gibi Geto'nun yatağında uyudular

sea, sky and him - satosuguHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin