"Bak simdi, ben son sınavlara girmeden önce sınıfta kalıyordum, öğretmenlerim bana devamlı Minho'nun beni çalıştırabileceğini söylüyordu. Bende Minho'yu ikna ettim ve 2 hafta boyunca bana ders çalıştırdı. Bu iki haftanın sonunda arkadaş olduk beraber takılmaya başladık. Ama benimki yavaş yavaş arkadaşlığı geçmişti."
"Eeee söyledin mi sonra?"
"Homofobik olma ihtimalini göz önünde bulundurduğum için söyleyememiştim. Changbin ortak arkadaşımızdı ve Changbin'in haberi vardı Minho'yu sevdiğimden. Bir gün Changbin baş başa kalmamız için bizi yalnız bıraktı. Sonrasında Minho bana açıldı, ilk öpücüğümü ben 16 yaşındayken Minho aldı işte. O günden beri sevgiliyiz."
"Oha inanamıyorum, bu muhteşem bir şey."
"Eh pekte muhteşem değil, senelerdir saklıyoruz, sadece sen ve arkadaşlarımız biliyor." Hyunjin'e sarıldım ve yanağını öptüm, kıyama
"Neden sakladın bu zamana kadar?""Daha 17 yaşındasın Hyunseol, sana ne zaman söyleyebilirdim ki, hem annemlere ötmeyeceğini nereden bilebilirdim?" Of en çokta şu yaş farkı sıkıntıydı, ne kadar sırları varsa hepsini kaçırıyorum.
~🧑~
Jeongin sonunda iyileşmiş ve okula gelmişti. Sabahları da artık beni Chansung abim bıraktığı için günaydın diyememiş ve ona bakmayarak önünden geçip gitmiştim. Geçen hafta sarıldığım çocuğu şimdi görmezden geliyorum lanet olsun.
Sınıfa geldiğimde sırama oturdum ve Jeongin'in gelmesini bekledim. Ama o sıra kapıdan Mingi girip yanıma oturmuştu.
"Napıyorsun cicim?"
"Jeongin'i bekliyorum, Chansung abim izlediği için günaydın diyemedim çok rahatsız hissediyorum." Mingi elini omzuma koyup gülümsedi, canım Mingi'm.
"Jeongin'in dert edeceğini düşünmüyorum hem abinin nasıl biri olduğunu biliyor."
"Orası öyle ama soğuduğumu düşünsün istemiyorum." O sıra sınıfa Jeongin girdi ve gözlerim büyüdü cok özlemişim bebeğimi. Yanımdan geçtiği sıra gözlerine bakıp gülümsedim.
"Günaydın Jeongin."
"Günaydın." Kafasını sallayıp yanımdan geçmesini garipsemiştim, soğuk mu yapıyordu bu şimdi bana?Teneffüste yanına gidip konuşmam, durumu düzgünce açıklayıp aramızı düzeltmem gerekti. Sıradan kalkıp yanına gittim kafasını kaldırıp gözlerini bana dikti.
"Hayırdır Jeongin?"
"Asıl sana hayırdır Seol?" Derin bir nefes alıp saçlarımı geriye attım, o ise boş gözlerle bana bakıyordu.
"Size geldiğim gün bizimkilere haber vermemiştim, eve gelince bir güzel azar işittim. Artık beni büyük abim bırakıyor, sabahta o var diye selam veremedim, özür dilerim."
Bir anda gülmeye başlayınca kaşımı kaldırıp ona baktım, komik bir şey mi var piç?
"Neye gülüyorsun?"
"Ah, üzgünüm bir şey yok gelip açıklaman bana biraz komik geldi." Kaşımı çatıp ona bakmaya başladım.
"Komik mi? Sırf seni merak edip seninleydim diye çocuk gibi ceza aldım, üstüne gelip burada sana kendimi açıklıyorum." Sırıtıp bana baktı, çok güzel sırıtıyor ibne.
"Bir şey demedim Hyunseol, dalgasındayım; soğukta yapmıyorum, çocuk değilim." Gülümseyip saçımı düzelttim sonra yanına oturup sohbet etmeye çalıştım, özlemişim yavrumu.
"Seol." Bana Seol demesini beklemiyordum, o an şaşırıp gözlerine daha meraklı şekilde baktım.
"Efendim Jeongin?" Parmağını burnuna koyup gözlerini kapattı ve sonrasında gözlerini açıp bana döndü.
"Şu son bir haftada seni gerçekten özlediğimi fark ettim."
Berrrrrrbat bir bölümdü farkındayım, aceleye geldi.
Uzun zaman sonra bölüm yazınca heyecanlandım, heyecanıma verin pek hoş olmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hype Boy | Yang Jeongin
Fanfiction"Beni asla bu kadar kolay tavlamana izin vermeyeceğim." "Bırakta orasına ben karar vereyim Yang Jeongin."