"Şu son bir haftada seni gerçekten özlediğimi fark ettim."
NE?
NE?
BENİ Mİ ÖZLEDİN?
SEN?
YANG JEONGİN?
ANANI SİKEYİM.
"N-ne?" Gözlerimi olabildiğince açıp onun gözlerine baktım, onun gülümsediğini görünce benimde gözlerim kısıldı ve anlamadığım şekilde bende gülümsemeye başladım. Dirseğini sıraya yaslamış eli çenesinde bana bakıp gülüyordu, cennetten yeryüzüne inmiş bi' meleğe benziyordu.
Gülümseyip öylece birbirimize bakıyorduk, sanki dünya durmuş gibiydi o kadar hoştu ki.
"Bayan Hwang ve Bay Yang, bölmek istemem ama farkındaysanız ben geldim."
İkimizde toparlanıp bayan Choi'ye döndük, sende tam gelecek zamanı buldun. Bayan Choi okulda en nefret ettiğim öğretmendir ve şu olaydan sonra daha da nefret edeceğim, gıcık karı.
~🧑🏻~
Yemekhanede Mingi ile oturup yemek yiyorduk, o bana her zamanki gibi yeni konuştuğu kızları anlatırken bende onu dinliyordum.
"Sonra bana teneffüste beraber oturup konuşup konuşamayacağımızı sordu."
"Sen ne dedin peki?"
"Hyunseol'e sormam gerek, dedim." Bunu duyunca gözlerimi kapatıp elimi anlıma koydum, bir keresinde de mantıklı bir şey yapsa şaşarım.
"Salak, ben senin annen miyim? Ne diye izin istiyorsun?" Şaşkın bir şekilde bana bakıp gözlerini kıstı, ne diyecek merak ediyorum.
"E her teneffüste beraberiz sana sorup gidecektim tabii."
"E bu sefer kızı kendinden soğutacaksın, desen ki 'Seol ben bir kızla buluşacağım bu teneffüs yokum,' diye sana ne diyebilirim ki?"
"Sanırım biraz haklısın." Gülüp kafamı biraz sağa döndüm ve onu gördüm, Jeongin'immmmm.
Ama bu sefer biraz garip ve sert bakıyordu, sonrasında Mingi'ye dönüp elinde ki çatalı sıkmaya başladı. Yüzüm şaşkın bir ifade aldı ve ona bakmaya devam ettim, o ise aynı şekilde bakmaya devam ediyordu.
"Noldu Seol?" Mingi'de baktığım yöne dönüp benle beraber Jeongin'e bakmaya başladı.
"Seninki biraz kızdı sanki he, ne dersin Seol?" Kaşımı çatıp Mingi'ye döndüm, kızacağı bir şey yapmadım ki.
"Neye kızabilir ki?"
"Bence biraz kıskandı, ama biraz." Gülmeye başladım, JEONGİN BENİ Mİ KISKANDI?
"Kıskandı mı dersin?"
"Hem de nasıl."
"Yanına mı gitsem, hem tek başına." Mingi gülüp saçımı düzeltti, sonra omzumu pış pışladı.
"Koş yalnız bırakma çocuğu." Ayağa kalkıp Jeongin'in olduğu yere yürüdüm, sonra yanında ki sandalyeyi çekip oturdum.
"Naber Jeongin?"
"Mingi neden hep yanında?" Kaşlarımı kaldırdım, böyle bir soru beklemiyordum.
"Çünkü en yakın arkadaşım, her zaman yanımda olması normal."
"Ben yetmiyor muyum sana?"
"Anlamadım?" Sinirle nefes verip önüne döndü, napıyor bu amk?
"Tamam Seol bunlar hiç yaşanmamış gibi yapsak?" Kafamı sallayıp önüme döndüm, o da yemeğini yemeye devam etti.
~🧑🏻~
Çıkmak için çantamı hazırlıyordum, zil çalmış ve sınıfta sadece ben kalmıştım. Şansıma Chansung abim bugün beni almaya gelmeyeceğini söylemişti, yani beni almaya Hyunjin geliyordu. Çantamı sırtıma takıp sınıftan çıktım; okulda sadece ders sonrası kursuna kalan birkaç kişi vardı, onlar ve öğretmenler dışında kimse yoktu. Bende acele edip hızlı hızlı yürüyordum ama merdivenlerden inerken biri beni tuttu.
"Az konuşalım mı Seol?" Jeongin'in sesini duyunca gülümsedim ve kafamı salladım.
"Bekle abimi arayıp haber vereyim." Hyunjin'i arayıp ona Jeongin ile konuşacağımı söyledim, o da gülüp onaylayınca Jeongin ile boş bir sınıfa geçtik.
"Ne konuşacağız ki?"
"Seol, bende senden hoşlanıyorum."
Ne?
JEONGIN BENDEN HOŞLANIYOR?
YANG JEONGIN?
"N-ne?" Ayakta ikimizde öylece dikiliyorduk, bana birkaç adım daha yaklaşıp yüzümü avuçladı.
"Sende benden hoşlanmıyor musun Seol?" Şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilemiyordum olayın farkına varınca gülümsedim, JEONGINNNN ÇOK SEVİYORUM SENİİİİ!
"Bende senden hoşlanıyorum tabii Jeongin." İşte o an...
İlk öpücüğümü o an Jeongin'e yani sevdiğim çocuğa vermiştim.
Şey biraz kısa bir bölüm oldu yine ama yapacak hiçbir şey yok, bölüm lazım.
Neyse seviyom sizi muck.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hype Boy | Yang Jeongin
Hayran Kurgu"Beni asla bu kadar kolay tavlamana izin vermeyeceğim." "Bırakta orasına ben karar vereyim Yang Jeongin."