Tiryaki

124 3 1
                                    

Ağustos ayının sonlarıydı havanın durumuna bakılırsa akşam üzeri yağmur yağabilirdi.Sıcak,sıkıcı ve bunaltıcı bir hava.İznin sonlarına yaklaşırken şanssız bir günde idim.

İş ve ev arkadaşım Hüseyin ile sabah kahvaltımızı yaptık.Dışarı çıkma isteğimiz vardı ancak havanın durumundan dolayı evde kalmaya karar verdik.Salonda vantilatörü açtık bilgisayarı televizyona bağlayıp film izlemeye başladık.Adını hatırlamıyorum çünkü filme o kadar da konsantre değildim.Aklım Hatice'deydi.Hatice benim sevgilim.Sekiz yıllık bir ilişkimiz vardı.Lise de başlayan bu aşk üniversite ve üniversiteden sonra da devam etmişti.İş bulma konusunda sıkıntılar yaşamıştık ve ailesi bu konuda ciddi bir baskı uygulayınca şu an ki ev arkadaşım Hüseyin'in çalıştığı dershaneye edebiyat öğretmeni olarak iş başvurusu yaptım.Aslında sadece oraya değil bir çok dershaneye başvuru yapmıştım ancak sadece Hüseyin'in çalıştığı dershane bana dönüş yapmıştı.Çalışmaya başlamıştım.Ancak bu defa para biriktirme olayı girdi araya.Hatice işi baya zora koşuyordu.Neyse.Hüseyin filme kendini kaptırmışken ben Hatice'ye ulaşmaya çalışıyordum.Saat neredeyse yarıma geliyordu ancak Hatice'den hala bir mesaj yoktu.Uyuyor olmalıydı galiba ama Hatice bu saate kadar hayatta uyumazdı.Hüseyin'in en sevmediği şey film izlenirken başka bir şey ile uğraşılması.Tuvalete gitsen bile kızar.Küser.Bu yüzden Hüseyin'den gizli aradım Haticeyi.Telefonu çaldı açmadı Hatice.Tekrar aradım yine açmadı.Üçüncü aradığımda aradığım numaraya ulaşılamıyordu.Nasıl lan.Ne demek ulaşılamıyor. Hüseyin'e baktım.O da bana döndü.Gidiyorum ben dedim.Nereye dedi.Haticelere dedim.Ne oldu dedi.Anlatırım sonra deyip kalktım hemen.Ayakkabımı giyip çıktım evden.Arabaya atlayıp on bilemedin on beş dakika sonra Haticelerin evin önündeydim.Zile bastım açan olmadı.Bir daha bastım yine açan olmadı.Kapıyı yumrukladım Hatice'nin kardeşi açtı kapıyı

-Ne var

-Ablan nerede

-Yok ablam

-Nasıl yok

-Gitti

-Nereye gitti

-İzmir'e

-Ne işi var İzmir'de

-Dayıma gitti

-Sizin dayınız mı var İzmir'de

-Yok mu?

-Var mı?

-Var

-Benim niye haberim yok

-Ablam anlatmadı mı sana

-Yok anlatmadı

-Öğrenmiş oldun işte

-Dayınızın amına koyum

Yüzüme kapattı kapıyı.Deliye dönmüştüm ve ne yapacağımı bilmez bir haldeydim.Arabaya bindim.Eve döndüm.Hüseyin halimden ve tavrımdan neler yaşadığımı anlamış bir haldeydi.

-Ayrıldınız mı dedi

-Evet dedim

Cebinden çıkardığı sigara paketinden bir tane uzattı.Yak istersen bir tane dedi.Yok deyip çekildim odama.Ben de numarası olan bütün arkadaşlarını aradım.Hiçbirinin haberi yoktu Hatice'den.Hırsımdan ağlamaya başladım.Uyuyakalmışım.Uyandığımda saat dörde geliyordu ve Hatice bana mesaj atmıştı.Mutluluktan deliye dönerken mesaj insana kafayı yedirten cinstendi.Dört kelimelik bir mesaj.Dört kelimelik mesajlar insanları genelde mutlu eden mesajlardır.Örneğin;Ankara için iftar vakti,seni çok seviyorum aşkım,yemeği dışarıda yiyelim bugün.Ancak bu üzdü.Sekiz yıllık ilişkiyi dört kelimede bitirmişti Hatice.''Artık yapamıyorum,ayrıldık,hoşçakal''

BekleyenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin