beşinci bölüm

34 3 8
                                    


Haru'dan..

Güzel bir haftasonuna gözlerimi açmıştım ve yatağımı toplayıp kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçmiştim. Oğlum banyoda dişlerini fırçalarken ben ise masayı kurmuştum ve onu beklemeye başlamıştım. "Günaydın anneciğim." Gülümsemiş ve ona karşılık vermiştim. "Günaydın bebeğim, otur bakalım." Kucağıma alıp sandalyesine oturttuğum zaman kapı çalmıştı ve hemen gidip açmıştım. Gülümsemem bir anda yüzümü terk ettiğinde karşımdaki adam gülümsemişti.

"Haru, bana hoş geldin demeyecek misin?"

"Neden geldin?"

"Bebeğimizin gönlünü kazanmak için gelmiş olabilirim? İçeri almayacak mısın?" İnsanların onu görüp bana sonrasında saçma sapan sorular sormaması için içeriye alıp kapıyı kapattım. Bizim mahalle biraz fazla dedikoducuydu ve biraz da dindardı.

"Anneciğim kim gelmiş?" Jeongsan mutfaktan seslendiği zaman dikkatimi Jungkook'tan alıp ona seslenmiştim. "Önemli biri değil anneciğim." Böyle söylersem biraz üzülür sanmıştım ama düşündüğüm gibi olmamıştı.
"Bebeğimizin konuşması bile çok tatlı Haru, sen bu kadar tatlılığa nasıl dayanabiliyorsun?"

"Tatlıdır benim oğlum, buraya niye geldin sen? Gevezelik yapmak için mi?"

"Hayır, kahvaltı yapmak için geldim. Biraz da oğlumla vakit geçirebilmek için tabii ki." Jungkook ev sanki kendininmiş gibi önden giderken ben de hiçbir şey diyemeyerek arkasından gitmek zorunda kalmıştım.

"Merhaba küçük adam." Jeongsan sanırım Jungkook'u görmeyi beklemiyordu çünkü biraz şaşırmıştı. "Merhaba Jungkook abi." Jungkook onun yanına oturmuş ve ben hiç yokmuşum gibi konuşmaya başlamıştı. "Jungkook abi demesen?" Jeongsan ağzındaki salatalığı çiğnerken konuştuğu için kelimeleri telaffuz edişi bile sevimli olmuştu. "Ne diyeyim? Jungkook amca olur mu?" İkisi hala konuşurlarken yerime geçip oturmuştum ve yemek yemeye başlamıştım.

"Baba diyebilirsin, ben senin baban yaşında sayılırım?"

"Olmaz, ben kimseye baba demem."

"Tamam o zaman Jungkook de, olur mu?"

"Olur Jungkook." Oğlum yemeğini yemeye devam ettiğinde Jungkook da yemek yemeye başlamıştı. Aslında ona bu dediklerinin hesabını sorardım da Jeongsan buradaydı.

"Jungkook, bundan yesene. Annem bu yemeği çok güzel yapar." Jeongsan çatalındaki küçük tavuk parçasını babasına uzattığında Jungkook öncelikle şaşırmıştı. Sanırım böyle bir şey beklemiyordu ama ben oğlumu iyi bir çocuk olması için yetiştirmiştim. Herkese iyi davranması gerektiğini de söylemiştim. Jungkook kendisine uzatılan çataldaki tavuğu yiyince beğendiğine dair sesler çıkarmıştı.

"Harika, eline sağlık Haru."

"Afiyet olsun." Ona kısa cevaplar verip geçiştirdiğim zaman oğlumla ilgilenmeye devam etmişti. "Jeongsan, bana sen yedirsen olmaz mı?"

"Ama jungkook sana ben yedirirsem kendim nasıl yiyeceğim? Bir de sana hala biraz gıcık oluyorum."

"Ben de buraya bunun için geldim zaten kendimi affettirebilmek için. Seni kırdıysam özür dilerim."

"Beni kırmadın ama anneme kaba davrandığın için sana kızgınım Jungkook." Jungkook diğer sandalyenin üzerine koyduğu poşeti alıp Jeongsan'a uzatmıştı. "Bak bunu senin için getirdim, benimle barış diye. Alsana." Jungkook almasını beklerken Jeongsan bana bakmıştı izin almak için, o ben izin vermeden kimseden bir şey almazdı çünkü. İzin verdiğimi anladığı zaman poşeti almıştı ve içindeki kutuyu çıkarıp hediye paketini de açmaya çalışmıştı. En sonunda açıp içindeki figürü çıkarabilmişti.

still with you /jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin