9: Seni Affetmeyeceğim

554 37 4
                                    

İyi okumalar

□□□□□

(ZEHRA GÜNEŞ'DEN)

İnsan gerçekten en çok kiminle konuşmak istiyorsa ona susarmış.

Deniz bir metre uzağımda, beyaz yatakta hafifçe doğrulmuş bana bakıyor. Konuşmamı bekliyor. Bense ne kafamı kaldırıp bakabiliyorum ona ne de ağzımı açıp bir şey söyleyebiliyorum.

Kalbim deli gibi çırpınıyor. Bolca heyecan ve vicdan azabı var içimde.

Keşke hiç ondan uzaklaşmak gibi aptalca bir şeye kalkışmasaydım.

En sevdiğimin yanında olamadım. Kim bilir neler yaşadı, benim ruhum bile duymadı.

"Zehra." dedi boğazını temizleyerek. Ben konuşmayınca o konuşmaya karar vermişti anlaşılan. "Söyle hadi ne söyleyeceksen."

Kafamı kaldırdım ve çoktan yaşlarla dolmuş olan gözlerimle baktım gözlerine. Ayaklarım olduğu yerde kalmayı bıraktı ve beni götürdü onun yanında. Yatağın boş kısmına, tam yanında oturdum ve baktım gözlerine.

"Neden?" diye sorabildim ancak titrek çıkan sesimle. Oysa daha fazlasını sormak ve daha fazlasını söylemek istiyordum.

Yutkundu. Kahverengi gözlerinden geçen pişmanlığı ve yoğun hüznü gördüm. "Ben. Sadece her şey bir anda oldu." dedi yarım yarım. Konuşmakta zorlanıyor gibiydi.

"Kriz mi geçirdin?" diye sordum. Bunu tahmin etmiştim zaten. Bir kriz anında yapmış ve sonra ne yaptığını fark etmiş ve Eda ablayı aramış olmalıydı.

Daha önce bir kez şahit olmuştum onun kriz geçirişine. Bir yıl önceydi ama. Babasıyla telefonla konuştuktan sonra bir tür öfke krizi geçirmişti.

"Evet." dedi sadece.

"Neden?" diye sordum tekrar.

Gözlerini benden kaçırdı. "Bunu konuşmak istemiyorum daha fazla."

Kaşlarımı çattım öfkeyle. Ne demek konuşmak istemiyorum? "Deniz sen az kalsın kendi canına kıyıyordun. Ya seni öyle görünce ne hissettm ben haberin var mı? Sen uyanasıya kadar neler yaşadım!"

Sesim bir tık yükselmişti. Deniz'de kaşlarını çattı ve gözlerinden ateş çıkartarak baktı bana. Gözlerinde daha önce hiç görmedğim öfkeyle şaşırdım.

"Peki benim yaşadıklarımdan senin haberin var mı? Bana tek bir kelime bile etmeden birden bile benden uzaklaştın. Üstelik sana en ihtiyaç duyduğum zamanda! Sana çok ihtiyacım vardı benim Zehra! Ama sen yoktun! Lanet olsun yoktun!"

Yüzüme karşı acımasızca kurduğu kelimeler gözlerimden yaşların akmasına nedne oldu. Kalbimi büyük bir ateşin ortasına itti sanki ve her kelimesinde ateş dahada vahşileşti.

"Özür dilerim. Yemin ederim çok pişmanım Deniz. Söz veriyorum açıklayacağım sana. N'olur affet beni. Özür dilerim." Ellerimi uzatıp sağ elini tutacakken elini geri çekti.

Öfkeyle bakmaya devam ediyordu. "İstemiyorum. Ne açıklaman ne de özrün umrumda değil. Seni asla affetmeyeceğim. Duydun mu beni? İstediğin oldu işte. Artık benim için bir yabancısın sadece. Tıpkı benim senin için olduğum gibi."

Kalbime keskin bir bıçak olarak saplandı herbir kelimesi. Kalbimin kırıldığını hissettim. Göz yaşlarım dahada hızlanırken Eda abla ve Meryem abla girdi içeriye.

Yüzlerindeki gülümseme sordu bizi görünce. Bir bana birde Deniz'e baktılar.

"Zeze neden ağlıyorsun Güzelim?" Eda abla yanıma gelip elini omzuma koydu endişeyle.

Burnumu çektim. "Bugün olanlardan sonra biraz kötü hissettim abla. Bir şey yok."

Eda abla anlayışla bsktı bana ve gülümsedi. "Her şey geçti. Bak Deniz gayet iyi. Sende yıpratma kendini daha fazla."

Onu kafamla onaylarken ayağa kalktım. "Sizin konuşacaklarınız vardı değil mi? Ben kantine bizimkilerin yanına ineyim en iyisi."

Meryem abla yüzüme dikkatle baktı. "Tamam, Zeze'm. Daha fazla üzülmek yok anlaştık mı?"

Gülümseye çalıştım ve "Anlaştık." dedim. Odadan çıkmadan önce bana bakmayan Deniz'e baktım son kez ve öyle çıktım.

Canım çok fazla acıyordu. Deniz'in söylediği herbir kelime aklımda tekrar tekrar dolanıyordu. Gözlerindeki o öfke ve nefret silinmiyordu zihnimden.

□□□□□

İyi bakın kendinizee

Aşk ve Sen (Zehra Güneş) [G×G]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin