0.3

21 7 28
                                    

Timantia odaya girdiği anda tanımadığı lord ve Leydilerin uzun bir masada toplandığı, babasının ve annesinin masanın en ucunda olduğu ve sağ taraflarında George olduğunu gördü. George ordaysa bende sol tarafına geçmeliyim diye düşündü Timantia. Yanlarına giderken babası konuşmaya başladı.

"Hayır Timantia. Diğer tarafta oturacaksın." İmparator eliyle masanın diğer ucunu gösterdi. Timantia babasının dediğini yaptı ve karşı taraftaki pek de gösterişli olmayan ufak tahta oturdu.

Kral Theron hemen lafa girdi.

"Kıtanın diğer ucunda savaş başlamış. Büyük ihtimalle Luna kıtası saldırıya geçmiş" İmparator derin bir nefes aldı ve söylediklerinin hazmedilmesi için bekledi. "Ve bu durumda bende kıtamı savunmak istiyorum. Onlar bize saldırıyorsa bizde onlara saldırmalıyız!"

Masanın sağ tarafında oturan saçları beyazlamaya başlamış olan bir adam konuşmaya başladı "Majesteleri, bana kalırsa direkt olarak saldırmamalıyız... Bu bizi onların göbeğine düşürür."

Timantia adama hak verip konuştu "Lord..." adamın adını bilmiyorum ki!.. Söylememeye karar verdi ve hızla toparlandı "Lord haklı. Direkt saldıramayız, yeterli kadar büyücümüz yada askerimiz yok. Bu bizi kolay av yapar."

Leydilerden biri konuştu, "Kıtayı tehlikeye atamazsınız!"

"Bununla beraber halk da tehlikeye girecek!"

"Daha kim olduklarını bilmeden karşı kıtaya savaş açmamalısınız!"

Ve daha birçok ses.

Timantia'nın bunu savunması masayı harekete geçirdi. Herkes Timantia ile Lord'a katılmaya başladı. İmparator yumruğunu masaya vurdu "Yeter! Şuanda bu kıtanın imparatoru benim Timantia ve sen şuanda benim emirlerimi uygulamalısın!" Timantia ayağa kalktı ve avuçlarını masaya koyup masadaki Dünya haritasına doğru eğildi "Pekala Bay İmparator" sesi alaycı fakat sakin çıkmıştı... tehlikeli bir sakinlikte "Siz istediğinizi yapabilir ve kan isteyen korkunç bir canavar olabilirsiniz! Fakat eğer bu savaş büyürse ve zavallı halkıda içine katarsa.." haritadaki Soare kıtasının üstünde duran piyon askerleri bir kenara itti ve kıtanın üstüne kırmızı mürekkep ile kocaman bir çarpı attı "Bir daha Soare kıtasında bir İmparator yada İmparatoriçe olacağı sanmıyorum."

Timantia masadan geri çekildip eteği ile pelerinini düzeltti ve odadan çıktı, arkasından kapıları rüzgar ile kapattı.

Odasına gitmeden önce bahçeye çıkmak istedi. Koridorlarda hiddetli adımlar ile yürürken yerleri inletecek kadar sert basıyor, sinirinden ötürü peşinden esen rüzgar ile koridordaki meşale ve mumları söndürüp koridoru karanlığa boğuyordu Timantia.

Uzun gri koridorlar bitti ve onu hanedana özel olan bahçeye çıkarttı.

Rüzgarı teninde hissetmek onu sakinleştiriyordu, sanki bir dost gibi diye düşünüp gülümsedi Timantia.

Fakat bu gülümseme hızla silindi. George peşinden gelmişti... George sesinin duyulmadığını sanıyordu ama rüzgar Timantia'ya George'un her bir adımında botlarının çıkardığı sesi iletiyordu. Timantia arkasını döndü "Ne var George? Eğer önemsizse ve babamın bir mesajını falan getirdiysen azıcık bile ilgilenmiyorum."

George güldü "Hayır abla" Timantia'nın duyması için özellikle bastırmıştı abla demesini. "Açıkçası buraya kendi isteğim ile geldim ve şunu söylemek istiyorum. Sen gittikten sonra masa birbirine girdi, babam otoritesini kaybediyor. Oraya gelmen gerekiyor ki... Halkının  başına bir şey gelmesin... Eğer gelmezsen Lord ve Leydiler babam ile olan anlaşmalarını bozacaklar ve bu da kıtayı iç savaşa sürükler... Lütfen kendin için bile değilse sarayın dışındaki halk için."

₴Ø₳ⱤɆ ฿üɎü₵ü₴üHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin