Selaamm. İlk bölümü attım umarım beğenirsinizz
Keyifli okumalarrr
~~ ~
Elime bulaşan yapıştırıcıyla birlikte ofladım. Ellerimi yıkamaya gidecekken telefonun sesini işittim. Arayan kişiyi görünce gözlerim şaşkınlıkla irice açıldı. Evet ondan telefon bekliyordum fakat bugün değildi.
Bert Boris. Onları hediyelere boğacağım Sanvon Kasabası'nın Belediye Başkanı'ydı.
Hızlıca telefonu açtım. "İyi akşamlar Bay Luther. Sizinle dedektiflik bürosü hakkında konuşmak için aramıştım." Merakla, "Buyurun, sizi dinliyorum." Dedim. "Dedektif bürosuna gönderdiğin e-postayı yetkili kişiler inceledi ve başarının üst düzey olduğunu, bunun göz ardı edilemeyeceğini söylediklerinde dikkatimi çekti. Bu yüzden bizzat kendim aramak istedim."
Başkan bunları söylediğinde aslında kabul edileceğini biliyordum fakat biraz kaygılarım vardı.
Küçük kasabalarına nasıl bir felaket aldıklarından habersizlerdi.Bu durum kıkırdamama sebep oldu ve telefondan Başkan'ın sesini duydum, "Bir sorun mu var?" Dediğinde hemen cevap verdim, "Ah, hayır. Sadece kabul etmeniz beni sevindirdi. Sanvon Kasabası'na girmeye hak kazanmak her yiğidin harcı değil nasıl olsa, değil mi?
Sırıtıyordum.
Başkan, "Her neyse, e-posta da eğer kabul edersek yarın geleceğini yazmışsın. Öyleyse yarın ilk işine bekliyorum." Deyip telefonu yüzüme kapattı. Sinirlenmedim çünkü bunun olacağını biliyordum ve bilerek yapmıştım. Başkan böyle şeylerden hiç hoşlanmazdı. Kendisini şanslı saymalıydı çünkü canımdan çok sevdiğim birine bunları yaptığı hâlde onu ölüm listemin sonlarına yerleştirmiştim. Kasabaya geldiğim gibi başkanın ölmesi çok dikkat çekerdi.
Elimdeki yapkışkanı görünce Başkan aramadan önce ne yaptığımı hatırladım. Mor hediye paketinin üstüne siyah kurdaleyi yapıştırırken batmıştı elim.
Hediye paketinin içine kavanozla birlikte kelebek koymuştum.
Ne yazık, ilj kurbanım Laura'nın sevdiği kelebek kadar ömrü olacaktı. Kurbanım da dedektif bürosunda çalışıyordu.
Anksiyete, panik atağı ve babasıyla sorunu olan birine ölüm pek de sorun olmazdı, değil mi?
Yarın kasabaya gittiğim gibi kurbanımı takibe alacaktım. Hediyenin kurdalesini sıkılaştırdıktan sonra kendime kahve yaptım. Balkonda kahvemi yudumlarken yarın ne yapacağımı düşündüm.
~~~
Alarmın çalmasıyla birlikte uyandım. Normalde uyanınca en az yarım saat kadar tavanı izlerdim fakat şuan o kadar vaktim yoktu. Aceleyle duş aldım.
Üstüme beyaz bir gömlek ve altıma gözlerimle uyum sağlayacak siyah bir pantolon giydim. Kumral saçlarımı pek kurutmayıp nemli bıraktım. Saçlarımı bu haliyle seviyordum. Bavulumu alıp evden hızla ayrıldım.
~~~
Uçağın kalkmasını beklerken gelen yiyecek servisinden birkaç atıştırmalık ve sıcak çikolata aldım. Nihayet uçak kalkarken yiyeceklerimi bitirmiştim. Koltuğu yatay vaziyete getirip uyumaya karar verdim.
~~~
Yaklaşık 10 saatlik yorucu seyahatimden sonra Sanvon Kasabası'ndaki evime gelmiştim. Kasabaya girmek ve içerideki emlakçılarla konuşabilmek çok zordu fakat sahte kimliklerle bu benim için epey basit olmuştu.
Fazla dikkat çekmemek için küçük bir apartmanda daire almıştım. Fakat burada uzun süre kalmayacaktım çünkü fazla gürültülü ve bir o kadar da küçüktü. Apartmandan herhangi bir kurbanımı öldürevek ve apartman sahibine bu cinayetten dolayı korktuğumu ve artık burada kalamayacağımı söyleyip evden ayrılacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON ARMAĞAN
Mystery / ThrillerSanvon Kasabası'na... "Buraya yarım kalan işimi bitirmeye gelmiştim. Kasaba benden bir şeyimi almıştı ve ben onlardan her şeylerini alacaktım