Bolum yazmayi birkac gun daha erteleseydim arkadaslarim beni dovcekti tirsiorum hayddiiin bu bolum size bir hafta yeter
/"Bana beni tanıyormuş gibi baktı ve elleri ellerimi sarmaladı hiç bırakmayacakmış gibi. Ya da ben öyle sandım."
Ben neyin içine düştüm Allah aşkına?Mesela tam şuan ne için deli danalar gibi koşturuyorduk?
Yaklaşık 15 dakikadır koşuyorduk. Arkamızdan 10'dan fazla adam bizim peşimizden koşturuyordu. Gittikçe onlardan uzaklaşsakta hâla peşimizden geldiklerini biliyordum.
Yan gözle sağ tarafıma baktım gerçi bakmaya çalıştım çünkü bir hayli uzundu ve kafamı kaldırmam gerekiyordu. Gözlerini koştuğumuz bu süreçte bana hiç değdirmemişti, dümdüz yola bakmıştı hep. Hızdan dolayı hafif terli, kumral saçları alnına yapışmıştı. Ve ortaya dağınık bir görüntü çıkıyordu ama kötüden ziyade hoş duruyordu. Gözlerimi elimi tutan eline çevirdim, sımsıkı sarmıştı elimi. Tanımadığı bir yabancının elini bu denli nasıl sıkı tutabiliyordu ki? Gerçi tanıyıp tanımadığı aşikardı çünkü gayette beni tanıyormuş gibi bir havası vardı, yabancılık çekmemişti.
Daren'in ve sırığın birkaç arkadaşının da peşimizden koştuğunu biliyordum ama biz onlardan daha hızlıydık. İlerdeki dar sokak aralarından birine girdik hızla. Fazlasıyla dar bir sokaktı, dipdibe girmiştik bir anda. Yol boyunca ilk defa gözlerini gözlerime değdirmişti. Şimdi fark ediyordum bal rengi gibiydi, sarıya kaçıyordu fazlasıyla. Sağ elini kaldırıp duvara yasladı. Hiçbir şey söylemeden bakmakla yetindim sadece. Eli, kafamın biraz üstünde duruyordu ve tam tamına 20 saniyedir bakışıyorduk.
Kafasını hafifçe eğip dudağını kulağıma yaklaştırıp fısıldadı. "Sokağı kontrol edip geleceğim, beni burada bekle." dediğinde kafamı aşşağı yukarı sallayıp benden uzaklaşmasını izledim. Duvarların darlığından yan yan yürüyüp sokaktan çıktı. Derin bir nefesi ciğerlerime çektim. O ne biçim bakıştı be? Ben kendi kendimi sorgularken sokağın çıkışından sesler yükselmeye başladı. Daha çok hırpalanma, yumruk sesi gibiydi. Hızlı adımlarla yürüyüp sokağın çıkışına ulaştım. Kafamı hafifçe dışarı uzatıp çevreyi kontrol ettim. Sırık çocuk, bir adamın üstüne çıkmış yüzünü yumrukluyordu. Diğer bir adam ise yerde uzanmıştı ve fena hâlde benzetilmişti.
Sokağın başından koşarak gelen adamları gördüğümde olduğum yerden hızla çıkarak gelen adamın sağ gözüne yumruğumu çakmıştım. Adam, sersemleyip birkaç adım uzaklaşmıştı. O sırada arkamdan gelen adımları hissettiğimde dönüp adama kafa atmıştım. Sanırım kafam kırılmıştı, adamın saçı yoktu fakat kelliğine demir mi çakmıştı, bu neydi böyle? Adam yere düştüğünde önüme dönüp sersem hâlinden kurtulmuş bir şekilde bana yaklaşan adama karşılık dizimi hafifçe büküp kasığına geçirmiştim, hız kesmeyip bir tane de karnına tekme attım. O yere düştüğünde etrafıma bakındım, sırık çocuk ortalarda görünmüyordu fakat gelen bütün adamlar yerde yatıyordu. Sokakta biraz ilerlediğim sırada kolumda bir baskı hissetmiştim ve tam koluma baskı yapan eli çeviricekken sırık çocuk olduğunu fark ettim, bana buruşuk yüzüyle bakıyordu. Kolunu bırakıp ona dik dik baktığımda 'hayırdır' tavrıyla kafasını sallamıştı, "Asıl sana hayırdır, birader?" dedim sesimi hafif yükselterek. Cümlemi bölmesine izin vermeden hızlı hızlı konuşmaya başladım. "İlk öncelikle ne hakla sen benim elimi tutuyorsun? Sonralıkla ne diye bu zebani kılıklılar bizi kovaladı? Onu da geçtim mâdem adamlar seni istiyor, beni niye peşinde sürüklüyosun ha zeka pırıltılı şey seni, bi de" duruksayıp sesimi kısarak ekledim, "Adın neydi?" Dikkatle beni dinliyordu ve dinlerken bir an olsun gözünü benden ayırmamıştı, ona baktığımı fark ettiğinde kafasını hafifçe aşşağı yukarı sallayıp konuşmaya başlamıştı. "Öncelikle motorun soğsun be kızım, ne diye taramalı tüfek gibi konuşuyorsun? Sonralıkla," dedi. Beni taklit ettiğini anladığımda tip tip suratına baktım. Bakışlarıma karşılık olarak alayla sırıtarak devam etti. "İsmim dışında sorularını yanıtlayamayacağımı üzülerek belirtmek istiyorum." Cümlesinin bitimiyle beraber üst dudaklarını, içe doğru kıvırıp alt dudağını, öne çıkararak büzmüştü. Şuan tam bir şapşala benziyordu. Ona soru işaretlerinin dolandığı gözlerimle bakıyordum. Anlayamadığımı bildiğini biliyordum. Birkaç dakika olduğum yerde bir şey demeden ona baktım, o da bir saniye olsun gözlerini gözlerimden çekmemişti. Ortam çok garipti ve ben o bana baktıkça arkamı dönüp kaçma isteğimi bastıramıyordum. Ne diye bu kadar dikkatli bakıyordu ki?
Boğazımı temizleyip bir adım geriye giderek kendime geldim, acilen üstümdeki bu sersem hissi atmalıydım. O da gözlerini üstümden çekmişti. Etrafa bakarak birilerinin olup olmadığını kontrol etti. Etrafla işi bittiğinde bana arkasını dönmüştü, sırtıyla bakışıyordum şuan. "Hey," diye yükseldim bir anda. Omzunun üstünden hafif kafasını çevirip bana baktı. "Nereye gidiyorsun?" Diye sorduğumda, tuhaf tuhaf bana bakmaya başladı. "Bir önemi var mı?" Diye sordu. Neden böyle bir şey dediğini anlayamayarak cins cins ona bakmaya başladım. "Sence ben onu mu kastettim? Bu kadar şey yapıp hiçbir şey olmamış gibi gidemezsin." dediğimde "Bal gibi de giderim." diyip bir kaç adım atmıştı, sokağın çıkışına doğru yürüyordu. Bir an duraksayıp arkasından bakakalmıştım. Hiddetle, "Adını söylemeyecek misin?" Diye seslendim. Ne kadar da sinir bozucu bir adam. Söylediğimle beraber adım atmayı kesmişti. Ben sırtıyla bakışırken o yere bakıyordu. "Asrın." Diye mırıldandı.
Adı Asrın'dı, hoş bir ismi vardı. Bana adımı sormadı. Kaldığı yerden yürümeye devam ederek sokağın çıkışına adımladı. Biraz sonra sokaktan çıktığında söylenerek kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım. Tam bir mağara insanıydı, mağarana dön sırık. Benimle doğru düzgün konuşmamıştı bile, bakmakla yetinmişti hep. Erkekleri asla anlayamıyordum, çok yorucuydular. Gökyüzüne bakarken bir yandan da bulutların bir araya toplandığını fark ettim, bu da demekti ki yağmur yağacaktı.
Asıl merak ettiğim şey herkese mi bu kadar derin baktığıydı. Gözlerinin ne kadar dikkatlı baktığına şahit olmuştum. Belki de anlam doluydu, tanımadığım bir adamın bu denli bana derin bakması, garipti. Koca bir garip.
"Sen ki sevgilim, bu bakışların anlamını asla anlayamayacaksın."
Bu bolumu gecenin besinde yaziorum uyuyamadigim icin. degerim bilinsin ltfn tanisma sahnesini begenmeyen benimle muhattap olmasin ok???? Bunlari dusuncem diye ter basti beni, eglenmek icin yazdigim bu kitabi zehir edip bol bol aglamali sahne yazarim yaparim oyle cilginliklar. Neyse artik bolum bolum diye basimin etini yemeyin bir hafta yeter bu size taam mi salin beni elifcigime ozel sirf yalvardi diye (tehdit edildim evimi bascak korkusundan) bolumu 918 kelimecikli yazdim. Sonraki birkac bolumde bir iki bilindik klise yazasim var, kliseleri severiz🤭🤭 hadiididi optum baisisi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlar Kadar Sen
Romance"Ne olmuş bana biliyor musun?" "Ne olmuş sana bilmiyorum." "İçim dışım sen olmuşsun, haberim yokmuş."