Ayol başladığınız tarihi yazmayı unutmayın.
18.08.2022 Kitaba devam ettiğim tarih 04.08.2023
/Saçlarımı tararken mesaj sesiyle telefonumu açtım. Daren'den mesaj gelmişti.
Dalincik; Kapıdayım.
Mesajı görünce gözlerimi devirerek telefonu masaya bıraktım. Habersiz gelmesinden hiç hoşlanmıyordum. Ayaklarımı sürüye sürüye kapıyı açtım.
"Hadi kız, çekil kapıdan dondum." hafif yana kayarak geçmesine izin verdim. Kapıyı kapatıp peşinden gittim, çoktan koltuğa yayılmıştı.
"Ee ne oldu?" diyerek konuya girdim, neden geldiğini tahmin edebiliyordum.
"Eesi şöyle şimdi ben çok sıkıldım böyle düşündüm taşındım, aklıma sen geldin dedim ben canım arkadaşım Mira'ya gideyim." Sözünü keserek cevap verdim. "Kısacası dışarı çıkmak istiyorsun." dedim. Sözün uzatılmasından nefret ediyordum.
"Eh beni tanıyorsun. Hadi yürü git, giyin. Karaoke barına gidelim." Ciddi misin sen ya? "Şu havada bırak dışarı çıkmayı, burdan mutfağa bile gitmem." Reddetmemi bekliyormuş gibi hızlıca cevap verdi. "Arabam kapının önünde. Lütfen iki gün sonra göreve çıkıcaz zaten, eğlenmeye ihtiyacımız var. Kendini çok kasıyorsun." Göreve sayılı günler vardı ve her seferinde gerilmeden duramıyordum.
"Pekala, bekle üstümü değiştireyim."
Hızlıca odama çıkıp dolabımı açtım. Siyah, deri pantolonumla siyah, bol kazağımı giydim. Saçımı da at kuyruğu yapıp aşağı indim.
"Hadi çıkalım." diyerek hafif topuklu, siyah botlarımı ayağıma geçirdim. Kapıyı açar açmaz rüzgar saçlarımı dalgalandırdı. Daha fazla beklemeden arabaya bindim çünkü tabiri caizse götüm donmuştu.
Daren, arabayı çalıştırırken bende spotify hesabımı arabaya bağlayıp kurcalamaya başladım.
Sonunda Nilüfer'in "Son Arzum" şarkısını açıp sesi fulledim.Camı açarak yüksek sesle söylemeye başladım.
"Son arzun nedir diye,
Gelip de bana sorsalar,
Gözlerime bakıp da,
Her şeyi anlasalar."Yol boyu bağıra bağıra şarkı söyleyerek geçirdik. Araba asfaltta tiz bir ses çıkartarak durduğunda, kapıyı açıp dışarı çıktım. Daren'de indiğinde hızlı hızlı yürüyerek hatta koşarak içeri girmiştik.
İçerisi çok daha ferah ve temizdi. Duvarlarda gri ve mavi tonları kullanılmıştı. Muhtemelen yeni açılmıştı. Daren, koluma girdiğinde boş bir masaya geçip garsona seslendim.
"İki tane soğuk limonata." Garson başını sallayarak uzaklaştı. "Ne yapmayı planlıyorsun?" diyerek Daren'e döndüm. "Kendini kasma, sahneye çık ve şarkı söyle." Dediğinde başımı sallayarak sahneye döndüm. Sahne alıcak olan insanlar için ses sistemini ayarlıyorlardı. Limonatalar geldiğinde, kolumu başımın altına koyarak masaya yaslandım. Daren'in konuşmasıyla yan tarafa döndüm.
"Kendini çok yıpratıyorsun farkında mısın? Görev zaten iyi geçicek, plan gayet güzel bunu sende biliyorsun ama kendini sıkmaktan alıkoyamıyorsun." Bunların zaten farkındayım. "Elimde değil. Herkes bana güveniyor ister istemez geriliyorum. Yapamayadabilirim ve bu ihtimal canımı sıkıyor." Daren'i anlayabiliyordum, o sadece benim iyiliğimi istiyordu. Gözlerini kapatıp açtı, beni anlamaya çalıştığını biliyordum.
Sahnedeki adamın karaoke yapmak isteyenlerin sahneye gelmesini istiyordu. Daren'e baktığım da elini sallayıp beni ittirdi. Ayağa kalkıp merdivenleri kullanarak sahneye çıktım. Sahnedeki adam beni gördüğünde gülümseyip yanıma geldi.
"Yapman gereken tek şey grubun yanına gidip şarkının ismini söylemek." Bunu zaten biliyordum ama kabalık olmasın diye başımı sallayıp adama gülümsedim. Seyircileri şaşırtıp gitaristin kulağına fısıldadım. "Gitarını ödünç alabilir miyim?" İlk önce kafasını kaldırıp gruba baktı sonra kafasını sallayıp gitarı bana uzattı. Diğerlerine şarkıyı söylediğim de şarkıya giriş yaptım.
Parçanın adı "It's snowing like it's the End of the World" idi ve şarkının sözü yoktu. Genel olarak gitar soloydu. Bugün şarkı söylemek yerine hünerlerimi göstermek istemiştim.
Hani hayatı sorgularken arkada bir şarkı çalar ya işte benim için bu şarkı çalıyordu her seferinde. Şarkıda hem insan hüznü hem de öfke bulunuyordu bana göre. Şey gibi düşünün ölümünüze 12 dakika kalmış ve bu müziği dinliyerek hayatı sorguluyorsunuz en sonunda kalbiniz atmayı bırakıyor ve o 12 dakika sonucunda gözlerinizi kapatıyorsunuz. İşte onun gibi bir şey.
Gözlerimi kapatarak kendimi notalara bıraktım. Gittikçe notalar hızlanarak daha yüksek ses çıkarmaya başladı. Etrafta ne olup bittiğini bilmiyordum fakat gözlerin üstümde olduğunu hissediyordum.
Müziğin sonlarına doğru gözlerimi açıp etrafa baktım. Herkes alkışlamaya başlamıştı. Tahminimden daha çok beğenilmişti. Kısa bir tebessüm ederek gitarı yanımdaki çocuğa verdim. En başından beri bateristin garip bir şekilde bana baktığını fark etmedim değil. Anlamdıramadığım bir gariplik.
Adımlarımı hızlandırıp sahneden inerek Daren'in yanına oturdum. "Fazlasıyla iyiydin." diyerek övgülerini eksik etmedi.
Bu geceyi de kazasız belasız atlattığımıza göre artık rahat bir soluk alabilirdim. Derken dışardan silah sesi gelmeye başladı aynı zamanda yangın fıskiyeleri devreye girmişti. Demek ki neymiş erken konuşmicakmışız. Kafamı duvarlara vurmak istiyordum.
Daren'le küçük bir bakışmanın ardından belimden silahımı çıkartıp etrafı incelemeye başladım. İnsanlar çığlık atarak saklanmaya çalışıyordu. Cidden bağırmasanız olmuyor mu? Masanın altında ağlayan şu solist miydi? Ah, ciddi misiniz? Pekala. Silah sesleri tekrardan yükseldiğinde bu sefer içerden geliyordu. Hafif kilolu, kel bir adam aptal aptal sırıtarak göz gezdirdi. Ne bakıyon simit var poğaça var dememek için kendimi zor tuttuğumu bir ben bir Allah bilir.
"Herkes kapasın çenesini!" diye bağırdı meymenetsiz. Emrin olur paşam sonuçta elinde bir silah yok ve şuan emniyeti açık değil, aynen. "Ne istiyorsunuz?" diyerek konuya daldım. Bir de seni dermiş, anıra anıra gülerdim. "Bana ait olan bir şey var burada." Ne kadar da açık sözlüsün, gözlerim yaşardı. "Açık açık söylesene birader." diyerek sağ ayağıma ağırlık verdim. Milletin işi gücü yok bunu beklicek, oldu canım başka? "Yanisi şu baterist çocuğu verin bana." Heh işte bunu beklemiyordum. Baterist çocuğa dönerek konuştum. "Pişt çocuk, sen bu adamı tanıyor musun?" Çocuk bana sadece bön bön bakmakla yetindi. Cevap verse geberir zaten. Sırtımda hissettiğim bir silah mı acabası? Derken refleks olarak silah tutan adamın bileğini çevirip sırtında birleştirip yere ittim.
Allah'ım ben yanlış mı görüyorum yoksa sahneden üstüme atlayan şu baterist çocuk mu? Lan elimi tuttu.
Çocuk beni adeta sürükleyerek koşturuyordu. Arkamızdan çocuğun grubu ve Daren koşuyordu. Her şeyi geçtim madem bu bateristi istiyolar, bu çocuk beni niye peşinde sürüklüyor Allah aşkına?
Bölüm Sonu
Edd merhabalar saygılar sevgiler bu kurguyu kafamı dağıtmak için yazıyorum çokta şey etmeyin. Hadi baiss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlar Kadar Sen
Roman d'amour"Ne olmuş bana biliyor musun?" "Ne olmuş sana bilmiyorum." "İçim dışım sen olmuşsun, haberim yokmuş."