thirteenth slice

647 82 79
                                    

Pizza:
Seonwoo, git babandan özür falan dile tanrı aşkına.

Bak bunu diyecek son kişiyim belki ama ciddiyim.

Seonwoo:
Özür dileyecek bir şey yapmadım ki ben.

Pizza:
Biliyorum ama...

Böyle oluyor mu sence?

Seonwoo:
Gayet de oluyor.

Pizza:
Seonwoo, burada çalışman yetmiyormuş gibi gündüzleri markette yarı zamanlı çalışıyorsun. Okulda kütüphane görevlisi olup her gün o rafları düzenlemenden bahsetmiyorum bile.

Seonwoo:
İki yıldır bu okuldayım kütüphaneye hiç gitmemiştim.

Hasret gideriyoruz.

Hem kitap da okuyorum.

Bu arada rus klasiği önermem fazla fakir kurgu var. Gerçeklerden biraz uzaklaşmak lazım.

Cebimde birkaç won, sırtımda da yırtık bir palto var. Yenisini alamadım. Bütün paramı sojuya yatırdığım yetmezmiş gibi bir gece han nehrinin yanında yürüyüşe çıkmışken çalgıcı bir kadına önce dikkatimi ardından ise bütün paramı kaptırdım. Adeta ceplerimi boşalttım. Üşüyorum. Bu kış evden çıkmasam iyi olacak.

Pizza:
Ne saçmaladın sen şimdi?

Seonwoo:
Hayatımdan bir kesit okudum sana.

Pizza:
Sen,.. Kafayı yemeye başladın.

Seonwoo:
Hiç olmadığım kadar mutluyum, Riki. Eğleniyorum işte.

Pizza:
Eğlenmek için beş parasız mı kalman gerekiyordu?

Para mutluluğu satın alamaz deme buradan bi' uçarım sana!

Seonwoo:
Tamam, demedim.

>Eğlenmek için beş parasız mı kalman gerekiyordu?
Hayır, hoşlanmadığın benliğimden(!) sıyrılıp ondan kurtulmak için bunu yapmam gerekiyordu.

Pizza:
Hoşlanmadığın mı?

Seonwoo:
Evet.

Ama geçmişi hatırlayarak kendimi yine üzemeyeceğim.

Pizza:
Ben sana senden hoşlanmadığımı söylemedim.

İnsan olarak yani.

Seonwoo:
Bunu direkt söylemene gerek yok, Riki.

Söylediklerinin ardındaki hislerin açıktı. Gördüm.

Pizza:
Ben seni üzmek için söylemedim.

Seonwoo:
Üzüntümün sahte olduğunu söyledin, Riki.

Her şeyimi yalanladın.

Tamam, belki hâl ve tavırlarım başta kabaydı. Düşüncesiz davrandığımı da kabul ediyorum.

Yine de... Bilmiyorum.

ᴄᴀɴ ɪ ᴏʀᴅᴇʀ ᴀ ᴘɪᴢᴢᴀ? • sᴜɴᴋɪ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin