"Ne saçmalıyorsun sen?"dedim sinirle, bu kadar ileriye gitmişken ciddi miydi? Değişik bir biçimde bana bakıyor gibiydi, sanki zorlanıyor gibi. Bu komik düşünceyi attım kafamdan, öyle olsa durdurmazdı.
"Duydun, bunu bu gece yapmayacağım."
Histerik bir şekilde güldüm ve kucağından yan koltuğa kaydım. Bu onun kendi başına yapacağı bir şey miydi? Benim arzum, isteğim? Bunları ona söylemedim, çünkü neyi değiştirecekti? Hatta belki sinirlerime hakim olamayabilirdim, sakinleşmek için derin bir nefes aldım.
"Neden?"
"Çünkü seni cinsellik için kullanmak istemiyorum."
Gözlerinde biraz önceki arzu yoktu, aksine bakışları gayet kararlıydı; ben onun için öyle düşünmüyordum ki. Bu öyle bir şey değildi ama bunu ona açıklamayacaktım, belki de bahanesi buydu. Eğer öyle olmasa o seviyeye gelmezdik, acaba yetersiz mi gelmiştim? İstememiş miydi? Fazla mı kolay görmüştü beni? Aklıma gelen ihtimalleri uzaklaştırmaya çalıştım, şuan geçmişe dönüp ağlama krizine girebilir veya onunla tartışabilirdim. Sakinleşmek için bir kez daha nefes aldım.
"Benim ne düşündüğümü sordun mu? Ben kendimi kullandırtacak bir obje miyim? İkimiz birbirimizi isteyince bu kullanmak mı oluyor? Belki de senin bahanendir tabii, tatmin edememişimdir. Ve-"
Aldığım nefesler işe yaramamıştı, beynimdeki düşünceler bastırılamamış aksine taşmıştı. Çabuk öfkelenip insanlara kusmayı kontrol edemiyordum. Diğerlerine diyemediklerimin acısı olabilirdi, içimde bekleyen hep göstermem gereken tavır da olabilirdi. Bilemiyordum ama incinmiş, yetersiz hissetmiştim. Ben bu duygularla ona çıkışırken o endişeli bakışlarıyla bana bakmış, yatıştırıcı ses tonuyla sözlerimi kesmişti.
"Senin hakkında böyle çirkin şeyler düşünmedim asla, sadece bir şeyleri hızla yaşayarak tüketmek istemedim."
Yapmacık bir şekilde gülümseyip 'hı hı' diye mırıldandım, edebiyat yaparak geçiştiriyordu aklınca. Dram yapıyor gibi, abartmış gibi duruyor olabilirdim ama uzun aradan sonra ilk defa düzgünce konuştuğum biri tarafından kısmen reddedilmiştim. Bunu daha fazla düşünüp karşısında ağlamamak için arabadan inmeye yeltendim ancak durdurmuştu.
"Gidecek misin?"
Ona döndüm, yüzüme ukala gülümsememi yerleştimeye çalıştım. Çünkü hayatımda uzun zamandır her şeyi böyle hallediyordum, umursamaz rolü oynayarak. O ise ciddiyetle bana bakıyordu.
"Bu gece için kendime daha iyi bir seçenek bulacağım."
Onun ise yüzü şaşkın bir ifade almış sonrasında o ifade yerini alaylı bir ifadeye bırakmıştı.
"Öyle bir seçenek olduğunu sanmıyorum."
Şaka mı yapıyordu? Böyle bir anda bunu mu söyleyecekti? Ona kocaman açılan gözlerim ve yüzümdeki dehşet dolu ifadeyle bakıyordum. O ise istifini bozmadan aynı lakayıt tavırla bana bakıyordu.
"Siktir git."
Bir şey söylemesine fırsat vermeden kapıyı çarparak arabasından indim. Arkamdan inip konuşmaya bile tenezzül etmeden gitmişti, git deyince gidecek miydi cidden? Zaten yapacağı bir açıklama yoktu ama çabalamasını isterdim. Bundan nefret ediyordum, ne kadar uğraşırsam uğraşayım içimdeki ilgi açlığı çeken o küçük kız bir taraftan çıkıyordu.
___
"Ben çirkin miyim?"
Ağlamaklı sesimle yanımda oturan adamı bara geldiğimden beri darlıyordum, içtiğim ilk shottan beri kendimce bir şeyler anlatıyordum. Yemekte zaten üç kadeh şaraptan sonra bir de shot sersemletmişti, bünyem hassastı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Philophobia (Daddy Issues +18)
Romance"Her şeyi bilip haddini bilmiyorsun küçük kız." Alayla söylediği şeye karşın kollarımı bağdaştırıp bilmişlikle sırıttım. "Ben hiçbir zaman haddimi bilmem." Kafasını gülerek sağa sola salladı ve yavaş adımlarla yaklaştı. Dibime kadar geldiğinde konu...