Evinin kahve rengi mutfağında omletini karıştıran Devrim, bir yandan da arkadaşıyla görüntülü konuşmaya çalışıyordu. Siyah örgülü ince şalı üzerinde hipnoz edercesine sallanırken, sessiz tavrıyla konuşan arkadaşını dinliyordu."Sanırım her ikiniz de duygusal tepkilerle hareket etmişsiniz. Başlangıçta belki haklı olabilirsiniz, fakat senin pozisyonun için bu tarz davranışlar pek profesyonelce gelmiyor, değil mi?” Konuşan arkadaşı Ekin oldukça olumlu ve esprili bir insandı. Genellikle işinden vakit bulduğunda arkadaşlarıyla birlikte gezip tozmaktan hoşlanan sıradan bir iş kadınıydı.
"Ben de farkındayım..." omleti ısınmış tavaya döktü ve konuşmaya devam etti. "ama bazen bir şeyin doğrusunu bilmene rağmen burnunun dikine gitmeye devam edersin ya bu da o durum işte ve en nefret ettiğim şey insanların haddine olmayan şeyler hakkında konuşması." Kendi kafasında pek profesyonelce olmayan davranışlarına bahane aramakla meşgul iken buzdolabının kapağını açtı. Dolaba göz gezdirirken kahvaltılık bir şeyler arıyordu ama aradığını pek bulduğu söylenemezdi. İçinde sadece bir iki sebze, kahve ve süt kutusundan başka bir şey yoktu.
Süt kutusunu eline alıp salladı. Yarısının dolu olduğunu fark ettiği sütü koklarken burnuna keskin bir koku ilişti. Yüzü kendisinden bağımsız ekşitirken mırıldandı, “Galiba alışverişe çıkma zamanım geldi.” Sütü çöp poşetine atarken konuşmasına devam etti, “Ayrıca sen ne diyecektin?“ Kızartılmış ekmekleri ve omleti alıp kahvaltı masasına oturdu.
"Doğru, şimdilik bu meseleyi bir kenara alalım. Asıl meseleye gelelim. Uzun zamandır bu konuşmayı yapmak istiyordum. Artık sence de biraz işinden uzaklaşma zamanı gelmedi mi? Eskisinden daha fazla kafayı işinle bozmuş gibi görünüyorsun. Örneğin şu an hala telefonundaki elektronik mektuplara bakıyorsun."
Ekin konuşmasını sonlandırırken umutsuzca Devrim'i inceliyordu. Sakin ifadesini sabit tutmaya çalışırken konuşmaya devam etti.
"Neyse... Diğer konuya gelelim. Neden farklı aktiviteleri denemiyorsun? Ne bilim, yeni insanlarla tanışmak veya yerler keşfetmek gibi mesela… Bence kafan da biraz dağılır..." Ekin konuşmasını bitirdiğinde, arkadaşının sözlerinden pek etkilenmeyen Devrim, gözlerini boş boş ekranda dolandırıp telefonuna bakmaya devam etti."Sen beni dinlemiyorsun, değil mi? Ciddi misin Devrim?" Her zaman güler yüzlü olan ifadesi giderek ciddileşmeye başladı. "Eğer dediklerimi dinleyemeyeceksen, bir daha beni tavsiye almak için arayamazsın, haberin olsun." Ekin sinirli konuşmasını bitirip görüşmeyi sonlandırdı.
Devrim kızarmış ekmeğine reçel sürerken mırıldandı, ''İyi de beni o aradı. Ben tavsiye vermesini istemedim ki'' diye düşünürken reçeli ağzına atıp mırıldanmaya devam etti, "Neyse, siniri geçince arar zaten." Ekin, çok güleryüzlü biri olmasının yanında oldukça hızlı sinirlenen fevri biriydi.
Omzuna attığı şalı kenara koyup kahvaltısını yapmaya devam etti. Yemeğini bitirdiğinde yatak odasına doğru ilerledi. Oda ağırlıklı olarak mavi ve açık kahve renkleriyle döşenmişti. Odanın ortasında geniş, koyu renkte Visco bir yatak bulunuyordu. Sağ duvar kısmında küçük bir kitaplık ve nerdeyse iki duvarı kaplayan köşeli bir dolap yer alıyordu.
Devrimin gözlerini köşe dolabındaki kıyafetlerde gezdirirken içinden çıkardığı oversize kesim beyaz tişörtü ve koyu lacivert çizme paça pantolonu üzerine geçirdi. Köşe dolabının hemen yanındaki küçük takı dolabından en sevdiği beyzbol şapkasını kafasını geçirdi. Giyim tarzı çoğunlukla minimalist ve zarif duruşlu kıyafetlerden oluşuyordu.
Yavaş adımlarla alt kata inerken, holdeki ayakkabı dolabının üzerinden araba anahtarını alıp garajdaki arabasına bindi. Zincir marketlerin yolunu tutarken listesindeki müziklerden birini açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kadın Patron
General FictionHikaye, 3 genç kadının önündeki engellere rağmen şirket kurmasını anlatmaktadır. ~ Başarı hikayesidir.