0.1

18 0 0
                                    

Karanlık, karanlık gözlerinizi kapattığınızda aklınızda beliren tabirdir. Eğer gözlerinizi çok fazla sıkarsanız gözlerinizi açtığınızda bulanık görmeye başlarsınız.

Görmek istediğiniz şeye göre tasarlanır dünya. Herkesin gözü aynı rengi görse bile aynı duyguyu hissetmez.

Karanlık size göre nedir bilemiyorum. Sadece beni boğduğunu hissediyorum. Kaçmaya çalışıyorum ama nafile çünkü tam olarak neyden kaçtığımı bilmiyorum. Bu yüzden korkuyorum gözümü kapatmaktan, bilinçaltımın beni neye sürükleyeceğini bilmediğimden.

Neden bu zırvalıkları konuşup duruyorum diye düşünüyorsunuzdur. Annemlerin öldüğü günden beri saçma salak kabuslar görüp duruyorum. Onlar öldürüldüğünde bu anlaşma yeni yapılmıştı. 9 yaşındaki bir çocuk ailesinin ölümüne şahit olmuştu. Her ne kadar yetişkin olmaya yaklaşıyor olsam bile her defasında başka bir şekilde öldürüldüklerini görüyorum.

Bu yüzden karanlıktan korkuyorum. En istemediğim travmaları gün yüzüne çıkartıp duruyor.

Tabi o olaydan sonra bizim kasabadan 15km ötedeki çocuk psikoloğuna gönderildim. Gerçi bir faydası olduğunu söylemem, olaydan kaynaklı 1-1,5 sene konuşmamıştım.Tabi o sırada okula da devam etmek zorundaydım.

Diğer bütün çocuklar benimle alay ederken Jeon Jungkook benim hep yanımdaydı. Çocuklar konuşamıyorum diye benimle alay ederdi o ise o çocuklara günlerini gösterir ve bana en sevdiği çilekli lolipopunu verirdi.

Her neyse yatakhane görevlisi gelmeden kalkmam gerekiyor artık. Odada iki kişiydik ama odalar küçüktü bu yüzden içeriyi havalandırmayınca içeride durulmuyordu. Yataktan kalktım ve camı açtım. Camı açar açmaz Kook'un  ağıtları başlamıştı. "Çok soğuk uyuyamıyorum lütfen kapaat." Onun bu haline gülerek " Havasızlıktan ölmek mi istiyorsun hm?"

Yatakta yuvarlanıp durdu ve dudaklarını büzdü. " Of ya tamam sen yarın görürsün ama." aynen aynen anlamında kafamı sallayarak yatağımı havalandırıp düzelttim.

Saat 07.30du kahvaltıya yarım saat kadar vardı o zamana kadar kasabanın asla sıcak olduğunu görmediğim suyuyla duş aldım.Kan emiciler sizi öldürmese bile bu dondurucu soğuk kesinlikle öldürürdü.

10 dakika kadar duşta kalmış ardından üstüme krem rengi boğazlı kazak ve kahverengi kargo pantolon gitmiştim.

Kookta ben çıkana kadar giyinmişti o genelde akşamları girerdi çünkü akşamları yakarlardı kazan dairesini.

Telefonunda bir şeylere bakıyordu kafamı uzattım ekranına doğru. Tahmin ettiğim gibi Kim Taehyung adlı safkan vampirden hoşlanıyordu. Onu uyarmama rağmen birkaç kez denk gelmişlerdi ve onun da bir şeyler hissettiğinde yemin edip duruyordu.

Bu ne bizim gibiler için ne de onlar için olası bir ilişki değildi o yüzden onu düşünmemesi için onunla sürekli kasabadaki oyun merkezine gidiyordum. Garip bir şekilde oyun oynarken gerçek dünyadan soyutlanıyor ve hırslanıyordu.

Kafamdaki havluyu yatağıma fırlatıp "Ders çıkışı oyun oynamaya gidelim mi hm ben öderim bugün." gülmüştü ama sevinmişti de. Onunla benzer şeyler yaşamıştık ama o benim aksime yaşam enerjisinden hiçbir şey kaybetmemişti. Umursamaz demiyorum çok kez yatağıma gelir ve annesiyle babasını anlatmaya başlar. Gerçekten küçücük bir çocuk, bu yüzden onu o Kim Taehyung adındaki kan emiciye yem etmeyi düşünmüyorum ya da herhangi birine.

Yanaklarını sıktım ve güldüm. " Hadi kalk şimdi aşağı inmezsek oyun oynarken açlıktan bayılırsın."

Ciddi ifadesiyle" Ben çok güçlüyüm bir kere." demişti. Kafamı kesin öyledir şeklinde sallamış ve birlikte yemekhaneye doğru ilerlemiştik. Yemekhanenin yemekleri kötü değildi ama mecbur olmasam yiyeceğim tarzda yiyecekler olduğunu sanmıyorum. Kook ise iştahla yemeğini yiyordu. Yerken onu izliyordum küçük bir çocuk derken boşuna dememiştim.

Ağzındaki yemekle birlikte konuştu
"Ya sende yesene jimin shi sonra açlıktan bayılan sen olucaksın."

"Peki peki." yemeğimi bitirmiştim. Jimin de bitirince yukarı çıktık. Ders başlayacaktı. Biz yerimize oturduğumuzda köşedeki Jackson'ın sesini duydum.

"Pşşt ibneler güzel uyuyabildiniz mi?"

Kook yumruğunu sıkıyordu, ne kadar sinirlense bile Jackson onu tuzla buz ederdi. Jackson'a ifadesiz bir şekilde "İşine bak Jackson." masamıza gelip ellerini masaya koyarak o salak gülüşünü takındı. "Yoksa naparsın bana da mı sokarsın?" demesiyle yumruğumu yüzüyle birleştirmem bir olmuştu. Ben bunlardan etkilenmiyorum ama dediğim gibi Kook üzülüyordu. Ona sürekli kimi sevdiğinin kimseyi ilgilendirmediğini söylüyordum.

Jackson üstüme doğru yürürken Jackson'ı bir elin kavraması bir oldu. Daha önce görmediğim bir yüzdü. Ve ne ara aramıza girdiğini bile anlamamıştım. Büyük ihtimalle Jackson da bunu sorguluyordu çünkü. "Sen de kimsin lan!?" çok soğuk bir sesle konuşmuştu, soğuk ve tok.

"Ben Min Yoongi."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 09, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

I see red Yoonmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin