2》neden yalnızsın

523 80 124
                                    

[Jisung'dan]

Arkadaşlarıma attığım mesajdan sonra hemen yerimden kalkıp dolabıma gittim. Saçma durmamasına önem göstererek hızlıca en normal kombinimi yapıp aynadaki kendime döndüm, normal kıyafetlerle bile şık duruyordum. Çıkardığım giysileri ve yatağımı topladıktan sonra lavaboya gittim ve saçımı yapmaya başladım. Dağınık saçlarımı tarakla düzeltip güzel bir şekil verdikten sonra lavabodan çıkıp odama girdim. Belli belirsiz bir rengi olan dudak nemlendiricimi sürdüm. Telefonumu, cüzdanımı ve ev anahtarımı alıp evden çıktım.

Evde tek yaşadığımdan eve girip çıktığım saatler sorun olmuyordu. Annem ve babam başka şehirde yaşıyor ve bana düzenli olarak para yolluyordu. Ama yolladıkları para bana yetmediğinden haftada üç gün okuldan sonra kafede çalışıyordum.

Lunaparka gitmek her türlü güzel olsa da tek gitmek biraz can sıkıcı olabiliyordu. Tek gittiğim için üzülsem de aynı zamanda lunaparka gittiğim için seviniyordum. Lunapark evime yirmi beş - otuz dakika uzaklıktaydı. Zaten otobüsle gidiyordum.

Otobüs durağına geldiğimde oturup beklemeye başladım. Durakta kimse yoktu. Beş dakika geçmeden otobüs geldi. Oturduğum duraktan kalkıp otobüse bindim. Tam otobüs kalkacakken koşa koşa durağa doğru gelen benim yaşlarımda birini gördüm, nefes nefese gözüküyordu. Şoföre gelen birinin olduğunu ve beklemesini söyledim. Çok geçmeden o çocuk da binince otobüs kalktı. Ben de ilk hangi alete binsem diye düşünmeye başladım.

[...]

Otobüs ineceğim durakta durduğunda otobüsten indim. En başta otobüse binmesi için şoförü durdurduğum çocuk da benimle birlikte inmişti. Durağın biraz ötesinde lunapark vardı. Beş dakikalık mesafeyi hızlıca yürüyüp sonunda lunaparka varmıştım. Girişindeki koca tabelaya bakıp gülümsedim. Giriş kapısında büyük ve renkli harflerle lunaparkın ismi yazıyordu. Neden bilmiyorum ama bu tabelayı her gördüğümde içimi huzur kaplıyordu.

Lunaparka girdikten sonra kahvaltı yapmadığım aklıma gelmişti. Lunaparkın büfesinden bir sosisli ve kola aldıktan sonra masaların birine oturup yemeye başladım. Bir an önce yiyip evden beri aklımda olan gondola binmek istiyordum. Olabildiğince hızlı bir şekilde yedikten sonra kalan kolayı kafama diktim ve büfeden çıktım. Jeton almak için sıraya girdim, önümde üç kişi vardı. Fazla geçmeden sıra bana geldiğindeyse görevliden altı jeton isteyip parayı uzattım.

Jetonlarımı aldıktan sonra gondola doğru yürüdüm. Gondola bakan görevliye jetonu uzattıktan sonra sıraya girdim. Hafta sonu olduğu için kalabalıktı. Önümde uzun bir sıra vardı fakat yapacak bir şeyim yoktu. Ben sıraya girdikten sonra arkamdaki kişi koluma tutundu. Kim olduğuna bakmak için arkamı döndüğümde otobüsteki o çocuk olduğunu gördüm. Hemen elini kolumdan çekti.

"Kusura bakma ayağım takıldı, düşüyordum."

Gülümsedim ve cevap verdim. "Sorun değil."

Önüme döndüm ve sıramı beklemeye başladım. Neyse ki hava sıcak değildi. Benden önce iki tur bitmişti ve şimdi sıra bendeydi. Gondola her bindiğimde büyüleniyor gibi hissediyordum. Küçükken hep uçabilmeyi isterdim. Gondol beni uçuyormuş gibi hissettirdiği için küçüklüğümden beri favorimdi. Benden önceki insanlar tek tek yerleştiğinde sadece iki kişilik yer kalmıştı. Ben de hemen gidip kalan yerlerden birine oturdum. Otobüsteki çocuk da yanıma oturdu. Her turda yeni bir şarkı açılıyordu. Benim turuma denk gelen şarkı ise Katy Perry'den Firework idi.

Bu şarkıya bayılıyordum. Baştan sona ezbere biliyor ve sözlerini çok seviyordum. Şansıma denk gelmesi bugüne güzel başladığımın göstergesiydi, nedense şansa çok inanırdım. Güvenlik demiri üstümüze indikten sonra gondol hareket etmeye başlamıştı. İlk başta yavaş yavaş ileri geri sallanıp daha sonra hızlanacak ve gittiği mesafeyi arttıracaktı, hareketlerini ezberlemiştim.

gondol // minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin