yine her zaman oturduğumuz parka gelmiştim. öylece anılarımızın geçtiği yerleri izlerken sen beliriverdin. hayal sandım ama hayal olsaydın orada değilmişim gibi beni görmezden gelip öylece yanımdan geçip gider miydin?
ben ıssız bankta göz yaşları içinde otururken senin kahkahaların etrafı sarıyor, gün batışına kahverengi ve yeşil renk katarak mükemmel bir manzara yaratıyordu.
bakarken içerisinde kaybolduğum o güzel gözlerin bana bakmıyordu, ayrı masalarda ayrı insanlardık artık. ruhum orada öylece seninle kalırken dsha fazla dayanamayarak kalktım.
sen benden nefret etsen de, iki yabancı olsak da orada seninle saatlerce oturmayı yeğlerdim theodore.