BÖLÜM 2 : ANNELER VE DÜŞMANLAR

9 1 0
                                    

Anneler ve Düşmanlar

Müzik
Tarkan kuzu kuzu
Şaka yapıyorum istediğinizi dinleyin:))

ANNELER VE DÜŞMANLAR

Vazgeçmeyecekti, o yaşayacaktı. Belki de çölde suyun olmayışı yalandı. Herkes bir yalana inanmış ve denememişti. O deneyecekti. Herkesin inandığı lanet kuralların canı cehennemeydi.  Tanrı Bir sürü kum tanesinin içinde bir su damlasını çok mu görmüştü onlara?

                                
              BÖLÜM 2:ANNELER VE DÜŞMANLAR

Annem sòylenmeyi bırakacak gibi görünmüyordu bu nedenle dışarı çıkma kararı aldım. Eskileri,yaşananları ve özellikle ablamı hatırlamak zaten yorgun olan ruhumu daha çok yormuştu. Ben de evin kapısının önüne çıktım.

Bizim köy denize kıyısı olan bir yerde. Deniz yürüme mesafesinde ancak suyu o kadar güzel değil ve bakımsız ki kimse yüzmek istemiyor. Sadece bizim köylü toplaşıp belki yılda bir kere,önemli bir olay olduğunda giriyor. Onun dışında kimse giremiyor. Laf ediyorlar sonra çünkü. Bayram seyran değilmiş de ne işimiz varmış denizde. Dile düşünce de kırk yıl kurtulamıyorsun zaten. Arada sırada piknik yapmaya sahile inenler de yok değil. Ancak akşam denizin oraya gidenlerin kısmeti kapanırmış inancı var. Bu nedenle akşam kimse gitmiyor.  Ya da en azından biri hariç kimse.

Kapıyı tekrar açtım. Annem içeride koltukta uyuyakalmıştı,ses çıkarmamaya dikkat ederek odadan hırkamı ve mutfaktan çekirdeği aldım. Babama selam vererek evden çıktım. Babam nereye gittiğimi sorgulamazdı. Hatta nereye gittiğimi bilse beni desteklerdi. Köydeki insanların düşünceleri onun için önemsizdi.  

Yavaş yavaş ve arkamı kontrol ederek yürümeye başladım. Amacım aslında görünmeyen bir yerinde oturup çekirdek çitlemekti. Ancak benden bağımsız boşanan gözyaşlarım daha sahile varmadan boşalmaya başladı.

Özlüyordum onu.

Dalgaların sesi hıçkırıklara bastırırdı aslında ama ben o kadar çok alışmıştım ki sessiz ağlamaya,sürekli içimden ağlamaya ve hatta ağlamayıp gözyaşlarımı daha doğmadan öldürüp bir tabutun içine koyup o tabuta minnet duymaya. Ben aslında sesimi çıkarmamaya ,ağzım ve gözlerimin hareketlerinin uyuşmamasına
Sanki dışım bir gül bahçesiymiş gibi görünürken o güllerin altında mezar saklamaya o kadar alışmışım ki. Meğer o güllerde mezarları süslüyormuş bilememişim.

Hatta ben o kadar bilememişim ki kendimi kaybetmişim. Belki de o mezarların birine kendimi de gömmüşüm ve mezarının bile üstüne bir gülü kendime hak görmemişim.

Beni öldüren benmişim meğer. Beni gördükleri için insanlara kızmışım. Üzerime toprağı ise anneme attırmışım. Kendim yaşamak istemeyip ,beni gömenlere kızmışım. Ben hayatı bırakmışım hayatın zaten ellerimi tutmadığını bilmeden.

6 sene önce...
İlk defa denize gelmişiz. Ablamın ikinci seferi. Ama ikimizde çok heyecanlıyız. Yavuz doğmuştu. Bir erkek daha dünyaya gelmişti. Köydeki kutlamanın sebebi buydu.

Üzerimizdeki kıyafetlerimizle denize atladık. Annem en sevmediğim kıyafeti giymemiş istemişti ancak sevmediğim yoktu ki. Zaten sevmeyeceğim kıyafetim olacak kadar çok kıyafetim de yoktu. Köydeki tüm kadınlar da peşimizden geldiler. Kimi denizdeki balıklardan korktu,kimisi karşıdaki genç adamlara kendilerini beğendirmek için salına salına yürüdü ve bir tanesi taşa takılıp denizin içine düştü. Ben balıkları izlemek istedim. Daha önce hiç balık görmemiştim ki.

Hayaller Fısıldar | YaseminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin