06'

133 19 7
                                    

  ¿

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

  ¿

Fotoğraf çekmek.
Hayatımı adadığım tek şey.

Küçüklüğümden beri bir çok zorlukla karşılaştım. Her zaman belli bir kalıba sokulmaya, var olduğum kişi dışına çıkarılmaya çalışıldım.

Kazandığım panik atak ve devamında beni yiyip bitiren anksiyete, hiç bir şeye yetememe korkusu...

Hepsinin başı çok sevgili ailemdi.

Çocukken devamlı olarak üzerimde kurulan baskı o dönemler ne kadar kötü bir şey olduğunu bana hissettirmesede büyüdükçe ve artık kendi kararlarımı almaya başladıkça aslında bunun ne kadar acınası olduğunu ortaya çıkarıyordu.

Şu an 25 yaşında olgun bir birey olmama rağmen alacağım en ufak bir kararda bile fikirlerini önemsediğim kişiler her zaman başkalarıydı. Asla kendim değildim.

Giyiyeceğim bir kıyafeti kendim beğenmem önemli değildi. Yapacağım makyajın tonunu sevmem ya da takacağım bir küpenin şeklini düşünmem önemli değildi.

Önemli olan her zaman dışarıdakilerdi.

Eğer biri çıkıp 'bu renk sana asla olmamış' derse o rengi ne kadar sevdiğim umurumda olmadan hayatımdan tamamen çıkarırdım.

İşte şu an yaşadığım bu bağlılık ve kendi kararlarını alamama korkusu tamamen ailemden kaynaklanıyordu.

Matematik kursuna git jennie. Ağlayıp durma!ellerinin ne kadar acıdığı umurumda değil, o gitarı çalacaksın jennie. Çizimlerini hocana iletmeyi unutma jennie. Piyonadan A almamışsın bizi ne kadar küçük düşürdün haberin var mı Jennie?...

Neredeyse 10 yıl öncesine kadar tüm yaşantım sadece bundan ibaretti. Ailem olarak bildiğim iki insandan türlü türlü emirler alır asla yeteneğim olmadığı şeyleri yapmaya zorlanırdım. Ancak bunlar dışında, o kadar kalabalığın içinde dikkatimi çeken tek bir şey vardı:

Fotoğraf çekmek.

15 yaşında bir kızın yapması gerekenden daha fazlası tonla sırtına yığılıyken onu sonunda yaşama bağlayacak ve bir sürü kirliğin içinde parıltısıyla gözlerini kamaştıracak bir hobi edinmişti kendine. Bu bir hobiden daha fazlaydı. O aptal gitar kursuyla fotoğraf çekmek asla birbiriyle karşılaştırılamazdı.

Çok iyi hatırlıyorum. Lise son zamanları 18. doğum günümden bir hafta öncesi. O dönem ailemin zoruyla edindiğim tüm hobileri bir kenara bırakmış sadece derslerime odaklanmıştım. Şaşırtıcı bir şekilde bana zorluk çıkartmamışlardı. Ancak onların seçtiği bir meslek için gecemi gündüzüme katmak bana ağır geliyordu.

Avukatlık mı?
Ne saçmalık ama...

Ailemden gizli biriktirdiğim parayla aldığım minik fotoğraf makinem ile sonsuza kadar çekim yapmaktansa aptal üniversite sınavına hazırlanmak zorundaydım.

Aynı sitede yaşadığım ve liseye gittiğim arkadaşlarımın ise hayatları benden biraz daha farklıydı.

2016 Seoul

"Tanrı aşkına! verilen o matematik ödevi de neydi Jennie? Son sınıfız ve denemeler yetmezmiş gibi bir de yığınla ödev veriyorlar." Genç kız iki yanından topladığı sarı saçlarını aynaya bakarak dikkatlice düzeltmeye çalışırken yanında duran arkadaşına türlü türlü yakınmalar sunmaya devam ediyordu.

"Ah bu saç beni deli ediyor." Gözlerini devirerek konuştuğunda ensesini göstererek Jennie'ye arkasını döndü. "Bebeğim, şuraya tel toka takabilir misin?"

Jennie Rosé'nin uzattığı tel tokayı aldı ve düzgünce ensesine yerleştirdi. "Oldu sanırım." Hafifçe mırıldandı ve ellerini Rosé'den uzaklaştırdı.

"Teşekkürler Jen." Sarışın, kızın yanağına ufak bir buse kondurdu ve kolundan sürükleyerek tuvaletinin dışına çıkardı.

"Naber?" Jungkook neşeli bir şekilde ikilinin yanına yaklaşırken seslendi.

Rosé'de aynı şekilde Jungkook'a karşılık verirken Jennie öylece durmakla yetindi. Genç, bir şeylerin olduğunu sezdiği gibi Jennie'yi kolunun altına aldı.

"Nasılsın güzelim?" Ağzını yayarak konuşan jungkook bunun jennie'yi ne kadar sinir ettiğini bildiğinden yapmaktan hiç çekinmedi. Ancak jennie, jungkook'un aksine tamamen düşük olan moduyla hafifçe başını salladı ve kolunun altından çıkarak iki yana ayrılan koridorun sol tarafına doğru ilerlemeye başladı.

Jennie, Rosé, Jungkook ve Jisoo.

Hepsi birbirini uzun yıllardır tanıyan, aynı sitede oturup devamlı aynı okullara giden 4 arkadaş.

Lise her ne kadar onları biraz uzak düşürmüş olsada hâlâ eski yakınlıklarını koruyorlardı.

O zamanlar Jennie ve Jisoo, Rosé ile de Jungkook aynı sınıflardaydılar.

"Denemede 3. Olmuş." Rosé, jungkook'un sorgulayan bakışları üzerine dayanamayıp cevapladı.

"Ailesinden nefret ediyorum." Sarışın söylenmeye devam ederken, Jungkook sadece başını eğmekle yetindi. Rosé, Jennie'nin sınıfına doğru ilerlemeye başlayacağı sırada bunu anlayan jungkook hızla kolundan kavradı ve kendine doğru çekti.

Evet, genç kıza destek amaçlı her zaman yanında olmalılardı. Ancak Jungkook biliyordu, Jennie böyle durumlarda yalnız kalmayı seviyordu.

"Hadi gel sınıfa gidelim." Jungkook sarışını kolundan sürüklerken iki yana ayrılan koridorun sağ tarafına doğru yürümeye başladılar.

?

Bu bölüm biraz geçmişe baktık ve tahminimce 3 4 bölüm daha geçmişte gezineceğiz. Çünkü Jisoo, Jennie ve Taehyung üçlüsünün arasında neler olduğunu iyice kavramanızı istiyorum.

Boll yorumm
Boll oyy🫶🏻

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 13, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

PhotographerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin