really wish we could talk about it instead

497 63 28
                                    

28 Ekim 2019

"Barış, O burda. Aşık olduğum profesör, Eski sevgilim Ferdi Kadıoğlu burda."

Barış anlamsız bakışlarla kuzenine baktığında Arda kalp ritimlerini normale döndürmek için büyük bir çaba sarfediyordu. "Barış, Sana diyorum!"

"Eski sevgilin mi? Ferdi mi? Arda sen şu an ne saçmalıyorsun?"

"Barış söz veriyorum sonra anlatacağım ama önce beni burdan çıkarman gerekiyor lütfen!" Barış hızla kafasını iki yana salladığında Arda'nın yalvarma bakışları yüzünde yerini almıştı bile.

"Arda, hayır. İstanbul'u doğru dürüst bildiğin yok, hele burası hiç bilmediğimiz bir semt. Ben şu an çıkamam, çocukları da zar zor ikna ettim buraya gelmek için senle gelemezler. Bak başının çaresine kuzenine anlatmamanın cezasını çek."

"Barış nerden bilebilirdim onun burda olacağını! Bak yüzyüze gelmek istemiyorum onunla n'olur bir şey yap lütfen."

"Arda, ne yapabilirim sence tam şu an? Eski sevgili olduğunuzu bile yeni öğreniyorum. Gece boyu adamdan kaç ya da git çocuklara sor çıkmak isteyen varsa onlarla git, haber verirsin bana" Sevgilisiyle tartışması yarıda kaldığı için zaten gergin olan Barış, kendisine emanet olan kuzeninin ondan büyük şeyler sakladığını duyunca daha da gerilmişti.

Barış, kalabalığa karışıp gittiğinde Arda, ne yapacağını bilemeyip ofladı. Şu an en iyi seçenek kuzeninin arkadaşlarını darlayıp onu bir yere kadar bırakmalarını istemekti. Ondan dolayı bütün gece kulübünü gözleriyle tarayıp Kazımcan'ı bulması çok zor olmamıştı. 

Barış'ın arkadaşlarıyla dışarı çıkacak gücü kendinde bulduğunda, en yakın gördüğü ve dibinden ayrılmadığı kişi her zaman Kazımcan oluyordu. Bunu ikisinin yaşlarının yakın olmasına bağlıyordu Arda. "Kazım! Kazım!" dans eden çocuğun içkisini elinden alıp yanlarındaki masaya koyduğunda Kazım bir şey olduğunu sandığı için korkuyla Arda'ya baktı.

"İyi misin? N'oldu?" Arda, onun endişeli çıkan sesine
tebessüm etti, onu bu kadar endişelendirmek istememişti. Ayrıca yanına gelmeden önce çocuğun ne kadar eğlendiğini görmüştü ve onun gecesini durdurup eğlencesini bozmak istemedi.

"İçince sapıtıyorsun ya, ondan şey etmiştim. Dikkatli ol diye yani." bardaktaki bütün kokteyli kafasına dikip iki kere Kazımcan'ın omzuna patpatladığında Kazımcan'dan bir gülümseme almıştı.

İstese Barış'ın tüm arkadaşları onu dışarıya götürebilir, eve bırakabilirdi ama Arda bunu istemedi. Hem kimsenin rahatını bozmak istemiyor hem de içinden bir ses onun bu ortamda kalmasında ısrarcı oluyordu.

Son çare olarak Ferdi'den en uzak köşeye sinip bütün gece karşılaşmamayı umdu, yanına gelen garsonlardan alabileceği bütün alkollü içecekleri alıyor ve Ferdi'den saklanmaya çalışıyordu. Ancak Ferdi, küçüğünün silüetine benzer bir silüet görmüş onu göz hapsine almıştı.

Ferdi, Arda'ya benzeyen çocuğu izlerken başka bir çocukla gülümseyerek konuştuğunu görünce ayağa fırlamıştı. Sonrasında ise Arda'nın hayatında hiç bir yeri olmadığını hatırlayarak koltuğa geri oturmuştu. O esnada çocuğu kaybetmişti.

Ayağa kalkıp herkese sorarak o çocuğu bulmak isteyen tarafına aksi gelen yüzleşmenin hiç bir türlüsünü istemeyen bir tarafı da vardı çünkü onu görmek için ne kadar yanıp tutuşursa tutuşsun, Ferdi haksızdı.

Ve eğer o çocuk Arda'ysa, ona yapacağı yalvarmaların işe yaramayacağını biliyordu, bilmediği tek şey Arda'nın bir cümleye tav olup Ferdi'nin kollarına koşacağıydı.

expectations - arda & ferdiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin