0.6

498 36 189
                                    

Selamlar!
Feels dolu bir bölüm olacağını düşünüyorum!
Hadi, iyi okumalar, bol yorumlar!
Hickisisi1 bebeğim, umarımm beğenirsin? Seni çok seviyorum!
Öptüm sizi!

***

Bitki çayı hazırlamıştım, bir de birkaç soğuk algınlığı ilacı bularak, su ile birlikte bir tepsiye koydum. Başımı sağa sola sallayarak, aldığım tepsiyle odama doğru ilerledim. Çocuk gibiydi ve bu düşünce beni sinirlendiriyordu. Ben onun annesi miydim ulan?

Tamam, kendimi kandırmaya gerek yok. Aslında beni sinirlendiren şey, İrfan'ın bugünki tavırlarıydı. Gerçi kendinde değildi, fakat benden nefret ettiğini bir kız yüzünden söylemesi, daha sonrasındaki normal olmayan yakın davranışları, sinirlendirmişti beni şimdi.

Resmen yükseltmişti herif beni ve işin garibi, o da bana yükselmişti.

Birbirimize kaldırmıştık?

Neydi bu böyle, tamam biz erkekler çok yakındık fakat, birbirimizin de kucağına oturmazdık sonuçta. Ya da birbirimize azmazdık, birbirimizin vücutlarına öpücükler bırakmazdık. Bu biraz fazla abartıydı, kafamdaki düşünceler beni daha da sinirlendirirken, yatak odama adımladım.

Hayır, ben eşcinsel değilim.

Yatağımın üzerindeki, ufak bir çocuk gibi fakat benden daha iri olan, elindeki havluyla bağdaş kurmuş olan adamı görmemle ise tüm bu sinir dolu düşüncelerim, uçup gitmiş, gerilen yüz kaslarım yumuşamış ve omuzlarım düşmüştü. Ulan İrfan, napıyorsun oğlum bana.

Hala çok üzgün duruyordu, üzgün olması beni de hafiften üzüyordu ama, halledebilirdim. Hallederdik, hiç zor değildi, sonuçta en yakın arkadaşı yanındaydı, hallederdik.

O kadar sevimli duruyordu ki, ayrıca hala saçlarını da kurutmamıştı. "Ya İrfan, az da olsa söz dinlesen ölür müsün be oğlum." yanına gittiğimde tepsiyi komidine koydum, elindeki havluyu kenara koyarak önce ilacı uzattım eline, suyu da vererek içmesini bekledim.

O tek kelime etmeden ilacı içtikten sonra, elimle ona git hareketi yaptığımda anlamayarak baktı suratıma. "Ne?" Dilimi damağımda şaklattıktan sonra, "Geriye git biraz." dedim, o beni dinlerken biraz geriye gitmişti, hala bağdaş kurmuş bir şekilde oturuyordu.

Sıcak bitki çayını avucuna bıraktım, "İç bakalım, ama üfleyerek, yavaşça iç. Yanmasın ağzın tamam mı?" dedim, başını salladı "Peki." Gülümsedim elimde olmadan, çok sevimliydim, az daha zorlasa yanaklarını ısırabilirdim.

Kenarıya bıraktığım havluyu aldım parmaklarımın arasına, ardından dizlerimin üzerinde yatağa çıkarak arkasına geçtim. Havluyu saçlarına bırakarak bir yandan yavaşça kurulamaya, bir yandan da konuşmaya başlamıştım.

"İrfan, boşuna üzüyorsun kendini. Demek ki seni haketmiyormuş oğlum, ne takılıyorsun bu kadar Allah aşkına. Bırak işte, sallama. Bir kız için değer mi bu kadar üzülmeye, saçmalama yavrum."

Ben böyle konuşurken, o hiç bir şey demeden çayını içiyordu, bana cevap vermediği için somurtarak, ellerimi omuzlarına yaslayıp ona doğru eğildim, bana bakmazken başımı sağa sola salladım.

"Seninle konuşuyorum, hala ayılmadın mı sen ya?"

Aslında bu sorum biraz da beklenti doluydu; çünkü gerçekten artık ayılmasına ihtiyacım vardı. Biraz daha böyle davranırsa, ondan etkilenebilme ihtimalimden korkuyordum. Olurda ondan etkilenirsem, herhangi bir biçimde, bu her şeyin sonu olurmuş gibiydi.

Böyle bir şey mümkün bile olmamalıydı, gay değildim ki ben. Tamam belki homofobik olmayabilirdim, fakat gay olucak kadar da açık görüşlü değildim bence.

17+8, Mert x İrfanWhere stories live. Discover now