Bir kuş ölür, geriye yavruları kalır.
Bir çiçek solar, geriye yaprakları kalır.
Bir insan ölür geriye acı, hüzün,yas , kırgınlık,özlem , pişmanlık kalır.
Ölümdür herkes için farklı bir son
Kiminin acı sonu kiminin kurtuluşu.
Belkide acılarının bitişidir...İnsan yarınları yokmuş gibi yaşamayı ne de çok bellemiş , kazımış aklına, kalbine...
Ama bilmiyor ki bugünün bile yarından yok olduğunu.
Benim meselem bu değil ben aslında çok farklı; ayrı bir dünyadayım.
Benim dünyam olmayan çığlıklar ve seslerle dolu Kimse duymaz,bilmez bir ben duyarım.
Beni anlayan bir tek benim.
İnsan sadece kendi halinden anlar.Güzel gökyüzüne Bakarak temiz hava çektim içime.
Kalbimin sıkışması, sesimin çıkmaması kadar kötüydü.
Evet ben Yarkın alasayvan meşhur dilsiz kız . Barkın alasayvan'nın ikinci çocuğuyum.
Bir abim küçük bir kız kardeşim var. Sesimi yıllar önce annemle geçirdiğim bir trafik kazasında kaybettim. Sadece sesimi değil, keşke sadece kaybettiğim şey sesim olsaydı.Annem...
oracıkta kanlar içinde öldü.
Ve ben sadece bağırdım.
Son çığlığımı o gün attım. Ve bir daha konuşamadım.
Hayat ne garip dimi. Bazen en önemsiz şeyiniz bile sizin en ihtiyaç duyduğunuz şey olur. Ve siz bunu anladığınızda artık çok geçtir.Telefonuma gelen bildirimle elime aldım. Alışveriş sitesinden gelen mesajdı.
Hoş arasalar bile cevap verecek bir ses olmayacağı için telefonumun olması da bunu sürekli yüzüme vuruyordu. Ama artık alışmıştım.
Sesimin olmamasına."Yarkın, abicim ne yapıyorsun burda tek başına?"
Abim cevap vercekmişim gibi soruyordu birde.
İşaret dili biliyordum. Sadece ben konuşabiliyordum. Ama karşımdaki kişi bilmiyorsa iletişim benim için daha da zor bir hal alıyordu.
Yanımda taşıdığım küçük bir defterle işaret dili bilmeyen birine iletişim kurmamı kolaylaştırıyordu.
Benim dilim buydu herkesin farklı seslerde farklı dilleri vardır.
Benim hiç olmamış bir sesimle bir dilim var.Abim benim için öğrenmişti işaret dilini.
Ellerimi oynatarak
" hiç oturuyordum. Ne yapabilirim ki kaçmam merak etmeyin. Boğucu sıkıcı evimin o dört duvarını bırakıp gitmem."
Diyerek işaret diliyle konuştum.
Abim anlamış olmalı ki yanıma eğilip konuşmaya başladı."Yarkın, benim güzel kardeşim yapma böyle bak ben seni her zaman anlıyorum. Ne hissettiğini,neler yaşadığını görüyorum. Ama sen de benim bunu gördüğümü bile bile yapma böyle üzme beni."
Cevap verebilecekmiş gibi ağzımı açtım. Ama çıkmayan sesimle kapattım. Utanç etrafımı sararken
Ellerimi oynatmaya başladım." neden abi ? Beni gördükçe için mi yanıyor vicdan azabı mı çekiyorsun?
Ben hiçbirsey yapmıyorum.
Durumum ortada. Kusura bakmayın sizin başınıza da kaldım.
Ama mecburum sesi olmayan bir kız en fazla ne kadar yük olabilir size ha ? İstemiyorsanız bırakırsınız bir kliniğe olur biter. "

ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAVÉYLA
Fiksi Remajasesimi aldılar; içimde tuttuğum çığlığın haddi hesabı yok. bir kadın düşünün hayatta o olmadan yaşayamayacağı bir şeyini elinden alsalar. sesini... ne yapar? nasıl ifade eder acısını? insanların konuşurken bile anlayamadığı dilini, şimdi sesi yokken...