yirmi iki

377 51 16
                                    

selam merhaba 👋
OYLARI YÜKSELTELİM 😭😭
--------

şimdi hyunjin'in evindeyiz.

evi güzel, her yerde çiçekler bitkiler falan var ve tabiiki de kedileri! kedilerden beyaz olanı kucağıma çıkıyor ordan da başını göğsüme sürtüp mırlıyor.gülümseyip irkilmeden başını okşuyorum. "ne kadar tatlı!"

"aynı sen değil mi? kedi gibi, nazlı ve tatlı."  hyunjin'in dediğine güldüm, kedi dakikalarca kucağımda oturup etrafı seyrediyor beni çok sevmiş olmalı. en son kucağıma kıvırılıp gözlerini kapatıyor.

"söyle bakalım ne yemek ister Lee felix?"

"aslında makarna olabilir.. çok canım istiyor ama korkuyorum yemeye."

"çok kötü bir durum sevdiğin yiyecekleri yiyememek.."

başımı sallarken kedinin sırtını ve gıdığını okşuyorum. "titan sevdi seni baksana uyku moduna bile geçti."

"adı titan mı cidden?" tatlı gelmişti ama ilginç.

"hmhm okuduğum bir mangada titan isimli bir küçük çocuk vardı ordan esinlendim, dedim neden kedimin ismine vermiyorum ve titan koydum."

"waow güzel seçim, benim hiç kedim yok avustralya'ya dönünce bir tane sahipleneceğim."

hyunjin'in yüzü fark edilecek bir şekilde düşüyor ve alt dudağı büzülüyor.  "ne zaman gidiyorsun?"

"yaklaşık bir ay sonra geleli bir hafta olacak sonra avustralya'ya dönmem gerek."

"hııım anladım, mutfağa gidiyorum? gelmen lazım yoksa kafama göre yemek yapıp bayıltırım seni."  diyerek  kolundaki saatine bakarak adımladı.kediyi kucağımdan yavaşça  kaldırıp koltuğun üzerine bıraktım.

"diyabet olduğunda kaç yaşındaydın?"

"sanırım dokuz yaşındaydım, çok zorlandım."

"anladım.."

"her neyse bana kepekli makarna yapabilirsin mesela?"

"kepekli makarna mı? evlendiğimizde sana çok iyi bakacağım tamam mı?" diyerek yanaklarımı sıkıyor. bir anlığına kalpten gideceğimi düşündüm. ne diyordu bu? "hayâl dünyan baya bi renkliymiş ya. sevdim bak!"

"bir varsayım, belki ilerde olacak bu ha?"  diyor ve göz kırpıyor.

"kariyer yapacağım ne evlenmesi."

"of çok konuştun kepekli makarna yapayım sana."

tek kaşımı kaldırıp ona bakıp gözlerimi deviriyorum. "evet lütfen."

"güzel olmuş he. ellerine sağlık hyunjin."  ellerimi karnıma koyup geriye yaslandım. "beğenmene sevindim. beğenmeyeceksin diye düşünüyordum ama bir baktım yedikçe yedin."

güldüm."ah evet."

onun alt dudağı kıvrılıyor. "şimdi biz seninle karşılıklı bira falan içemeyeceğiz değil mi ya."

"tek derdin bu olsun lütfen ve evet içemeyiz.sen içersin sorun yok."

"hastalığından bu yana hiç ağzına sürmedin mi?"

başımı iki yana salladım. "hayır ama... çok ufak tadına bakmıştım üç sene önce."

gözleri büyüyor ve su içiyor. "baya olmuş hem içme sağlığa zararlı."

"evet evet o yüzden sen de sağlıksızsın içtiğine göre?"

"ahahah lafa bak ya!"

"sus."

"tamam."

yemek faslı bitince kendimi koltuğa attım yorgun hissederek uzandım hiç çekinmeden. gözlerimi kapatıyorum ve kafamın doluluğunu boşaltmaya çalışıyorum. yanımda bir hareketlilik hissediyorum yine de gözlerimi açmıyorum hyunjin olduğunu biliyordum zaten. onun eli saçlarımda geziniyor ordan da yanaklarıma iniyor gülmemek ve gözlerimi açmamak için bir savaş veriyorum.dudaklarını dudaklarımda hissedince gözlerimi açtım. "ne yapıyorsun sen?" yere çömelmişti.

"öpmek istedim seni?"

"ben izin vermiyorum ama sen her fırsatta beni öpüyorsun. sevgili bile değiliz."

"sevgilim ol?"

kaşlarımı çattım. "yok ya." diyerek doğrulduğumda beni geri yatırıp üzerime eğildi. "bir kerecik daha öpeyim lütfen lütfen lütfen."

"sen beni neden öpmek istiyorsun hyunjin? anlamıyorum ben seni beni öpmemen için uyardım seni. ben den daha iyileri var sen onları öpsene?"

"hayır hayır ben seni istiyorum sadece, sadece tek sen varsın hayatımda."

"ah pekâlâ dayanılmaz bir çocuksun."

gülümseyip dudaklarını dudaklarıma yaklaştırırken çoktan gözlerimi kapatmış bu anın bitmesini bekliyordum.beni öpmediğini anlayınca bir gözümü açıp ona bakıyorum o da bana bakıyordu.sırıtmaya başlayınca alnına vurdum. "gerizekalı!"

"çok güzelsin, o kadar güzelsin ki öpemedim seni..."

doğrulup ona baktım. "gidiyorum görüşürüz."  kalkıp saçlarımı düzelterek uyuyan titan'ın başını okşayıp kapıya yöneldiğim sırada kolumu tutuyor. "gitmesen?ilk defa böyle güzel saatler geçirdim."

başımı iki yana sallıyorum, "olmaz gitmem gereken bir ev ve beni bekleyen bir hyung'um var."

"haklısın, görüşürüz. görüşür müyüz?"

başımı sallıyorum. "bakarız."

-----
🙂🔪

sapık•(iki kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin