telefonu kapattıktan sonra babam kardeşim yeniden odaya geldi "abla, babamla annem Bursa'ya gitmek gibi birşeyler konuşuyorlardı sanırım tatile çıkıcazzz ben valiz hazırlicamm" Dedi ve gitti. Neydi bu şimdi? daha yemekte yurda göndermek hakkında konuşurken şimdi tatile çıkmayı düşünüyorlar.
Neyse, beni pek ilgilendirmiyor.
sadece.. hani şöyle olur ya, "seni o kadar tatile çıkardık, masraf yaptık..." Kendimi bildim bileli böyle bir huyları vardır, benim uğruma 50 kuruş harcasalar daha sonra *onun hatrına? birşeyler isterler.Herneyse,"ne olursa olsun o tatile bir şekilde gidilecek, Elimden birşey gelmez"
Diye düşünerek valizimi hazırlamaya başladım.yaklaşık bir buçuk saat sonra odama doğru gelen birinin ayak sesini duydum,
Babam.. babam geliyordu.
Hızlıca yatağa geçip hiç birşey olmamış gibi davranmaya başladım ve o sırada babam odaya girdi. "Melissa,annen ve ben kardeşlerinle tatil için Bursa'ya gitmeyi düşünüyoruz." Dedi sert bir şekilde.
"Peki ben? " neden benim adımı söylemedi? "Sana bu seferlik işe girdiğinde geri ödemen şartıyla istediğin miktarda para bırakacağız, bizim yanımız dışında nereye gitmek istiyorsan gidebilirsin." Dedi ve 2-3 saniye bakıp odadan ayrıldı.Bu neydi şimdi? Tatili tek başıma mı yapacaktım.. Aslında bu sevinmem gereken ni durum çünkü rahat rahat istediğim gibi zaman geçirebileceğim 3 günüm olacaktı.
Kafamın içindeki bütün bu karışıklıklardan kurtulmak için valizimi yeniden açtım ve birçok kıyafeti bir başkasıyla değiştirdim. Bunun sebebi annemler ne kadar giydiklerime karısmasalar da gözlerine batan herhangi bir şeyi giydiğimde "çok çirkin olmuş, hiç yakışmamış, ørøspu musun?, direk çuval geçirseydin!.." Gibi şeyler söylüyorlar.
Tüm bu söylediklerine rağmen üstümü değiştirmek veya üzerime hırka vb giymek gibi kararlar aldığımda izin vermeyerek "daha da çirkinleşerek bizi el aleme rezil etme." Gibi sözler söylüyorlar ve eğer değiştirdiysem de herhangi bir şekilde benden uzakta olmaya çalışıyorlar. Sanki onlarla hiçbir alakam yokmuş gibi?...
Herneyse, bu 3 gün boyunca tüm bu zamanların acısını çıkartacağım. istediğim gibi gezecek, yiyecek, içecek ve alışveriş yapacağım.
bu şekilde kendi kendime planlar yaparken telefonumdan bir bildirim sesi duydum. "@sassyx yorumunuza yanıt verdi, @sassyx yorumunuzu beğendi."
Önce son attığım videoya yorum atıldığını düşündüm ama sonra "yok ya, bu zamana kadar bulamamışım, şimdi mi bulacağım? " Diye düşündüm ama içimde bir yerlerde bi yandan öyle olduğunu hissediyordum sanki..
@sassyx yorumunuza yanıt verdi; "Ahahahh snin bulman biraz zor gibyy"
...
Evet, bunu bende biliyordum. Yüzüme vurmana gerek yoktu.
Hayatım boyunca yalnız olmaya mahkumum.Her ne kadar umursamamış gibi yapıp yorumu beğenip geçsem de, derinlerde bir yerde hissetmiştim.. acıyı.
telefonu yeniden kapattım. Gitmek için hazırdım ve babamın bıraktığı kartı alıp
Cüzdanıma koydum. Artık geriye kalan sadece gideceğim yeri seçmekti, Aslında daha önceden gitmek istediğim yerleri minik bir not defterine not aldığımı hatırlıyorum.çekmeceye uzanıp biraz karıştırdıktan sonra şükürler olsun aradığımı buldum.
"Canada" küçükken çok merak ettiğim bir yerdi ve bende sanırım 3 gün içerisinde olduğunca bütün canadayı gezmeye çalışacağım. Ne kadar heyecanlansamda bi yandan stres oluyorum.. "Ya başıma birşey gelirse?" ama.. aslında sanırım pek bi önemi yok. Ne de olsa beni önemseyen yalnızca 2-3 kişi var, gerisi ya çıkarları için arkadaşımmış gibi davranıyor ya da kan bağından dolayı *ne yazıkk ki iletişimi kesemiyor.Sonuç olarak,
'bana birşey olsa da sorun yok.'
Google'da ki güvenli sitelerden birinden hızlıca ekonomi sınıfı bir bilet aldım. Uçak, yarın öğlenden önce 06.20'de istanbul hava limanından kalkış yapacakmış.kalbim yerinden çıkacakmışcasına atıyordu, Amerika'ya yolculuk yapacaktım. Açıkçası annemler daha önce defalarca yurt dışına gitti hatta kardeşim bile yaşından fazla kez gitmiştir ama ben ilk defa gidiyorum sanırım..
...
saat sabahın 05.55'ydi ve ben taksiye geç kalacaktım. Alarm çalar çalmaz kalkıp elimi yüzümü yıkadım ve saçımı tarayıp valizimle beraber yaklaşık 15 dakikadır beni bekleyen taksiye doğru ilerledim
taksinin camına baktığımda şöförün stresten parmaklarını kıtlattıgını gördüm, sabahın bu saatinde çağırdığım için biraz gergin olsa gerek. yada.. sanırım beklettiğim için biraz sinirlenmiş olabilirr..
ortamı ısıtmak için arabaya biner binmez güler yüzle "günaydın" Dedim.
taksici abi somurtmayı bırakıp "Günaydin küçük hanım, nereye böyle bu saatte? " Diye karşılık verdi. En azından ortam ısındığı için rahatlamıştım. "Hava limanına" Diye yanıt verdim.Yaklaşık 20-25 dakika sonra sonunda hava limanına varmıştık. Ben hala yarı uykulu kafamı kapıya yaslamış dışarıya bakarken şoför abi "120 tl" Diye seslendi.
Herşeyin yeni yeni farkına varmıştım. Saate baktığımda 06.08'di hızlıca kartı okutup valizimi beraber binaya doğru değil ilerledim.
Yaklaşık 15 dakika sonra anons yapıldı ve yerime oturup göz bandımla kulaklığımı taktıktan sonra yarım kalan uykumu alabilmek için gözlerimi kapatıp kendimi uykuya bıraktım...
"hanımefendi, varış noktasına varmış bulunmaktayız. Lütfen uyanın."
Gözlerimi açtığımda karşımda yeşil gözlü, kumral, güzel ve nazik bir kadın karşımda duruyordu. Cevap verdim.
"Çok özür dilerim, Bu kadar uzun süre uyuya kalacağımı tahmin edememiştim.."
Gülümsedi ve kalkmama yardımcı oldu.
Sanırım gördüğüm en güzel ve nazik kadındı.. Böyle insanların hala bulunduğuna inanamıyorum...Havalimanından çıktıktan sonra bir taksi çağırıp ottavanın en merkezindeki 5 yıldızlı otellerden birine geldim. Çok şehvetli ve hoş bi görüntüsü vardı.
İçeri girdiğimde resepsiyondan hızlıca kendime kalan odalardan en lüks olanını rica ettim ve anahtarı alıp hizmetliyle beraber asansöre bindim. Otelin isminin "Sandman Signature Ottawa Airport Hotel" Olması lazım.. Gerçekten tam olarak şehrin merkezindemi bilemiyorum ama sanırım öyle..
asansörden indiğimde beni ilk karşılayan şey Henri Matisse,Eugène Delacroix gibi değerli sanatcıların resimleri oldu.
"here's your room, ma'am." Hizmetli anahtarı ve valizimi verip uzaklaştı.
Kapıyı açtığımda gerçekten çok güzel bir görüntü beni karşıladı. Hızlıca eşyalarımı yerleştirip gezmek için hazırlanmaya başladım.Yaklaşık 30-35 dakika sonra hazırlanmıştım. Dışarı çıktığımda neredeyse herkesin kendi arabasının olduğunu fark ettim. yaya olarak yolculuk yapan yalnızca 1-2 kişi vardı.
kendimi onların yanında fazla fakirmiş gibi hissettiğimden dolayı hemen yan cadde'de bulunan starbucks'a girdim.
İçerisi 18li yaşlarında insanlarla doluydu ve hepsinin de tarzı birbirinden güzeldi.Böyle ortamlar ve insanlar görmek gerçekten garip geliyo çünkü örneğin Türkiye'de herhangi bir starbucks'a girsen icerisi genel olarak birbirinden kalitesiz ergen insanlarla dolu oluyor vs..
Kasiyere bana buzlu içeceklerden bir tanesini önermesini istedim ve bana içinde mavi-beyaz köpüklerin bulunduğu bir frappuccino benzeri bir içecek gösterdi ve bende ondan rica ettim.
İçeceği alıp masaya geçecektim ki boş yer olmadığını fark ettim. Yaklaşık 1-2 dakika etrafa bakındıktan sonra arkamı döndüm ve tam kapıya doğru ilerlerken
ses tonundan anladığım üzere nazik ve yaklaşık 18-19 yaşlarındaki muhtemelen yakışıklı bir beyfendi sanırım bana seslendi. "excuse me ma'am.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mesafe ve aşk
ChickLitaşk yalnızca gördüğün kişiye aşık olmak değildir, o kişiyi sesiyle, gülüşüyle, her şeyiyle sevmektir.