2

13K 560 167
                                    

Kitabi yazmadığım için biraz anama sovmuşsunuz alındım gücendim arkadaşlar. Ben ne bileyim okunacağını öylesine bir bolum yayınladım bir baktım 20k okunma millet çıldırmış. Bende cildircam az kaldı. Neyse yazayım da siz de anama sovmeyin ağlıyorum sonra... Bu arada ilk bölümün öyle devrik olması tamamen benim gerizekaliligimdan kaynaklaniyor ing hesabtan yazmışım malım ben. Kusurumu mazur görün...

***

"Eh, sanırım seni korkuttuk. Kusura bakma amacımız seni korkutmak değildi"

Önüme düşen Yunan tanrısı kılıklı heriflerden kumral saçlısı elini ensesine götürüp mahçupca gülümsedi. Diğeri ise gözlerini bacaklarıma dikmiş kara kara bir şeyler düşünüyor gibiydi. "Çok mu hoşuna gitti?" Ona hitaben konuştuğumu anlayıp bal rengi gözlerini yüzüme çevirip tek kaşını kaldırdı, "anlamadım?"

"Diyorum ki çok hoşuna gittiyse bir kere dokunmana izin veririm." Sol bacağımı uzatıp biraz öne çıkarttım. "Kız da değilim bu arada." Gözlerimi kısıp ikisine de en sert bakışlarımdan birini yolladım.

İkisi de aynı anda anlaşmış gibi birbirine bakıp kahkaha atmaya başladı. "Komik mi geldi size! Ben lisanslı boksörüm oğlum parçalarım ikinizi de he! Beni hafife almayın." Dememle iki saniye sessizlik oldu, ardından daha da gür bir şekilde kahkaha atmaya başladılar.

"Pislik herifler, devede de boy var eşşeğin peşinden gidiyor hatırlatırım." Ve daha da çok kahkaha evet, evet ikisi de hayatımda gördüğüm en gerizekalı, en yakışıklı, en kaslı, en seksi erkekler evet. Hayallerimin erkekleri, yanlış anlamayın gay değilim. Hep böyle ihtişamlı vücudum olsun istemişimdir. Fakat rahmetli babam sağ olsun kendisi 1.59 boyundan başka bana hiç bir şey bırakmadan öbür tarafa göç etmişti.
Kızlar benimle çok ilgilenirdi evet ama hepsi beni tatlı bir sokak köpeciğine benzettiği için yaklaşırlardı. Yanaklarımı sıkar, saçlarımı karıştırıp ne kadar yumuşak olduğundan bahsedip giderlerdi.

Ben de her saçıma dokunan kıza ayrı aşık olurdum orası farklı tabi, neyse.

"K-kusura bakma," bok varmış gibi gülmelerini seyretmek istemediğim için onlara arkamı döndüm. Tam uzaklaşacaktım ki birisi tüm omzumu kaplayan kemikli elini omzuma koyup beni durdurdu. Bu nasıl el yarabbim, omzumdan daha büyük nasıl bir el olabilir yarabbim...

"Seni kırdıysak özür dileriz, bu başlangıcı unutalım ve yeniden tanışalım olur mu? Ben Berke." Arkamı dönüp konuşan kumral saçlıya baktım. Berke olan bu danaydı.

Uzattığı elini tuttum ki bir kere daha kendimi oradan oraya savurmak istedim. Elim bir bebenin eli gibi avucunun içinde yok olmuştu, bu da onun hoşuna gitmiş olacaktı ki dudağının kenarı kıvrılmıştı. Hemen elimi geri çekip diğer gerizekalının elini tuttum, "ben de Oğuz. Kötü bir başlangıç oldu ama telafi edebiliriz. Senin adın neydi?"

Dudaklarımı aralayıp adımı bu iki mahlukata bahşettim, "bendeniz Baha hazretleri. Özürlerinizi iki paket jelibona karşılık affedebilirim... Belki." Elimi Oğuz'un büyük elleri arasından kurtarıp kollarımı arkamda birleştirdim.

İkisi de suratımı süzüyordu, tamam bir erkeğe göre fazla kızsal bir suratım vardı ama bunu bu kadar da belli etmeleri onurumu kırıyordu. Nasıl olsa bende bir erkektim değil mi? Bende kızlardan hoşlanıyordum ve erkeklerin sevdiği aktiviteleri yapmaktan zevk alıyordum. Hayatım boyunca böyle tiplerle uğraşmıştım zaten, hala alışamamak da benim sorunumdu herhalde.

"İki paket jelibonunuzu en kısa sürede teslim edeceğimizden hiç şüpheniz olmasın efendim." Oğuz pişkin pişkin sırıtıp önümde referans yapınca götüm biraz kalkmıştı. Parmak uçlarımda yükselip çenemi dikleştirdim. Nalet olsun ki değil parmak uçlarıma çınar ağacına tırmansam anca bunlara yetiştirdim. Herhalde ikisi de 1.80 üzeriydi.

"Buraya yeni taşındınız sanırım? Yalnız kalmanı istemem seni bizimkilerle tanıştırayım, nasıl fikir?"

"Bok gibi bir fikir ben gidiyorum jelibonumu da kapıma bırakın madem beni bu kadar dikizlediniz evimi de bildiğinizi düşünüyorum." Son kez sert bakışlarımdan birini atıp arkamı döndüm.

Kahkaha sesleri bütün mahallede yankılanıyordu artık, gevşek herifler. Ben size yapacağımı bilirdim de, hapse giremeyecek kadar gençtim daha. Şakam yok ikisini de tekte deviririm yeminime olsun ki.

Neyse, annem de artık sakinleşmiştir diye düşünüyorum. Eve gitme vakti artık geldi de geçiyor, bu denyolar düşündüğümden daha uzun süre tutmuşlardı beni.

Koştura koştura eve gidip bahçe kapısını sessizce açmaya çalıştım.

Ama ne yazık ki yıllardır yağlanmayı bekleyen kapılar bok varmış gibi gacır gucur sesler çıkarmaya başladı. "Anacum canın oğlun geldi."

Aralık bırakılmış kapıdan içeriye girip bir tavşandan daha sessiz bir şekilde odama doğru yürüdüm. "Seni görebiliyorum Baha."

"Bence görmüyorsundur." Koltuğun arkasına pinekleyip mutfak kapısında elinde çatalla bana bakan anneme şirin şirin sırıttım, "artık sinirli değilim, geç odanda ki kolileri açıp eşyalarını diz."

"Dünyalar güzeli anam bir tenesin sen." Annemin tombiş yanaklarını mıncırıp koştura koştura odama gittim. Üzerimde ki şortu kısa mavi şortlu kirpi Sonic pijamamla değiştirip eşyalarımı tozunu alarak dizmeye başladım. İşim bittiğinde de yorgunluktan yatağımda uyuyakalmıştım.

Karşı camda ki herifin beni dikizlediğinden habersiz.
Belki de o gün perdeleri çekseydim her şey daha farklı olabilirdi.

Minik kuş +18 BXBXBXbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin